Paylaş
Thor: Karanlık Dünya geçen haftanın en rağbet gören filmlerinden biriydi.
Chris Hemsworth ve Natalie Portman’ın cazibelerinin bunda etkisi büyük tabii.
Ama hakkını yemeyelim, ilkinin mirasını iyi kullanan devam filmi de gayet başarılı.
Hafta sonu basın gösteriminden sonra bir kez daha gittim.
Ve herkesin bonus sahneleri izlemeden salondan çıktığını gördüm.
Bizde bitiş jeneriğinde bekleyip, akan yazıları okuma alışkanlığı pek yoktur.
Yurtdışında da yok aslında.
Sinemacılar da buna bir son vermek, biraz da işin içine oyun katmak için finalin ardına bonus sahneler yerleştiriyor.
Thor: Karanlık Dünya bunu bir adım öteye götürmüş.
Bir değil, iki ek sahne koymuş filmin sonrasına.
İzleyicilerin dörtte biri ilk sahneyi yakalıyor.
Ama artık bir şey çıkmaz deyip salondan çıkınca ikinciyi kaçırıyorlar.
Ki bu ikinci sahne içinde biri son derece ateşli, ikincisi de son derece komik iki sürpriz barındırıyor.
Bu hafta sonu Thor: Karanlık Dünya’ya gidecekleri uyarıyorum...
Film bittikten sonra yazıları akmaya başladıktan sonra aralıklarla iki ayrı sahne var.
Salonda ışıklar yansa da (ki maalesef öyle oluyor, sinema salonları da buna dikkat etmeli) yerinizden kalkmayın, yazılar aksın, ilk sahneyi izleyin, sonra yeniden yazılar akacak, bekleyin, sürprizli ikinci bonus sahnenin keyfini çıkarın.
Trafik sorunu çözüldü
Boğaz köprüsü trafiğe kapatılacak dendi.
Çoğunluk arabasını evde bıraktı.
Alternatif yollar denedi işine gücüne gitmek için.
Ve sadece köprüde değil tüm İstanbul trafik açısından sakin bir gün yaşadı.
Yollar hiç olmadığı kadar boştu.
Demek ki neymiş, insanlar arabalarını bırakıp komşununkiyle, toplu taşımayla, vapurla, metrobüsle, Marmaray’la işlerine gitseler trafik sorunu çözülecekmiş.
Bu alışkanlık oturana kadar valilik yalandan köprüyü kapatıyoruz anonsu mu yapsa acaba!
Yatak eylemi mi, ders çalışmak mı!
İnternetinizi kapatırsanız neler yapabilirsiniz diye düşündünüz mü hiç?
Ne kadar özgürleşirsiniz?
Hayat size ne alternatifler sunar?
Bir bakın bakalım, size interneti bunlardan hangisi kapattırır acaba?
Sevdiklerinize dokunmak, temas etmek.
Sokağa çıkıp, ipod’unuzu yanınıza alıp, kendi seçtiğiniz şarkılarla yürümek.
Sevgilinizi ikna edip, Yoko Ono, John Lennon misali bir hafta yataktan çıkmamak.
Çok derseniz bir gün de olur. Onlar Vietnam Savaşı’nı protesto etmişti, siz de internete karşı, teknolojinin hayatımızı hapsetmesine karşı girebilirsiniz yatağa.
Öğrenciyseniz pek sevmeyeceğinizi düşünsem de, yaptıktan sonra kendinizi iyi hissedeceğinizi bildiğimden yazıyorum; ders çalışmak.
Hayvanlarla vakit geçirmek, oynamak, okşamak.
Uyumak... İnternet bağımlılığı insomnia’nın en önemli nedenlerinden.
Dua etmek, anneme göre her derde deva.
Yemek yapmak, hiç bilmiyorsanız makarna haşlayın, o bile bir adımdır.
Odanızı toplamak, dolabınızı düzenlemek, masa üstünüzü (bilgisayar ekranındakinin değil, odanızdaki) derli toplu hale getirmek.
Bunlar ne ki, daha kim bilir ne alternatifler vardır!
Yeter ki kalkın bilgisayarın başından.
Kadın şarkıcılara tavsiye
Kadın şarkıcılara bir tavsiyem var.
Albüm kayıt günlerinizi yumurtlama döneminize denk getirin.
Çünkü, Amerika’da yapılan bir araştırma, kadın sesinin yumurtlama döneminde çok daha seksi ve çekici olduğunu ortaya koydu.
Ne yumurtlama dönemiymişse artık bu, sesimizle bile kendimize çekmeye çalışıyoruz demek ki!
Paylaş