Aura, aura söyle bana...

Bodrum’daki Lucca Beach’in iskelesine kurulmuş şık ve küçük bir fotoğraf stüdyosunun önünde kuyruktayım.

Haberin Devamı

Yazlık takımlarını giymiş yerli-yabancı iş insanları önce gayet ciddi bir şekilde bu mini stüdyoya giriyor, sonra da gülümseyerek içeriden çıkıyor.
Hayır, vesikalık fotoğraf sırası değil bu.
Kimilerine göre “ruhsal bir check-up” olan aura fotoğrafı sırası!
American Express renk teorisi ve terapisinden ilham alan bir etkinlik düzenlemiş, havalı ismiyle “The American Express Summer in Color Oasis”.

Aura, aura söyle bana...

İşte o etkinlik kapsamında isteyenlerin aura fotoğrafı da çekiliyor.
Tam bu noktada bir ön bilgi: Aurayı tespitin ilk teknolojik yöntemi Kirlian fotoğrafçılığı.
Yani yüksek voltajlı, düşük amperli elektrik alanına dayalı aygıtlarla biyolojik ışınımları fotoğrafik olarak saptamanın ilk ismi.
Lucca’ya kurulan sistem ise Kirlian’ın çok daha gelişmiş teknolojik versiyonu.

MORUNUZ EKSİK OLMASIN!

Sonunda sıra bana geliyor ve içeriye girip önümdeki kameraya gülümsüyorum.
Sonuç hemen karşımda beliriyor:
Kafamın etrafında uçuşan morlar, kırmızılar ve yeşiller. Arada beyazlar filan.
Fotoğrafla beraber auramın analizi de çıkıyor.
Yeşilin anlamı şu: Aşırı sosyal (şaşırdık mı, hayır!), doğal, hoşnut, uyumlu, hızlı düşünen.
Ama bir dakika, auramda yeşile karışmış morlar da mevcut.
Mor rengin anlamı über ego okşayıcı:
Sezgisel, sanatsal, modern, vizyon sahibi, karizmatik, yenilikçi...
Haliyle yüzümün tam ortasındaki beyaz beneklerin anlamını da merak ediyorum.
Beyaz renk “hayal gücü yüksek, yüksek boyutlarla ilişkili” demekmiş.
O zaman buradan sesleneyim: Ey yüksek boyutlar, ey galaksilerde gizlenen uzaylılar, çekinmeyin iletişim kurun benimle!
Ah bir de auramda kırmızılar var, köşe bucak noktalara yayılmış.
Kırmızının genel anlamı ise şu: Heyecanlı, enerjik, rekabetçi, iradesi güçlü, girişimci.
Bu arada hatırlatayım, aura elbette sabit bir şey değil. Her an her saniye değişebiliyor.
İçinde bulunduğunuz yer, zaman ve ruhsal durumunuza göre...
Ayrıca her insanın temel bir aura rengi varmış.
Ama onu ancak farklı zamanlarda çekilen aura fotoğraflarını inceleyerek bulmak mümkün.

Haberin Devamı

Üç yıldızlı şefle özel yemek

Haberin Devamı

American Express’in bu etkinliği 21 Ağustos’a dek Lucca Beach’te sürüyor.
Unutmadan: O günkü fotoğraf kuyruğundan sonra bir de yemek daveti vardı. Geleneksel Bask mutfağına yenilikçi bir bakış açısı katmasıyla bilinen üç Michelin yıldızlı Paolo Casagrande yemeğin konuk şefiydi.
Paolo’nun yemekleri öncesi konuşan American Express Global Network Başkanı Mohammed Badi, hem Bodrum’a ne kadar önem verdiklerinden bahsetti hem de bu etkinlik için özel olarak üretilmiş NFT serisinden...

Patmos tavsiyelerine buyurun

Hafta içi söz verdim, sözümü tutuyorum. İşte Patmos tavsiyeleri...
◊ CHORA: Tarihi Saint John’s Manastırı’nın etrafındaki bu şahane köyde önce Vaggelis’e gidip bir akşam yemeği yiyin. Daha sonrası için seçenekleriniz hem birbirine yakın hem de eğlenceli: Stoa, Thalami, Astivi ve Pougki. Hemen hepsinde gece 01.30’dan sonra müzik hızlanıyor.
◊ SKALA: Adanın en büyük köyü. Merkez meydanında yer alan Houston, buranın Lucca’sı gibi. Uzun dönem kalan yabancıların hepsi burada geç kahvaltı yapıyor. Yan tarafındaki The Patmians ise bir başka sosyalleşme mekânı. Geç saatlerde ise Ginger ve Kasbah’a gidin. Özellikle Kasbah gece 03.00’dan sonra başlayan ‘after’ partileriyle ünlü.
Skala’nın biraz dışında, Sapsila isimli sakin koyda konuşlanan Benetos ise özellikle Türklerin favorisi. Susan Matthaiou’nun 97 yazında açtığı bu 14 masalık popüler restoran için rezervasyon şart.
◊ KAMPOS: Bu bölgenin en ucunda nefis bir koy var. İsmi, Geranos (Livadi Geranou olarak geçiyor). Adanın en güzel denizine sahip koylardan biri. Hemen karşısında, üzerinde bir şapelin yer aldığı küçük bir ada var. Bu adaya yüzerek çıkmak çok zevkli. Geranos’un gerisindeki Kampos koyunda ise iki farklı mekân favorim: İlki bir beach club, Atmos. Konforlu ve şık. Diğeri ise Bodrum’daki Sail Loft havasındaki Sea Sun.
Kampos’un meydanında ise tatlı bir taverna var: Panagos. Yemekleri leziz.
Kampos tarafından son öneri ise Lefkes. Rüzgârlı günlerinde denk gelirseniz denizi çok dalgalı olabilir. Ama gün batımı izlemek için ideal.
◊ GRIKOS: Grikos koyunun favorisi tabii ki Patmos Aktis Oteli. Zarif, sofistike ve sade mimari tasarımıyla dikkat çeken otelin plajında denize girip akşamüstü mutlaka Plefsis tavernasında yemek yiyin.
◊ PSILI AMMOS: Adanın ulaşılması en zor koylarından biri! Aracınızla bir yere kadar gidiyorsunuz, sonrası 40 dakikalık bir yürüyüş! Tepeleri aşarak
Psili Ammos’a vardığınız zaman sizi bekleyen şey ise nefis bir kumsal, çoğu zaman dalgalı bir deniz ve özellikle köftesiyle patates kızartması müthiş olan şirin bir lokanta.

 

Yazarın Tüm Yazıları