Bir günlük Batum macerası

Önce ilginç geldi Batum’a gitmek, sonra da itiraf etmek gerekirse “Ne işim var orada?” diye düşünmeye başladım.

Haberin Devamı

Sonuçta keşif duygusu galip geldi ve pazar günü bir kadim dostla beraber bir buçuk saatlik uçuş sonrası kendimizi Batum’da bulduk.
İşte bir günlük Batum macerasından geriye kalanlar...

İLK İZLENİM

Buraya gelirken Gürcistan ve Batum hakkında en ufak bir fikrim yoktu. İnternetten Batum hakkındaki genel geçer bilgilere bir göz atmıştım, o kadar.
Ve şöyle söyleyeyim: Burası Karadeniz gibi değilmiş.
Basbayağı bir Akdeniz şehri havasında, rahatlığında ve seksiliğinde.
Sadece subtropikal denen özel iklimi dolayısıyla değil (ki bu yüzden hayli sıcaktı Batum), binaları ve caddeleri dolayısıyla da öyle bir havaya sahip.
Bir caddeye çıkıyorsunuz, sanırsınız Güney Fransa’da bir şehirdesiniz.
İki adım öteye, Piazza’nın olduğu sokaklara dalıyorsunuz, sağda solda Alaçatı tarzı iki katlı evler.
Geniş caddeler ve kimi eski binalara bakıyorsunuz; komünist dönemin eseri, Rus kültüründen miras.
Yani bir ambiyans karmaşası hakim Batum’a.
Ama asla kötü değil, gayet şık duruyor hepsi.

ÇOK HIZLILAR

Haberin Devamı

Tüm bunlar sonrası bu kez de Batum’daki baş döndürücü gelişme şaşırttı beni.
Şehir içindeki yolların, kaldırımların hızla yenilenmesinin yanı sıra açılacak yeni otelleri duyunca da “vay be!” oluyor insan.
Şimdilik Sheraton ve Radisson Blu var. Üç-dört aya kadar da Ritz, Kempinski ve Hilton yoldaymış!

SADECE KUMARA DEĞİL, EĞLENCEYE

Kumar tabii ki şehrin en büyük kozu. Ama burayı sadece “kumar şehri” olarak görmek ve sırf o yüzden gelmek haksızlık olur.
Deniz tatili yapmak için de pekala gelinebilirmiş buraya. Denizi gayet Konyaaltı filan gibi. Karadeniz’in bildik hırçınlığından eser yok.
Dahası, müzik festivallerinden birine denk gelinirse konser izlemek de iyi bir bonus Batum’da.
Benim gittiğim günün akşamında mesela ünlü trompetçi Chris Botti’nin konseri vardı. Botti’yi bir barda keşfeden üstadı Sting de konsere eşlik etti altı şarkıyla.
İstanbul’da dinlemeye doyamadığım Macy Gray de temmuz sonunda konser veriyormuş Batum’da.
Ama neyse ki Macy, Antalya’daki caz festivaline de geliyor. Yine aynı temmuz sonlarında.
Bu bilgiyi de araya sıkıştırmış olayım.

Haberin Devamı

BİZİM ŞEHİRLER NEDEN BÖYLE DEĞİL?

Batum’dayken en çok şunu düşündüm: Karadeniz kıyılarındaki büyük şehirlerimiz neden burası kadar kadar gelişmiş değil?
Bir Trabzon ya da iki adım ötedeki Artvin mesela?
Tamam, Batum’a para yağdırıyormuş Gürcü yönetimi. Amerika da Ruslar’a karşı destekliyormuş, filan.
Ama paradan önce her şey zihniyette bitiyor galiba.

ORGANİK TARIM

Zihniyet dedim de, Batum’da organik tarım yapıyorlarmış. Bir kez daha “vay be!” oldum, ne yalan söylemeli...

VE DİĞER “COOL ŞEYLER”

Sahil boyunca uzanan ve bitmek bilmeyen Boulevard Parkı’ndaki bin bir türlü bitki/ağaç (İstanbul’da bile böyle büyük bir park yok!), sokak ortasında satılan fıçı biranın güzelliği (şarapları da zaten meşhur, ama bu bira başka bir şey), gayet lüks görünümlü bir mekan olan Soho’da her kesimden insanın rahatça eğlenebilmesi (bir komünizm kalıntısı mı bu acep?) ve Türk Mahallesi’ndeki kahvehane (şöyle bir tabela vardı kapısında çok komik; “İki laz, bir yılmaz, müdürü de çok kurnaz”)

SONUÇ

Haberin Devamı

Hep aynı yerlere gidip durmaktansa, McDonald’s’ın Starbucks’ın hâlâ olmadığı, kendi halindeki cool Batum bir ara-dere “önyargısız” gidip görülmeli derim.

Yazarın Tüm Yazıları