Paylaş
Sosyal medya çok büyük tartışmaların döndüğü bir alan artık. Herkes görüşünü oradan yazıyor, ‘dünyaya’ oradan sesleniyor, sevgisini de coşkusunu da hüznünü de oradan paylaşıyor. Üstelik hiç tanımadığı insanlarla…
Çocuktum. Eve misafirlerimiz geldiğinde eski fotoğraflarımızı görmek isterdi. Albümleri çekmeceden çıkartırdık. Her bir fotoğraf özenle yerleştirilmişti albüme. Uzun uzun bakılırdı fotoğraflara, üzerinde tek tek konuşularak. Sadece ‘özel’ kişiler görebilirdi onları… Çünkü içlerinde çok özel aile fotoğrafları olurdu.
Şimdi ‘sosyal medya albümlerimiz’ var, her anımızı sınırsızca ‘paylaş’tığımız! Fotoğrafın ‘özel’ olup olmadığına bakmadan peşi sıra yayımladığımız… En mahrem anlarımızı bile hiç tanımadığımız binlerce kişiye gösterdiğimiz...
Sadece kendi fotoğraflarımız mı?
Elbette hayır! Çocuklarımızın -bile- en mahrem fotoğraflarını hiçbir kaygı taşımadan sosyal medyada yayımlıyoruz. Oysaki hiç silinmeden kalacaklar internet âleminde… Siz silseniz de izler silinmiyor aslında!
Geçtiğimiz aylarda hem Fransa’da hem de İtalya’da çocukların sosyal medyadaki mahremiyetini koruyan yasalar çıktı. Artık hiçbir anne veya baba “O benim çocuğum istediğimi yaparım” diyemeyecek! Tam bu noktada ‘blogger anneler’ konusu da tekrar masaya yatırıldı. Onlar için ‘anneliği’ bir mesleğe dönüştürdükleri, çocukları üzerinden para kazandıkları, çocukluğu ‘kullandıkları’ gibi oldukça ağır suçlamalar var. Bu, sadece Türkiye’de değil, dünyanın pek çok ülkesinde ciddi bir tartışma alanı buluyor kendine. Çocukların ruh sağlığının ne yönde etkilendiğini zaman gösterecek, ama çok yakında daha pek çok çocuğun annesine veya babasına dava açtığını göreceğiz.
Örneğin İtalya'da 16 yaşındaki oğlunun fotoğrafını isteği dışında sosyal medyada paylaşan bir anneye oğlu tarafından dava açıldı. Anne davayı kaybetti. Kararında 16 yaşındaki çocuğu haklı bulan mahkeme annenin bir kez daha benzer paylaşımda bulunması halinde 10 bin Euro para cezasına çarptırılacağı uyarısında bulundu. Eğer sosyal medyada ne paylaştığımıza dikkat etmezsek gelecekte bu ve benzeri kararları daha çok göreceğiz! Bu nedenle albümlerimizi yeniden ‘özel’leştirmemizin zamanıdır.
Paylaş