Paylaş
Jim Jarmusch’un 11 kısa hikâyeden oluşan “Coffee and Cigarettes” adlı ikonik bir filmi vardır. İşte o filmle ilgili Esquire dergisi Jarmusch’la röportaj yapmaya gider.
Röportaj başlamadan önce muhabir Jarmusch’un çay içtiğini görünce şaşırır. Jarmusch şöyle der: “Günde 12 bardağın üzerinde içiyordum. Çok gergin olmaya başlamıştım. Bu nedenle kahveyi yıllar önce bıraktım.”
İstanbul’un yeni nesil kahvecilerinden Petra Roasting Co. kurucusu Kaan Bergsen’in de günde kaç tane kahve içtiğini merak ediyordum. Jarmusch gibi 12 bardağa kadar çıkıyor muydu?
Durum tahmin ettiğim gibi oldu: Günde sadece iki ya da üç tane kahve içiyordu Kaan.
Çünkü Kaan’ın üzerinde meşhur kişisel tarzının en göz alıcı yanı bıyıklarından tut da yüzüne, tavrına, hatta tüm hücrelerine sinmiş, sabahları çarşaf gibi olan nefis bir deniz sakinliği var. O zaman Kaan’la pazar kahvesi tadındaki söyleşimize buyurun...
MEĞER YALNIZ DEĞİLMİŞİM!
* Çocukken ve ilk gençlikte kahveyle aran, ilişkin nasıldı?
- Çok kahveci bir aileden geliyorum. Çocukken pişirilen kahvenin kokusu hâlâ burnumda. Her zaman merak etmişimdir, “Bu kadar güzel kokan bir şey nasıl bu kadar lezzetsiz olabilir?” diye. Meğer yalnız değilmişim! Zaman içinde kahve de gelişti. Şu anda insanlık tarihindeki en iyi kahvelere ulaşabilmek mümkün. Kaç tane ürün için bunu diyebiliriz?
* Petra’yı kurduğun 2013’ten bu yana kahve sektörü hayli büyüdü. Sektöre ilk girenlerden biri olarak gelinen noktayı nasıl buluyorsun?
- Bahsettiğin yıllarda kafecilik sektörünün giriş bariyeri oldukça alçaktı. Bu sayede birçok kahveci açıldı, evet. Bunun olacağını biliyorduk tabii. Bu nedenle kavurma şirketi olarak başladık. Kendini ayrıştırmak isteyen mekanlara ürün tedarik etmek birincil amacımızdı. Hatta o kadar kafe işletmek istemiyorduk ki, yakın zamana kadar bir tabelamızın olmamasının nedeni bu.
* Petra fikir olarak kafanda hep var mıydı? Yoksa Boston’daki okul sonrası biraz yolda mı gelişti her şey?
- Üniversitenin son yılı şekillendi. İş planı, vesaire derken bir sene sürdü. Sonra adım adım başladık. Ama asıl gelişim yolda oldu. Hangi iş planı adapte olmadan ilerlemiş ki? Çok nadir. Özellikle de bizim gibi sosyal bir iş için.
* Günde kaç tane kahve içiyorsun ve hangi kahve türü favorin?
- Bardak olarak iki ya da üç sanırım. Her sabah Nil ile evde filtre kahve demliyoruz. Sonrasında işe gelince genelde cappuccino içiyorum. Bu ara en sevdiğim şey.
BIYIĞIMIN OLMADIĞINI DÜŞÜNMEK ZOR
* Bıyığın ne zamandan beri var? Neden bıyık?
- 2008’de Avusturya Lisesi son sınıftaydım. O yılın mayısından beri var. “Neden” kısmına güzel bir yanıtım yok sanırım. O kadar uzun zamandan beri var ki, bıyığımın olmadığı bir senaryo düşünmek zor.
* Dışarıdan kendine dönüp bakan bir göz olsan, Kaan’ı nasıl algılardın? Ve onun hakkında nasıl dedikodu yapardın?
- Haha! Kendine has, cool tip derim herhalde. İlham alabiliyorsam alırım. Dedikodu hiç yapmam. Genelde giyimime önem gösteririm; çünkü gittiğim yerlere, görüştüğüm insanlara ya da işime olan saygımdan bunu yapıyorum. Birisini de aynı özende görsem bunu düşünürüm.
* Whatsapp kullanmaman bu zamanın hızlı ruhuna karşı küçük bir fren duygusu mu?
- Aynen! Zamanın akışıyla ilgili bir aşk/nefret ilişkim var. Her günümü zamanı yavaşlatmaya çalışarak geçiriyorum. Kolay değil. Farkındalık artırmak full time bir iş gibi. Zamanımız, mızmızlanma zamanı. Kime baksam pek bir şey yapmadan çok şey bekliyor. Kalıplaşmışlık var. O kadar az insan değer yaratmaya çalışıyor ki! Olmayan şeylere üzüleceğimize olanları desteklemek lazım. Ancak böyle üretken, enerjik bir jenerasyon olabiliriz.
* Ofis masandaki daktilo ve diğer vintage objeleri görünce şunu düşündüm: Fiziksel olarak bu çağdasın ama ruhun eskilerden yana. Yanılıyor muyum?
- Mekanik çalışan aletleri her zaman çok sevdim. Ama penisilinin olmadığı bir dönemde yaşamak ister miydim, bilemiyorum! Günümüz teknolojisinin geldiği yerden memnunum.
Paylaş