Ömür Kurt

Çocuğun peşinden tabakla koşturmayın

26 Aralık 2023
Anne babalar çocuklarının yemek yemediğinden şikâyet ediyor, kimi zaman tabakla çocuğun peşinden koşturuyor. Peki, ama bu doğru bir yöntem mi? Ne yapılmalı? Diyetisyen Taylan Kümeli’ye sordum.

◊ Çocukları yemek yemeye zorlamak doğru mu?
Değil. Çocuğun yemek yemeyi istememenin iki nedeni olabilir: Ya duygusal olarak kötü bir deneyimi olmuştur ya da fiziksel olarak gerçekten ihtiyaç hissetmiyordur.
Bu nedenle çocuğumuzdaki isteksizliğin nedenini çok iyi bulmamız gerekir. Yani çocuk, fiziksel olarak acıkmadığı için mi yemek istemiyor, yoksa o yemekle ilgili kötü bir deneyim mi yaşadı? Eğer bir çocuk sağlıklı bir bedene sahip ise en fazla iki gün aç durabilir, üçüncü gün mutlaka yemek yemek isteyecektir. Anne baba bunu bir takıntı haline getirmemeli, çocuğu biraz oluruna bırakma cesareti göstermeli. Çünkü çocuk onların ilgisini yemeğe karşı isteksizlikle pekiştirirse, çocuk hep yemeği istememeye başlayacaktır.
◊ Peki, elinde tabakla çocuğun peşinde dolaşmak?
O da doğru değil. Çocuğu zorlamak çocuğun karnını doyurmaz, aksine evdeki ana gündemin ‘çocuğun yemek yememesi’ olmasına zemin hazırlar. Yani ondaki isteksizlik ilgi odağı haline gelirse, çocuk bunu pekiştirir ve hep istememeye başlar. Bu da yarar yerine, zarar getirir. Bu sorunu çözmenin birçok yolu vardır.
Meselâ çocuk ıspanak yemek istemiyorsa, ama yumurtayı çok seviyorsa; ıspanaklı yumurta yapılabilir veya ıspanak çorbanın içine konulabilir. Böreği çok seven çocuğun ıspanak yemesi için, o böreğin içine ıspanak eklenebilir.
Burada formül çocuğu iyi tanımak ve tatları onun için sevilebilir hale getirmektir.

Ağız yaralarını iyileştirmek artık mümkün

Yazının Devamını Oku

Uykusuz geceleri sona erdirecek 5 öneri

19 Aralık 2023
Bebek veya çocuklarınız uyku sorunları mı yaşıyor? Önemsiz gibi görünen bu durum aslında birçok sağlık sorununa sebep olabiliyor. Peki, çocukların rahat bir gece uykusu uyumaları için neler gerekir? Çocukların sağlıklı uyku uyumaları için ‘Uyudum Büyüdüm’ adında bir kitap yazan Uyku Danışmanı Sinem Gerger Akınal’a sordum.

“Ağlamak bebeğin dilidir” derler... Anne babalar, bebeğin ağlamasından ne istediğini anlayabilir mi?

Özellikle yeni doğan bebekler isteklerini ağlayarak ifade ederler. Her bebeğin kendine özgü ağlama tonlaması vardır. Bir süre sonra anne ve bebek kendi arasında bir dil oluştururlar. Çoğu zaman anne birinci ayın sonunda bebeğin isteklerini ağlamasına göre ayırt etmeye başlar. Uyku, açlık, biyolojik sorunları ağlama ile ifade ederler. Ancak anneler, ağlamayı her zaman ayırt edemeyebilir ve ağlamayı bir istekle kodlamak da onları yanıltabilir. Bebek ile anne birbirini tanıdıkça aralarındaki iletişim de artacaktır. Ancak şunu unutmamak gerekir ki uyku hem bebek için hem de anne için çok önemlidir.

Bebeklerini uyuturken sıkıntı yaşayan anne babalara önerileriniz neler peki?

Birçok aile, bebeğin uyumamasını normal karşılıyor ve 2-3 yaşına kadar uyku sorununu çözmek için harekete geçmiyorlar. Üstelik bu sorunun kendiliğinden düzelmesini bekliyorlar. Oysa uyku sorunu çok önemli bir sorundur ve erkenden çözülmesi gerekir. Bunun için anne babaların uygulaması gereken temel yöntemler vardır.

Ayrıca 2 yaşına kadar özellikle çocuklar aşırı dönerek uyurlar ve üstlerini örtmek çoğu zaman onları uyandırır, bu yüzden nefes alabildikleri uyku tulumlarıyla uyumaları çok daha iyi ve doğru olur.

GÜLTEN DAYIOĞLU ÇOCUK ROMANI ÖDÜLÜ

Yazının Devamını Oku

Ergen çocuklar ‘sinirli’ değil ‘gergin’ olurlar

12 Aralık 2023
Anne babalar ergenlik çağına gelmiş çocuklarındaki değişimi hayretle karşılıyor ve çocuklarının çok sinirli olduğunu söylüyorlar ama bunun bir geçiş dönemi olduğunu pek kavrayamıyorlar. Peki, bu süreç nasıl geçecek? Psikolog Prof. Dr. Arzu Yükselen’e sordum.

∆ Ergen çocuklar sinirli midir?
Sinirli değil, zaman zaman gergin ama genellikle de ‘atarlı’ olurlar. Ergenlik dönemindeki bir kriz anında çatışmaya izin vermemek gerekiyor. Bu, stresi tırmandırmaktan başka bir işe yaramaz. Yani, çocuk bağırıyor, anne bağırıyor ama bu bağırma ortamında kimse birbirini duymaz ve bu durum herkesi çıkmaz yola sokar. Zaten dikkat ederseniz ergen bireyler de bu konuda ipuçları veriyorlar. “Sen bana bağırıp çağırdın ama ben bundan hiç hoşlanmıyorum, zaten hiçbir işe de yaramıyor ama sen sakinken benimle konuştuğunda ben daha iyi anlıyorum seni” diyor annesine babasına... Burada da anne babanın çocuğunu iyi gözlemlemesi gerekiyor. Çocuklar gergin olduğu anlarda her şeye karşı gelebiliyorlar. Örneğin masaya oturup yemek yemiyor, ödevini yapmıyor, odasına kapanıp saatlerce içeriden çıkmak istemiyorlar. Böyle davranışlar sergilediğinde “Şimdi gelmek istemiyor musun? Tamam, ama daha sonra seninle konuşmak istiyorum. Seninle paylaşmak istediğim şeyler var” gibi cümlelerle çocukla konuşmak iyi olur.

∆ Ancak pek çok anne baba “Çocuğuma söz geçiremiyorum” diyor...
Anne babanın bunun temelini çok küçük yaşlarda atması gerekiyor. Bu aslında doğumdan itibaren gelişen bir süreçtir. Anne baba çocuğuyla iletişim kurmaya ergenlikte başlamışsa biraz geç kalmış demektir. Ancak yine de anne babanın ortak paydada buluşabileceği konularda çocuğuyla bir araya gelmesi, sağlıklı iletişim kurması önemlidir. Düşünmesi, çocuğun mutlu olduğu anları gözlemlemesi, beraber bir şeyler yapabilmesi gerekiyor. Bir film mi seviyor, beraber izleyebilirler; bir yere gitmekten mi hoşlanıyor, beraber gidebilirler. Her zaman değil, ama zaman zaman bu yaklaşımı sergileyebilirler. Böylece gerginleşen ortam yumuşar, yeniden iletişim kurulur ve olumlu hale gelebilir.

∆ İradesi kırılan her çocuk bir suçlu adayıdır

Yazının Devamını Oku

Ders çalışmak istemeyen çocuklara 5 öneri

28 Kasım 2023
Okul döneminde ebeveynlerin en çok zorlandıkları konuların başında çocukların ders çalışmak istememesi geliyor. Üstelik anne babalar bazen çocuğun yerine ödev bile yapabiliyor. Uzmanlar ise “Ders çalışmak çocuğun sorumluluğudur. Onun dersine siz çalışmayın, onu yönlendirin” diyor. Çocuk gelişimi uzmanı Bayram Deleş’in ders çalışmak istemeyen çocuklar için 5 önerisi var.

1. Mükemmeliyetçi olmayın: Çocuklardan zaman zaman ödevlerinin tamamını doğru yapmalarını bekleyebiliriz. Ancak ödev, öğrencilerin hata yaparak öğrenmesi için yaptıkları bir çalışma ve öğrenme aracıdır. Çocuğa hatalarından ders çıkarma fırsatı vermek, beklentileri yükseltmeden onu desteklemek, ödev yapma sorumluluğunu daha kolay kazanmasına yardımcı olacaktır. Unutulmamalıdır ki, çocuklardan mükemmel ödevler yapmalarını ve mükemmel öğrenciler olmalarını bekleyen ebeveynlerle yaşamak, tüm çocuklar için çok zorlayıcı ve motivasyon kırıcıdır.

2. Çabalarını takdir edin ve onu yüreklendirin: Çocuğun, ödevini doğru mu yoksa yanlış mı yaptığı konusunda yorum yapması gereken öğretmenidir. Bu sebeple anne baba ödevin doğruluğuna yanlışlığına değil, çocuğun çabasına vurgu yapmalıdır. “Bugün ödevini yapmak için çok çalıştın. Senin adına çok sevindim, çünkü bu kadar emek verdin” gibi cümlelerle çocuğun çabasını gördüğünüzü ifade edebilirsiniz. Bu sayede ödevin doğru ya da yanlış olmasından ziyade sürece odaklanan ödüllendirici cümleler kurmak uzun vadede çocuğu daha da yüreklendirecektir.

3. Onun için sessiz bir alan yaratın: Çocuğunuzun ödevlerini yapması için sessiz bir yer seçmesine izin verin. Televizyonun, müziğin ve diğer teknolojik araçların kullanılmadığı bir ortam oluşturun. Okul çağında birden fazla çocuğunuz varsa, onların ayrı ortamlarda ödev yapmasını sağlayarak dikkat dağıtıcı unsurların en alt seviyede tutulmasına yardımcı olun.

4. Ödevlerini yapan değil, ona rehberlik eden ebeveyn olun: Ev ödevlerinin bazen zorlayıcı olması gerekir. Çocuğunuz “Yapamam” diyorsa derin bir nefes almasını, düşüncelerini toplamasını ve kendi başına çözebilecek özgüveni bulmasına yardımcı olun. Çocuğun ödevini yapmak anne babanın görevi değildir. Bu yüzden zorlandığı bir ödevde ona sadece rehber olun. Eğer onun ödevini yapar ve okula götürmesine izin verirseniz, sorumluluk duygusunun gelişmesini de büyük oranda engellersiniz. TÜİK verilerine göre Türkiye’deki insanlar, günde sadece 1 dakikasını kitap okumaya ayırırken, televizyon izlemeye 6 saatini, internete ise 3 saatini ayırıyor. Çocuklara kitap hediye edilmesinde ise Türkiye 180 ülke arasında 140’ıncı sırada. Bu nedenle ev ödevlerinin sorumluluğunu kazandırabilmek için öncelikle kitap okuma ve eğitimin önemi konusunda çocuğunuza rol model olun.

Yazının Devamını Oku

‘Bir Derdim Var’ dizisiyle yeniden gündeme geldi... Gençler birbirlerini özel fotoğraflarıyla tehdit ediyor

21 Kasım 2023
Kanal D’nin yeni dizisi “Bir Derdim Var” son zamanlarda birçok ailenin karşı karşıya olduğu bir sorunu, bir ergen genç kızın özel fotoğraflarının dijital ortamda yayılması konusunu işledi. Son yıllarda birçok gencin başına gelen bu duruma dünyada ‘seksting’ deniyor ve bu, dijital zorbalığın içinden çıkılamaz bir hâl almasına sebep olabiliyor. Peki, gençler neden çıplak fotoğraf ve videolarını birbirlerine gönderir, aileler ne yapmalı? Psikolog Dr. Serap Duygulu’ya sorduk.

 Çocuklar neden çıplak fotoğraf yollar?

Çocuklar arasında bu tür fotoğraf göndermeye ‘seksting’ deniyor. Bu sözcük, başka bir cep telefonuna sözel veya görüntüler içeren cinsel içerikli materyal göndermek anlamına geliyor.

Bu durumun 13-18 yaşları arasındaki çocuklar arasında çok yaygın olduğunu biliyoruz. Bazı gençler bunu, hoşlandıkları kişinin ilgisini çekmek için yapıyor, bazıları intikam almak için yapabiliyor, bazıları da diğer çocukların bedensel görüntüsünü merak ettiği için veya onay almak, ilgi çekmek ya da eğlence olsun diye yapabiliyorlar... İnsanların özel bilgilerine sahip olup kendini ayrıcalıklı hissetmek, güç kullanmak, onu tehdit ederek istedikleri davranışı yaptırabilmek gibi psikolojik alt yapısı da olabiliyor bu işin. Okulun, sosyal ve ekonomik çevrenin, ailenin de çok etkisi var. Örneğin yasakçı bir ailede çocuk, ailesine tepki olarak yapabiliyor.

 Peki, çocuklar bu konuya nasıl yaklaşıyorlar?

Ailelerin ve uzman kişilerin bile, çocuklarının fotoğraf veya videolarını başkalarına gönderme eylemine hiçbir tolerans göstermediğini görüyoruz. Yani aileler, çocuklarının asla böyle bir şey yapmaması gerektiğini çok net bir şekilde dile getiriyor. Çünkü bu durumun çocuklarını tehlikeye sokacağını düşünüyorlar.

Yani ahlaki riskler açısından değerlendirildiğinde bu ‘sıfır tolerans’ doğru gibi gözükebilir ama gençler arasında durum maalesef böyle değil.

Gençler üzerine yapılan çalışmalar, seksting’in sosyal yapının normal bir parçası olarak değerlendirildiği anlaşılıyor. Çünkü gençler belki de geleceği de öngöremedikleri için ya da dijital dünyanın sonsuz bir kapı olduğunu düşünemedikleri için birbirlerine bu tarz görselleri göndermeyi sosyal bir konu olarak görüyorlar.

Yazının Devamını Oku

Çocuklu aileler için ara tatil önerileri

14 Kasım 2023
Okullara bir haftalık ara verildi ve çocuklar için bu yılın ilk tatili başladı. Çocuklarınız bu hafta boyunca bol bol etkinliklere katılsın, dolaşsın. İşte sizin için hazırladığımız tatil etkinliği önerileri...

HEM GEZİN HEM ETKİNLİKLERE KATILIN



İstanbul Oyuncak Müzesi, ara tatilde de dopdolu. Çocuklar bu hafta boyunca müzeyi gezdikten sonra etkinliklere katılacak ayrıca müze bahçesindeki satranç alanında oyun oynayabilecekler. Seç Yarat Oyna Atölyesi, Masal Fabrikası, Bremen Mızıkacıları Mutfakta, Kâğıt Geminin Yolculuğu, Tahta Oyuncak Boyama Atölyesi, Keşif Duyu Oyun Atölyesi bu haftaki etkinliklerden yalnızca birkaçı... Kaçırmayın.
Yer: İstanbul Oyuncak Müzesi / Tarih: Tatil boyunca / Saat: Etkinlikler saat 10.00’da başlıyor / Yaş: Her yaşa uygun / İletişim: (0216) 359 45 50 / Fiyatı: Müze giriş ücreti tam 115 lira, öğrenci 65 lira

İLLÜZYON GÖSTERİSİNE KATILIN
Çocuklar illüzyona bayılıyor, Sihirbaz Erol’un birbirinden eğlenceli ve şaşırtıcı numaralarıyla çok eğleniyor.

Yazının Devamını Oku

‘Sınıf annesi’ uygulamasına dikkat

7 Kasım 2023
Okullarımızdaki ‘sınıf annesi’ uygulamasının ortaya çıkış sebebi iyi niyetli. Ancak bazen bu görevi abartıp öğretmenin işine karışan annelerimiz de yok değil. Bazı sınıf anneleri öğretmenin işini kolaylaştırırken bazıları ise çocuklara ödev bile vermeye çalışıyor. Uzmanlar ise “Annenin sınıfta işi yoktur” diyor.

◊ ‘Sınıf annesi’ uygulaması doğru bir uygulama mı?
Prof. Dr. Norma Razon (Pedagog): Nasıl uygulandığına bakmak lazım. Çünkü her okul bu kavramı kendine göre farklı yorumluyor. Kimi okullarda, özellikle ana sınıfında ve ilkokulda, sınıf annesi, öğretmenin işini çok kolaylaştırıyor.
Kimi okullarda ise bu işin dozunu kaçırıp, dersin süresinden tutun da ödevlere kadar birçok konuya karışıyor. Burada öğretmenin veya okul yönetiminin sınır çizmesi çok önemli.
Ancak öte yandan da ‘sınıf annesinin’ tarafsız olmasını bekleyemeyiz. Elbette kendi çocuğuna daha farklı bir gözle bakacaktır.
Örneğin sınıfta öğrenciler arasında bir anlaşmazlık çıksa, sınıf annesi kendi çocuğundan yana tavır takınacaktır. Bu da sadece çocuklar arasında değil, veliler arasında da yeni sorunların ortaya çıkmasına sebep olabilir.

◊ Peki, ne yapmak gerek?

Yazının Devamını Oku

Artık kedilerin de bir müzesi var

31 Ekim 2023
Yazar ve müzeci Sunay Akın’ın son eseri, Beşiktaş Kedi Müzesi. Hem çocukların hem de çocukluğunu hatırlamak isteyen yetişkinlerin çok ilgisini çekecek olan bu müzeyi Sunay Akın’la dolaştık, müzedeki kedileri konuştuk.

◊ Kedi müzesi fikri nasıl doğdu? Kedilerin toplumumuz için önemi nedir?
Korumacılık düşüncesi bir topluma müzelerinin koridorlarından yayılır. Çünkü müzeler bilgi mabedidir. Bugün demokrasisi, ekonomisi, adalet sistemleri, eğitim ve sağlık sistemleri bizden daha gelişmiş olan ülkeler, müzelerini bu değerleri kazandıktan sonra kurmadılar; önce müzelerini açtılar, bilgiye türlü çeşitli mabet yaptılar, sonra da geleceği olan çocuk ve gençlerini o müzelerde eğiterek, sözünü ettiğimiz bu değerleri kazandılar. Yani önce ‘bilgi toplumu’ oldular.
Bilgi toplumu olmadan gelişme ve kalkınma söz konusu değildir. İstanbul Oyuncak Müzesi’ni kurduktan sonra, ülkeme daha başka nasıl müze kazandırabilirim, diye düşündüm. Bugün hepimiz biliyoruz ki doğayı, hayvanları, iklimi korumak çok önemli. Ancak bizim, toplum olarak bu konuda pek de başarılı olduğumuz söylenemez. Peki, bu duyarlılığı geleceğe nasıl taşıyabiliriz? Bunu düşünürken, hayvan sevgisini daha da güçlendirmek ve gelecek kuşakların hayvansever yetişmesini sağlamak için bir müze fikri doğdu içimde. Uzun süre “Hangi hayvan?” ve “Neden?” sorusunu sordum kendi kendime. Ve tüm araştırmalarımda karşıma en çok kedi çıktı. Çünkü insanımızla en yakın ilişki kuran hayvanın kedi olduğunu gördüm. Elbette başka hayvanlar da var ama kedi uzak ara öndeydi hep. Kedi müzesi fikri böyle doğdu işte. Kedi öne çıktıktan sonra dünyada örneği olmayan bir kedi müzesini nasıl inşa edebilirim, diye düşündüm ve sonunda masal, çizgi roman, oyun ve oyuncakların tarihteki müzesini kurmaya karar verdim. Beşiktaş Belediyesi’nin öncülüğünde kurulan Kedi Müzesi’nde hayal dünyasının kedilerini bir müzenin çatısı altında topladık.



◊ İnsanlar bu müzeye geldiklerinde ne bulacaklar peki?
Müzeyi sahne tasarım sanatçısı Ayhan Doğan’la birlikte tasarladık. Ben bir müzenin ‘bir sanat eseri olarak’ ortaya çıkmasını doğru buluyorum. Çocuklar dokunmak isterler, mekânı yaşamak isterler. Aslında bu büyükler için de geçerlidir. Ziyaretçiler müzenin içine girdiklerinde kendilerini bir tiyatro sahnesinin içine girmiş gibi hissedecekler ve bilgiyi orada bulacaklar. Yani kendileri tiyatro oyuncusu olacaklar. Ancak belirtmeliyim ki bu müzede sadece kediler yok, bütün hayvanlar var. Çocuklar, bilgiye eğlenerek sahip olacaklar. Çünkü müzenin tamamını çocuk merkezli düşündüm.


Yazının Devamını Oku