Sanatçı Şükran Moral’ın performansını kılpayı kaçırdım.
Oysa Casa Dell’Arte Galeri’de çalışan Gökhan’dan öyle gizemli bir mail gelmişti ki, hani merak etmemek elde değildi. Şöyle diyordu Gökhan: “Mutlaka gelmelisin. Çok gizli tutulan ve sınırlı sayıda davetlinin çağrıldığı bir performans. Moral’ın bu performansı çok ses getirecek. Gizli tutmak için ne olduğunu şimdi söylemiyorum ama mutlaka gel, izle.” Mutlaka, mutlaka ama işte ıstanbul’da evdeki hesap çarşıya uymuyor. Bir şekilde perşembe gecesi yapılan performansa yetişemedim, ama iki-üç saat sonra gittiğim Absolut Glimmer partisinde bütün detaylara hakim oldum! Çünkü herkes Şükran Moral’ın “lezbiyen seks” performansını konuşuyordu. Bir yatakta şükran Moral ve kadın partneri 20 dakika kadar bayağı sevişmişler. “Bayağı”dan kasıt şu: Öpüşmek, dokunmak, çırıl-çıplak kalmak ve daha ötesi... Bu “sevişme” performansını Cem Talu fotoğraflamış. Bir kameraman da videoya almış. Çünkü daha sonra bu performansın görüntüleri “kaçıranlar için” 9 Aralık’tan itibaren galeride sergilenecekmiş. Performansı görenler açıkçası çok iyi yorumlarda bulunmadılar. Erkekler acımasızdı: “İki çirkin vücutlu kadının sevişmesini izledik, bana anlamsız geldi. Ne anlatmaya çalışıyorlardı ki? Nedir bunun sanatsal alt metni çözemedim. Aptalca geldi.” Kadınlar meraklı ve kararsızdı: “Evet, ama Türkiye’de böyle bir şey yapılması bile çok cesurca... Bir de duyduğuma göre, bu performansı daha önce çalışmışlar. Yani birbirlerine nasıl dokunacaklarının, nasıl öpeceklerinin provasını yapmışlar!” Anlayacağınız şükran Moral’ın “sevişme” performansı hayli ses getirmiş, dile düşmüştü. Eğer amaç buysa; insanları şaşırtmak ve sarsmaksa bu başarılmıştı. Yine de insan merak ediyor, şükran Moral bunu neden yaptı diye? Ertesi sabah kendisine telefon açıp sordum. Karşımdaki ses, samimi ve matraktı.
“VÜCUDUMU DA KESEBİLİRDİM!”
Nereden çıktı bu performans Şükran Hanım? Her şey cinsellik üzerine kurulu. Özellikle de bu ülkede. Performansın temel fikri de bu; yaşanan ve yaşanamayan cinsellik. Bu tabunun kırılması... Düşünsenize, hâlâ hayvanlarla sevişenler var bu ülkede, çok korkunç. Sadece bu değil, televizyon dizilerine bakın. Herkes bu dizilere kilitlenip kalıyor. Nedeni basit; yasaktan doğan, tabuların arkasında gizlenen cinsellik var bu dizilerde.
Yaptığınız performansın sanat olup olmadığı tartışılıyor... Gerçek sanat, orada, yatağın etrafındaki tülün arkasında bizim sevişmemizi izleyen insanların durumuydu! Onların ne hissettikleriydi. Ben görmedim, ama bazı insanlar çıkıp gitmişler mesela. Seyircinin kendisi çıplak kaldı orada, biz çıplak kalmadık aslında!
Başka bir şekilde de derdinizi anlatabilirdiniz. Neden böyle canlı bir performans? Çünkü performans sanatı tekrarlara teslim oldu. Çok sıkıcı buluyorum bu halini. Yapılanlar hep aynı. O yüzden böyle bir canlı performans yaptım. ıstesem orada vücudumu da kesebilirdim! Ki dünyanın en kolay şeyi. Ama başka bir vücutla karşılaşmak, bütün dengeleri bozmak. Bunlar hiç kolay değil.
Neden bir erkekle değil de kadınla sevişmeyi tercih ettiniz? Azınlıklara sahip çıkmak istememden dolayı... Daha önceki çalışmalarımda da vardır bu his. Aslında bir erkekle olsaydı, benim için daha kolay olurdu...
Benim aklıma şu da geldi. Orada sizi izleyenleri yatağa davet edebilir, tepkilerini görebilirdiniz! Bunu neden yapmadınız? İşte bunu istiyorum ben! Yaptığım şey aklınıza bunları getirsin, bir adım ötesini, yukarısını!
Hepsi de ‘damardan’ işler!
Moral’ın daha önceki performansları da ilginçti aslında. Mesela Galatasaray Hamamı’nın erkekler bölümünde soyunup bir güzel yıkanmıştı. Hamamdaki diğer erkeklerle beraber. Bir başka performansında ise Karaköy’deki genelev sokağına gitmiş. Orada göğüslerini açıp üzerine “satılık” yazarak dolaşmıştı. Moral ayrıca, ısa’nın çarmıha gerilmiş hali gibi poz vermiş, hatta bu pozu ıtalya’da çok tepki almıştı (yeri gelmişken hatırlatayım; Moral hem ıstanbul hem ıtalya’da yaşıyor). Sanatçının Contemporary ıstanbul’da sergilenen son işi ise Mardin’e gidip üç erkekle birden evlendiği “grup düğünü” performansıydı. Bu düğüne katılan köylü kadınlardan biri Moral’ın yanına gelip şöyle demiş, ki bu tepkiye cidden bayıldım ben: “Çok damardan bir iş yaptın abla!”