Paylaş
Kalmaya da devam ediyor.
Çünkü onlar bizim dostumuz, çünkü onlar da bizim kadar bu dünyanın, doğanın, çimenin, gökyüzünün sahibi.
Kuyruklarını sallayarak yanımıza gelip bize güvenmişken zulmü, korkunç koşullardaki barınaklara hapsedilmeyi, yaşam haklarının ellerinden alınmasını hiç hak etmiyorlar. Sokak hayvanlarının toplanmasına, daha doğrusu göz göre göre katledilmesine seyirci kalmayan herkese bu canlar adına binlerce teşekkür ediyorum.
Sorunun saldırgan yetiştirilen köpeklerin sahiplerinde olduğunu, asıl cezanın tedbir almadan bu hayvanları uluorta dolaştıran insanlara verilmesi gerektiğini biliyoruz.
Sokak köpeklerinin çoğunun insanlarla yaşamaya alışkın, iyi huylu hayvanlar olduğu da ortada. Bu hayvanların yeri yetersiz barınaklar değil.
Biz bu hayvanların sokaklarda da açlık, soğuk, tekme, tecavüz ve pek çok zorlukla yaşama savaşı verdiğini biliyoruz.
Keşke hayvanseverlerin ve hayvan hakları derneklerinin yalnız bırakmadığı, sürekli ellerinin üzerinde olduğu doğal yaşam alanı tarzında yerler kurulsa ve bizler bu hayvanlara hak ettikleri ortamlarda sevgimizi, ilgimizi daha çok verebilsek.
Biz de isteriz ama şu andaki mevcut barınaklar bu koşullardan çok çok uzak.
Ülkemizde 1389 belediyenin 1200’ünde zaten hayvan bakım evi yok. Toplanan hayvanları koyacak yer bulamayıp öldürecekleri de apaçık ortada.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın barınakların, hayvan bakımevlerinin iyileştirilmesi konusundaki cümlelerini tüm belediyelere bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Anlatılanı anlamayan belediyeler, yapılan çağrı toplama çağrısı değil, önce barınakların iyileştirilme çağrısıdır.
Sosyalleşmiş, küpeli, hastalığı ya da saldırganlığı bulunmayan sokak hayvanlarının toplanması ise yasaya göre suçtur.
Buna yeltenen belediyeler Türk Ceza Kanunu’nun 257’nci maddesine göre görevi kötüye kullanma suçunu işlemiş olup, bizleri ve hakimleri karşılarında bulacaklardır.
Toplama yapan belediyelere karşı ne yapabilirsiniz?
Peki bizler kafalarına göre ve kanuna aykırı toplama yapan belediyelere karşı ne yapabiliriz?
Çok şey var yapacağınız, toplama yapmaya kalkan belediye çalışanlarının karşısında durmalısınız.
Öncelikle herkes bulunduğu mahallede beslediği, baktığı hayvanların fotoğraflarını ve videolarını çeksin.
Olası bir toplama durumunda geri alabilmek için barınaklara giderek bu hayvanların izini sürebilirsiniz.
Diyelim ki “Tedavi etmek için aldık” dediler, tedavi sonrası oldukları yere bırakmak zorundalar.
Elinizdeki fotoğraf ve videoları gösterip, sizin mahallenin hayvanı olduğunu kanıtlayarak bunu talep edebilirsiniz.
Diyelim ki toplama anına denk geldiniz, hemen kameranızı açın, memurlara bu yaptıklarının suç olduğunu söyleyin.
Yapabiliyorsanız hayvanların dağa, ormana gitmesini engellemek için aracı takip edin.
Küpesiz bir sokak hayvanını kısırlaştırıp küpe taktıktan sonra olduğu yere bırakmak zorundalar.
Küpeli bir hayvanı ise ancak yaralıysa ya da hastaysa tedavi için alıp geri bırakmaları gerekiyor.
Küpeli bir hayvan şikayet üzerine alınıyorsa, ısırma vakası ile ilgili doktor raporunu ya da şikayetin içeriğini göstermelerini isteyin.
Şikayetinizi, suç duyurunuzu bulunduğunuz yerdeki yetkililere yapabilir ve hem belediyenin hem de memurların yargılanmaları talebiyle suç duyurusunda bulunabilirsiniz.
Hayırsız Ada olayı neydi?
1910 yılında toplatılıp İstanbul açıklarındaki Hayırsız Ada’ya bırakılan 80 bin köpeğin açlık, susuzluk nedeniyle feci şekilde can vermesi ve çığlıklarının günlerce İstanbul’un üzerine bir bulut gibi çökmesi tarihimizin en elim olaylarından biriydi.
Köpeklerin haykırışlarını, inlemelerini duyan İstanbullular günler geceler boyunca onlarla birlikte acı çekti.
Allah bir daha böyle bir şeyi İstanbul’a yaşatmasın, tek dileğimiz bu...
Paylaş