Murat Boz kediyi özlüyor

Murat Boz da, hemen sonra Soner Sarıkabadayı’nın “Kokusu burada kendisi yok gel de uyu! Ben ona ulaşamam, o bana ulaşabiliyorken. Buna rağmen bekle dese beklerim, bir ömür boyu” sözlerinin olduğu şarkısını paylaşmış.
İddiaya göre bu şarkıyla Aslı’ya mesaj vermiş.
Murat, Aslı’ya mesaj mı veriyor, bir şey mi demek istiyor orasını bilemem.
Ama bildiğim ve emin olduğum bir şey varsa o da Murat’ın sadece Aslı’yı değil, Düşes’i ve üçünün birlikte olan anılarını da özlediği.
Ben değil, araştırmalar söylüyor bunu.
Hani “kedi özledi” diyenler ya da “kediyi, köpeği özledim” deyip eski sevgilisinin kapısına dayananlar var ya.
Hepsi doğru ve gerçek.
Ayrılıklarda, mutlu anlarla özdeşleşen evcil hayvanların da en az eş ya da sevgili kadar özlendiği, üzüntü kaynağı olduğu araştırmalarla kanıtlandı.
Hatta ayrılık sonrası terapilerde bu konuya özel seanslar bile düzenleniyor.
Murat, Aslı’yı özlüyordur mutlaka.
Ama eminim Düşes’i de özlüyordur.
Hiçbir şey tek taraflı değil.
Düşes de onu özlüyordur.
Ayrılıklarda benim sadece insanları değil, ayrılığı en az insanlar kadar derinden yaşayan ve özleyen ortak hayvanları düşünmem de bundandır.

Jurassic World’e merhaba

Bu yaz en çok beklediğim filmlerden biriydi Jurassic World: Yıkılmış Krallık (Jurassic World: Fallen Kingdom)
Yarın vizyona giriyor.
Ben basın gösteriminde izledim, dinozorlara hoş geldiniz diyorum, gayet güzeldi film.
Dinozorları tehdit eden volkanik ada, lavlar, kafeslerde bile ürkütücü olan dev yırtıcı dinozorlar, benim eve gelip kedi ve köpeklerime “benim mavilerim” diye sarılmamı sağlayan Blue adlı dinozor, biraz komedi, az da olsa duygusallık (ben bir sahnede ağlamayı başardım, gerçi bu konuda yalnız olabilirim), bolca aksiyon, adrenalin, heyecan ve en önemlisi düşmeyen tempo.
Yeni bir şey yok aslında dinozor filmleri cephesinde ama olanı çok iyi bir teknoloji ve akıcı bir hikayeyle paketledikleri için keyifli bir seyirlik vaat ediyor.
İspanyol yönetmen Juan Antonio Bayona, 129 dakikalık bu macerada iyi bir iş çıkarmış.
Ve filmin kalitesi bir yana, bence en önemlisi vahşi hayvan ticaretine yapılan vurgu.
İnsanoğlunun vahşi yaşama burnunu sokmadan duramayacağının bir kez daha altını çiziyor bu film.

Maçka Parkı’na dikkat

Maçka Sanat Parkı’nda yaşanan vahşete dikkat çekmek istiyorum.
Bölgedeki hayvanseverler çaresiz.
Parka dadanan sapık ruhlu çocuklar buradaki yavru kedileri severmiş gibi kucaklarına alıp, sonra üzerlerine yanar kibrit atarak yakmaya yeltenip, bazen de sopalarla zarar vermeye çalışıyor.
Park görevlilerinin bu çocukları tanıdığı ama bir şey yapamadığı söyleniyor.
Biz HAÇİKO olarak bölge emniyetini göreve davet ediyoruz.
Gören vatandaşlar da lütfen hemen karakolu arasınlar.
Sivil polisin bölgeye gelmesi 5-10 dakika.