Onur Baştürk

Pilates aslında neydi, neye dönüştü?

28 Şubat 2024
Pilatesin reformer ismi verilen aletinde bir hareket var, ‘front splits’.

Orta düzeyler için bir hareket, hiç kolay değil. Bir gün salonda onu yaparken yan ‘reformer’ımdaki öğrenci onu çalıştıran eğitmene, “Ben de bundan yapmak istiyorum” dedi.

Eğitmeni, “Ama yeni başladınız, bunu yapmanız çok zor” dese de nafile.

Komşu reformer’daki öğrenci ısrarcıydı. Esas niyetini de hemen belli etti:

“Bunu yapıp fotoğrafımı çekeceğim.”

Meğer tek dert buymuş. O hareketin fotoğrafını Instagram’a koymak...

Hakkını vererek hareketi yapmak değil.

Paylaşım yapmayı yargılamıyorum.

Sadece odağın sırf bu olması garip geliyor.

Yazının Devamını Oku

Art Show sonrası CI’ın Dubai daveti konuşuluyor

26 Şubat 2024
Galerilerin bir araya gelip yeni bir butik sanat fuarına imza attığı The Ritz-Carlton Residences içinde gerçekleşen Art Show’u geride bıraktık.

Galeriler ve fuarı gezen izleyicilerin ücretsiz olarak katıldığı fuarın öne çıkan unsurlarından biri de galeri isimlerinin sergi alanlarına yazılmamış olmasıydı.

Art Show’u gezerken birkaç galeriye bu durumu sordum, “Özellikle yapıldı” dediler.

Büyük ve ortak bir karma sergi geziyormuş gibi hissedilmesi, ayrıca ticari bir sanat fuarı gibi görünmemesi için bu yönteme başvurulmuş.

Bir başka önemli nokta: Eşitlik olması için galerilerin yerleri kura ile belirlenmiş.

Böylece daha en baştan olası dedikodular ve kavgalar engellenmiş.

Contemporary İstanbul ekibi ve ekibin lideri Ali Güreli’nin Art Show’u ziyaret etmesi de olumlu karşılanan hareketlerden biri oldu.

Sonuçta herkes, “Art Show’u düzenleyenler Contemporary’ye karşı mı?” diye konuşuyordu.

Bu nedenle Güreli’nin ön izlemeye katılıp röportaj vermesi önemliydi.

Yazının Devamını Oku

Bodrum’da bu yaz neler olacak

24 Şubat 2024
Altyapı yetersizliği, yollarının bozukluğu ve her sezon daha da pahalı olması sürekli dilimize düşse de, Bodrum her yaz marka değerini biraz daha parlatıyor aslında. Global marka da Bodrum’dan vazgeçmiyor, lokal marka da...

Mesela bu yaz gelecek olan “yenilere” bir göz atalım...
Öncelik, tabii ki çok konuşulan “havalı çocuk” Scorpios’un...
Mykonos’ta açıldığı ilk zamanlarda etnik bohem ambiyansın -Tulum’dan sonra tabii- Ege’deki yeni sayfası olmaya soyunan Scorpios; kısa sürede DJ’leri, seksi kalabalığı, kayalıkların üzerine oturup gün batımı seyretme ritüeli ve hatta personelinin giydiği kıyafetleriyle trend olmayı başardı.
Bu başarı bir noktada Soho House’un da dikkatini çekti ve Scorpios 2019’da Soho House bünyesine dahil oldu.
Elbette hiçbir başarı kolay değil.
Scorpios’un kurucuları Mario Hertel ve Thomas Heyne, Soho House’un web sitesinde yayınlanmış röportajlarında şöyle diyor:
“Mayıs 2015’te başladığımızda hava korkunçtu ve kimse gelmedi. Kimse bu müziği daha önce duymamıştı. Ama taviz vermedik ve mekânı daha ticari hale getirmedik. Mekânı açtığımız gün Yunanistan’daki borç krizi nedeniyle bankalar kapalıydı ve kimse ne olduğunu bilmiyordu. Her gün paramızı sayıyor ve soruyorduk, bugün ne alacağız?”

Yazının Devamını Oku

Yaşanmışlığa göz kırpan kapak ve yeni dünya

23 Şubat 2024
Amerikan Vogue’un mart sayısı kapağında 74 yaşındaki Miuccia Prada’yı görünce ilk tepkim şu oldu:“Bu gerçekten Vogue mu?”

Çünkü ikonik konumuna rağmen Bayan Prada bir Vogue kapağı için yaşlıydı.
Dahası, yüzünde makyaj yoktu.
Elbette profesyoneller daha iyi anlar, ama nasıl derler: Bir allık bile sürülmemişti.
Yüzündeki benleri ve derin çizgileriyle alabildiğine doğal poz vermişti bayan Prada.
Aslında poz da vermemiş, uzaklara bakmıştı gayet hülyalı bir şekilde.
Genelde moda dergilerinin kodu bellidir: Kapağa kim çıkacaksa direkt bize bakar.
Göz teması kurar. Ama elbette Prada’nın buna ihtiyacı yok, o uzaklara bakmayı yeğlemiş, “Gelecekten umudum var” der gibi. Bir parti genel başkanı edasıyla...


Yazının Devamını Oku

Biz, bizi çıldırtabiliyoruz bazen

21 Şubat 2024
Bilmiyordum, meğer Sibel Kekilli’nin instagram hesabına Türkiye’den ulaşmak epeydir mümkün değilmiş.

Ve önceki gün Kekilli, uzun bir aradan sonra hesabını Türkiye’ye açmış.

Haliyle tekrar erişime açılan hesabı merak edip girdim.

Birkaç tane fotoğrafın altına yazılan yorumları okuyunca neden Kekilli’nin erişim sınırlaması getirdiğini daha iyi anladım.

Kimi cinsel içerikli, kimi tuhaf imalı bu mesajlar hevesle hesabın açılmasını mı bekliyordu acaba?

Hani mağaza kapısının önünde yeni ürün siparişi için uzun kuyruklarda beklemeyi göze alanlar gibi.

Gerçekten tuhaf.

Aslında Kekilli yapılan yorumlara filtreleme getirebilir.

Böylece bu saçma mesajlar profilinde yer almaz.

Yazının Devamını Oku

Tek kişilik hane halkları için bir yazı

19 Şubat 2024
İstatistiğin resmi diliyle, “tek kişilik hane halkı” sayısı son 10 yılda yüzde 77.2 artmış.

TÜİK açıkladı, son durum şuymuş:

5 milyon 192 bin 825 kişi tek kişilik hanelerde yaşıyormuş.

En çok İstanbul’da.

Sonra sırasıyla Ankara, İzmir, Antalya, Bursa, Balıkesir, Mersin ve Konya’da...

Bu rakama dahil olan bir “tek kişilik hane halkı” mensubu olarak, bu pek şahane artış haberinin sıradan ve soğuk bir istatistik detayı olarak kaybolup gitmesine (yüce) gönlüm razı gelmedi.

O yüzden tüm tek kişilik hane halkları adına bu satırları yazmaya karar verdim:

GÖZDEN KAÇAN BİR DETAY

Tek kişilik hane halkı demek toplum gözünde “bekâr” ya da “yalnız” demek.

Yazının Devamını Oku

Yeni bir hareket: Art Show

17 Şubat 2024
Normalde modern sanat dünyasında şubat ayında pek bir hareket olmaz.

Ama bu hafta rüzgâr başka bir yönden esecek ve yeni bir butik sanat fuarıyla tanışacağız:
Art Show.
Bu fuarın önemli bir farkı var.
İlk kez bir sanat fuarını bizzat galeriler organize ediyor.
24 çağdaş sanat galerisinin bir araya gelerek oluşturduğu Art Show, bir başka adıyla “Galeriler Buluşması”, salı günü ön gösterimle Fulya ile Nişantaşı arasındaki The Ritz-Carlton Residences’da açılacak.
Ve 25 Şubat’a dek aynı yerde devam edecek.
Çağdaş sanat ortamında önemli konumda olan galerilerin temsilcileri bu etkinliğin organizasyonunda iş bölümü yaptılar.

Yazının Devamını Oku

“Buralara yaz günü kar yağıyor canım...”

16 Şubat 2024
Serdar Ortaç’ın sabaha dek sürdürdüğü söylenen, herkese laf yetiştirdiği, küfürler savurduğu (o küfürlerden nasibini alanlardan biri de Tarkan’mış) Instagram canlı yayını şu filmi anımsattı bana: “Leaving Las Vegas”.


Filmde Nicolas Cage’in oynadığı yazar Ben Anderson’ı, alkol probleminden ötürü karısı çocuklarını da yanına alarak terk eder. Anderson da bir tür “hayatla son tango” niyetine, alkolün daha da dibine vurmak, özünde “intihar etmek” için Las Vegas’a gelir.
Ve orada hayata tutunmasını sağlayan bir kadınla karşılaşır.
Filmin Serdar Ortaç’ı anımsatan noktası ise şu:
Tıpkı Nicolas Cage’in oynadığı karakter gibi Ortaç da “Kaybedeceğim ne kaldı ki” sarmalına bile isteye ya da hiç istemeden takılmış, orada dönüp duruyor.
Ve daha çok sarhoş olmak, daha çok dibe doğru çekilmek istiyor.
Evdeki yardımcısının durumu fark edip canlı yayını sonlandırdığı bu son hadiseyle beraber dışarıdan görünen maalesef bu.

Yazının Devamını Oku