Paylaş
Birini, bir şeyi çok sevmekle başladığını biliyorum çünkü başarı hikâyelerinin.
Ve o yolda ilerlerken feda edilenlerin, tökezlemelerin de çok fazla olduğunu.
Yani aslında her büyük başarıda kazanılan kadar kaybedilenlerin de olduğunu.
Hasan Can Kaya, kendi yaşamından çok şey barındırdığını düşündüğüm “Çok Aşk” filminde sinemaya gönül vermiş bir gencin, genç bir senaryo yazarının, bir sinemacının zorluklarla dolu hikâyesini anlatıyor.
İçinde hem komedi hem de dram barındıran bu tutku dolu hikâye bir korsan film tezgahının başında başlıyor, dört tarafı sorunlu çekirdek ailenin içinde evriliyor, dönemin ekonomik sıkıntılarına, yolsuzluklarına göz atıp, acımasız, vizyonsuz yapımcılara ayna tutarken en önemlisi de büyük bir aşkın içinden geçiyor.
Çok detay, çok komedi var “Çok Aşk”ın içinde ama ben özellikle dramını etkileyici ve çarpıcı buldum. Sürprizleri bozmamak için detaylara girmiyorum, sinemada izlemenizi tavsiye edip son bir notla bu yazıyı bitirmek istiyorum.
Oyunculukların hepsine şapka çıkarmakla birlikte Uğur Yücel’in döktürdüğü bir filme şahit olacağınızı söylemem gerek.
Hasan Can, Uğur Yücel’e o müthiş yeteneğini göstereceği son derece dişi, çok yönlü bir rol yazmış.
Bize de hayranlıkla izlemek düşüyor.
“Çok Aşk” yarından itibaren sinemalarda.
Sinema tutkunu, sektöre yıllarca emek veren, detayları atlamayan, şahane bir gözlemci olmakla birlikte kalemi de kuvvetli Hasan Can Kaya’nın sağlam bir kadroyla gelen bu ilk filmini kaçırmayın.
Kafessiz çiftlikler istiyoruz
Kurucu başkanı olduğum HAÇİKO’nun sadece kedi köpek derneği olmadığını, dünya üzerinde yaşayan tüm hayvanların hakları için var olduğunu daha önce de yazmıştım.
Önemsediğimiz konulardan bir tanesi de aslında dünyada en fazla sömürülen çiftlik hayvanları, kafeslerdeki koyunlar, zincirlenen inekler, üst üste kirli küçük kafeslerde istiflenen tavuklar...
Hayatları, sütleri, yumurtaları alınmadan, tabağınıza gelmeden önce de çok zor şartlarda yaşatıldıklarını belki de çoğunuz bilmiyorsunuz.
Bilmelisiniz ama ve bir şeyler yapmalısınız.
Yurt dışında çiftlik hayvanlarının şartlarının iyileştirilmesi için imzalar toplandıktan sonra firmalara ciddi yaptırımlar uygulanmaya başladı.
Avrupa’da 2021 yılında toplanan 1 milyon imzanın ardından politikacılar, üretim çiftliklerinde kafeslerin yasaklanması için karar almak zorunda kaldılar. Uygulanmasına karar verilen yaptırımlar Avrupa vatandaşlarının yüzde 89’unun onayını almıştı.
Ama et ve süt endüstrisi lobisi de bunun karşısında boş durmadı tabii.
Kirli bir savaş yürüttüler, üretim sektörünün yara alacağını, et, süt ve yumurtanın pahalılaşacağını öne sürdüler ve para bir kez daha merhameti, iyiliği yenmek üzere.
2024’teki çiftlik hayvanları refahını iyileştirme programı ve bunun finalinde büyük firmalara gelmesi beklenen yaptırımlar askıya alındı.
Ne yazık ki çiftlik hayvanlarına karşı yapılan acımasız sömürü tüm dünyada tüm hızıyla devam ediyor.
İyilik ve merhametin gelmesini beklemekle kalmamak, veganlığa, vejetaryenliğe geçiş yapmak, yapamıyorsak da üretim çiftliklerindeki hayvanların şartlarını iyileştirmek için belki bir imzayla, belki sosyal medyada isyan ederek, belki bir eyleme katılarak kafeslerde hayatları karartılan, işkence gören, yaşam hakları ellerinden alınan masum hayvanların yanında olmak boynumuzun borcu.
Paylaş