Eurovision’a alaturka darbe: Türkvizyon

Kerkük Türkmenleri’ne beş puan...
Yakutistan’a altı puan...
Baş-kurtistan’a yedi puan...
Balkarya’ya sekiz puan...
Bu yerler hafta sonu Eskişehir’de finali yapılacak ilk Türkvizyon Yarışması’nda yarışacak.
Adını ilk kez duyacağımız birkaç özerk bölge daha var.
Tabii bildiğimiz ülkeler de: Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan gibi...
Peki bu yarışma nereden mi çıktı?
Düzenleyenler böyle tanımlamasa da elbette Eurovision’a alternatif olsun diye...
Başarılı olur mu olmaz mı bilinmez, ama eğlenceli olacağı kesin.
Ayrıca şaka filan değil, Türk popuna yeni açılımlar bile getirebilir bu Türkvizyon.
En çok da Azerbaycan dolayısıyla.
Çünkü Azerbaycan’da gelenekselle moderni (özellikle de cazı) çok iyi harmanlayan besteciler var.
Mesela onlardan birinin şarkısını Ajda Pekkan’ın sesinden hâlâ dinliyoruz: Yine Tek (orijinalini Aygün Kazımova söylüyor Yene Tek).
Türkvizyon’da Azerbaycan adına yarışacak Ferid Hesenov ise bizdeki birçok erkek vokalden daha genç, daha Justin Timberlake ve kat be kat daha iyi.
Caz doğaçlamalarıyla süslenmiş Sensiz şarkısını bir dinleyin YouTube tünellerinde, ne demek istediğimi anlayacaksınız...

Erman Toroğlu ülkesi: Fuhuştan önce çiftetelli

Malum, olan biten hiçbir şeye şaşırmayanlar ülkesiyiz ya. Çünkü her yaşanan bir öncekini unutturuyor.
Ya çok trajik ya da çok absürd olduğu için.
Ama şu habere şaşırdım: İstanbul’da bir masaj salonunu fuhuş yapılıyor diye basmışlar.
Ve şöyle bir tuhaf gerçek ortaya çıkmış.
Kadınlar, malum temas öncesi müşterileriyle karşılıklı çiftetelli oynuyormuş. Bu oynak, kıvrak görüntüleri de cep telefonlarına şakır şukur kaydetmişler.
Haberin başlığı şuydu zaten: Fuhuştan önce çiftetelli!
Çiftetelli sonrası sıcak temas daha ateşli olduğundan mı yoksa işin başka bir bir alt metni mi var, onu her konunun wikipedia’sı Erman Toroğlu’na sormak lazım.
Bakınız Pazar Sabah ekine verdiği dev yaşam tarzı röportajında kendisine yöneltilen “Çapkınlıktan anladığınız nedir?” adlı kült soruya şöyle şehvetlenmiş:
“Karşı tarafı araklamak.”
Toroğlu ayrıca lüksü sevmediğini, ama lüks saat ve takıları için evinde özel bir çekmece yaptırdığını, çalınırsa eğer 50-60 liradan olacağını filan da görgüsüzlemiş diz boyu çelişkiler dünyasına...
Röportajın son armağanı da elbette cinselliğe dair:
“Anne babalar evde çocuklarını karşı cinse yönlendirmeli. İnternette, televizyonda öyle filmler var ki... Kadın erkeğe ilgi duymalı, erkek kadına. Onun harici olmamalı.”
Temas öncesi çiftetelli oynamak absürdlüğü gibi Toroğlu da ebeveynlerin ev içine uyarı tabelaları kondurmasını talep ediyor anlayacağınız:
“Yavrum karşı cinse yönel, yavrum aklından başka bir şey geçirme.”

İlk görüşte ısınma

Pilates DVD’lerini yuta yuta izledikten sonra konu komşusuna ders vermeye başlamış girişimci ev kadını örneğinin bir numaralı sorumlusu/esnek idolü Ebru Şallı’ya, aşk hayatıyla ilgili sormuş Sibel Arna:
“İlk görüşte aşk mı?”
Sabret, sabret nereye kadar Ebru yanıt vermiş:
“İlk görüşte ısınma.”
Doğrusu hiç fena değil. İlk görüşte elektrik aldım klişesinden hallice ilk görüşte vuruldum gösterişinden uzak.
Yani İsveçliler’in meşhur lagom kelimesi gibi bir şey:
Çok fazla olmayan, az da olmayan. Yani tam kararında.
NOT: En başta bahsettiğim kadınlardan birini bir pilates sertifika programında bizzat tanımıştım. Gerçekten de sadece DVD’lerden öğrendiğiyle, hiçbir hocadan birebir ders almadan komşularına ders verdiğini söylüyordu sırıtarak... Ah o zavallı komşular!