Muhteşem Yüzyıl ve halvet

a) Sevişmek
b) Muhteşem Yüzyıl
c) Hamamdaki
yıkanma bölümü
d) Yalnızlık, ibadet, zikir
için tenhaya çekilmek
e) Açlığa Doymak
Cevaplar arasında tabii ki a ve b şıkları ağır basacaktır.
Twitter’dan gelen yorumların neredeyse hepsi bu yöndeydi zaten.
Haklılar tabii; çünkü izlenme rekorları kıran “Muhteşem Yüzyıl” ile birlikte sevişmeler halvet olarak anılmaya başlandı.
Dizinin tanıtım yazılarında şöyle cümlelere sıkça rastlar olduk: “Hürrem, Gülnihal’i köşeye sıkıştırır. Sultan Süleyman’la halvete girenin kim olduğunu bulmasını ister. Gülnihal, Hürrem’in tavırlarından korkar. Halvete girenin kendisi olduğunu saklamaya devam eder.”
Ama gelin görün ki aslında halvetin sözlük anlamı; yalnız kalmak, tek başına köşede durmak, ibadet, zikir için tenhaya çekilmek.
Zübeyr Şaşmaz’ın yönettiği “Açlığa Doymak” filminde ailesini bombalı bir saldırıda kaybeden Eyüp (Mete Horozoğlu), intikam duygularıyla yanıp tutuşurken, yön değiştiriyor ve 40 gün halvete çekiliyor, yalnız kalıyor, ibadet ediyor, zikir yapıyor.
Halvetin “Muhteşem Yüzyıl” ile “Açlığa Doymak” versiyonları birbirlerinden ne kadar farklı öyle değil mi!

Messi ve Kobe’li THY reklamı

Kobe Bryant ve Lionel Messi’li THY reklamına bayıldım.
THY’nin Barcelona’lı ve Kevin Costner’lı reklamlarını ne kadar sevmediysem, bunu da o kadar sevdim.
Reklam için Türkiye ve İspanya’da iki ekip çalışmış.
Bryant İstanbul’da, Messi ise Barcelona’da ayrı ayrı çekilerek postta birleştirilmişler.
Marco Grandia’nın yönettiği reklam filminin İstanbul ayağında Kobe Bryant ile gerçek uçakta çekim yapılmış.
İspanya’da ise Türkiye’den gönderilen uçak maketinde Leo Messi çekilmiş ve sonra bu iki farklı çekim tek bir uçağın içiymiş gibi birleştirilmiş.
Yaşayan iki efsaneyi böylesine akıllı bir senaryoyla (her ne kadar Pixar’ın Cars filminden önce gösterdiği One Man Band, bkz: http://www.youtube.com/watch?v=454nNoD6-TI adlı kısa animasyon filminden alıntılar var gibi duruyor olsa da!) ve en sempatik halleriyle izlemek güzel oldu.
Oyuncu koçları var mıydı bilmiyorum ama ikisi de güzel oynamışlar.
Sonunda asıl kazanan her ne kadar dondurma olsa da bu işin kaymağını tabii ki THY yiyecektir.
Bu arada THY, mönülerine dondurma eklerse hiç fena olmaz. Mümkünse Maraş dondurması olsun, dış hatlar terminalinde satılanından...

Kısa kısa...

- 27 yaşındaki bir adam, kel kafasına reklam alıp günde 320 dolar kazanıyormuş. Yaratıcılıkta sınır yoktur diye boşuna demiyorlar.
- J.K. Rowling, “Harry Potter”ı kitap olarak bastırana kadar 12 kez reddedilmiş. Asla pes etmemek gerektiğinin güzel bir örneği.
- Kedilerin patileri çok duyarlıymış, depremi önceden hissettikleri kanıtlanmış. Kış kapıdayken sokakta üşüyen kedileri evlat edinmek için iyi bir neden, öyle değil mi?

Ödül var salon yok!

Yarın yılın en iyi Türk filmlerinden biri olan “Tepenin Ardı” vizyona giriyor. Ama sadece 14 salonda.
Suçu bağımsız bir yapım olmak ve Asya’nın Oscar’ı sayılan Asya Pasifik Film Ödülleri’ndeki En İyi Film ödülü de dahil olmak üzere festivallerden bol ödül almak sanırım.
Biliyorsunuz, “Türkiye’de ödüllü filmlere seyirci gitmez” gibi korkunç bir algı yerleşti. Ama siz mutlaka Emin Alper imzalı bu filmi izleyin.
“Tepenin Ardı”, insanın durup dururken kendine nasıl düşman yarattığını, şiddet kültürünün sonuçlarını politik açılımlara da imkan veren ironik bir anlatımla perdeye taşıyor. Düşünmeye zorluyor.
Not: “Tepenin Ardı”, Almanya ve Avusturya’daki 16 kentte bağımsız sinemalarda gösterime girdi. Fransa’da ise Nisan 2013’te 25 şehirde ve 30 salonda vizyona girmesi planlanıyor!