Eğer ortadan kaybolursam bilin ki

Güneş tam tepede, saat 12’ye doğru geliyor.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/563c8f01f018fb32c8ec385e

Ve bu kan ter sıcağında 350 basamaklı bir piramide tırmanıyorum inatla.
Bir ara merdivenlerin yüksekliği iyice artıyor.
İnsanın Türk aklına ister istemez bizim şehirlerin inmesi çıkması zor yüksek kaldırımları geliyor.
Derken piramidin basamakları yeniden alçalıyor ve son bir gayretle işte en tepedeyim.
Mexico City merkezine yirmi dakika mesafedeki Teotihuacan’ın en görkemli piramidi olan Güneş Piramidi’nin tepesinde...
Teotihuacan, M.S 500 dolaylarında Orta Amerika’nın en büyük ve gelişmiş şehirlerden biri olarak biliniyor.
Hâlâ bilinmeyen esas şey ise bu şehri kimlerin kurduğu ve neden aniden ortadan kayboldukları!
Anlayacağınız bu gizemli kaybolma hikayesi sadece Mayalar’a özgü bir şey değil.
Teotihuacan sakinlerinin Mayalar kadar popüler olmaması ise şu talihsizlikle pekala açıklanabilir:
2012’yi dünyanın sonu olarak gösteren bir takvim yaparak ta o günlerden bugünkü cümle alemi etkileyecek bir atraksiyon içine girememiş olmaları...
Teotihuacan’lılar Mayalar kadar popüler değil belki, ama söylenen o ki, birçok alanda (tapınak piramitlerden şehir sistemine kadar) Mayalar’a ilham kaynağı olmuşlar.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/563c8f01f018fb32c8ec3860Ve işte bu Aztek öncesi uygarlığın yaptığı şahane piramidin tepesinde salak salak ve de hayran hayran önümde uzanan Teotihuacan şehrinin kalıntılarına bakarken Meksikalı bir vatandaş kibarca beni uyarıyor, “Şu noktaya elini koy” diye.
“Hangi nokta?” diye bakınıyorum. Meksikalı noktayı gösteriyor.
Çıktığımız tepenin orta yerinde hakikaten de bir küçük nokta var.
Meğer o noktaya bir parmağımla dokunurken diğer elimle de güneşe dönüp gökyüzünü işaret etmem gerekiyormuş.
Bu bir tür gelenekmiş ya da benim anladığım: Güneşle enerji alışverişi, filan...
Peki ne oldu? Yani Meksikalı’nın dediğini yaptıktan sonra?
Enerjim mi arttı yoksa yüzyıl önce aniden ortadan kaybolmuş Teotihuacan halkıyla bir başka boyutta el ele ve göz göze buluşma şansı mı yakaladım?
Tek bildiğim şudur: Galiba başıma güneş geçti.
Piramitten indiğim günden beri sersem sepet Meksika içinde dolanıp durmaktayım. Ara ara başım fena zonkluyor.
Eğer bu bir geçiş aşaması filansa lütfen bu yazıyı okuma şansı olan Teotihuacan’lı kardeşlerim benimle bağlantıya geçsin.
Bundan sonra ne olacağına hazırlıklı olurum en azından...
NOT: Meksika macerası burada bitmiyor tabii. Cuma da ısrarla devam edecek. Tabii aniden ortadan kaybolmazsam...

Haberin Devamı

Bir kürtajın ana fikri

Kocasıyla sorunları vardı. Boşanmak üzereydi.
O sıralarda iki aylık hamile olduğunu öğrendi.
Bir karar vermesi gerekiyordu. Hem de bir an önce. Bir çocuğu olmasını çok ama çok istediği halde kararı netti: Kürtaj olacaktı.
Ve bu can sıkıcı operasyonda yanında birisi olsun istiyordu.
Beni çağırdı. Hemen gittim. Operasyonun sonunda bitkin bir halde dışarı çıktığında ne yapacağımı bilemez bir haldeydim, deneyimsizdim.
Sonraki günlerde arkadaşım hızla toparlandı.
Hamileliğini, dolayısıyla kürtaj olduğunu da bilmeyen ve hiçbir zaman öğrenemeyecek kocasından boşandı.
Yeni bir hayata başladı. Beş-altı yıl sonra da arka arkaya iki çocuk doğurdu. Bu kez tam anlamıyla sevdiği/emin olduğu bir adamdan...
Gündem kürtaj olunca bu eski anı aklıma geldi.
Ve o zamandan beri aklımdan çıkmayan ana fikri tabii ki:
Kadınların ne yapacağına erkekler asla karar veremez.
İster kocası olsun, ister politikacı...
O yüzden: Kürtaj bir haktır, öyle de kalmalıdır...
Ayşe Arman’ın dünkü yazısında ısrarla belirttiği gibi:  “Kürtaj, benim meselem.
Kadınların meselesi.
Normal doğum da öyle, sezaryen de...”

Haberin Devamı

Bilge mutlaka başarır

Hayatımıza “Tarkan’ın sevgilisi” olarak girdi, ama kısa sürede bu tanımlama olmaksızın adını hafızalara kendisi olarak kazımaya becerdi.
Bilge Öztürk’ten bahsediyorum.
Gördüğüm en hiperaktif kadınlardan biri o.
Asıl mesleği avukatlık. Halen de devam ediyor mesleğine.
Yanı sıra spor ve müzikle de yakından ilgili.
Son olarak kafayı kiteboard’a takmıştı Bilge.
Sık sık yurtdışındaki yarışmalara katılıyordu.
Şimdi o katıldığı yarışmaların meyvesini toplamaya başlamış.
Eski sevgilisi Salih Alexander Çakır’la birlikte, 2016’da Brezilya’da yapılacak Olimpiyatlar’da kiteboard dalında yarışmaya çok ama çok yaklaşmış Bilge.
Derecesini giderek yükselttiği için hiç kuşkum yok; Bilge ve Salih 2016 Olimpiyatları’nın sürpriz isimleri olacaklar.

Yazarın Tüm Yazıları