Paylaş
Gece.
Doğu’dan büyük şehre, ama bu kez İstanbul’a değil de İzmir’e göç etmek zorunda kalan bir ailenin hikâyesi.
Ailesi tarafından dışlanmış, evliliğinde aradığını bulamamış, konsomatrislik yapan bir kadın ve örgüte katılan iki kardeşin öyküsünü aynı filmde buluşturan bir film.
Bir Erden Kıral filmi.
Kıral, filmde ancak bir pamuk ipliğiyle birbirine bağlı olan iki hikâyeyi aynı potada eritmeye çalışıyor.
Ama süre ve kurguda dengeyi kurmuş olsa da iki hikâyeyi de aynı başarıyla anlatamadığı için filmin bir yana devrilmesine engel olamıyor.
Gece’nin güçlü olduğu alan karı kocayı oynayan Nurgül Yeşilçay, Mert Fırat ve onların patronu rolündeki İlyas Salman üçlüsünü içine alan hikâye.
Sürtük adlı pavyonda çalışan karı kocanın giderek daha da çamura ve dibe batmasının hikâyesi renkli, çarpıcı ve de sürükleyici.
SİYASİ HİKÂYENİN ALTI BOŞ
Paralel hikâyedeyse ailenin geriye kalanında yaşanan politik gelişmeler var. Örgüte katılan ve açlık grevine giren erkek kardeşlerlerle evdeki anne ve aileden uzak kalmış abla arasındaki bağı kurmaya çalışan kız kardeş rolünde Vildan Atasever iyi oynuyor, elinden geleni yapıyor.
Ama gelin görün ki filmdeki siyasi hikâyenin altı doldurulamamış, hikâye yüzeyde kalıyor, motivasyonlar, nedenler, dert ve duygular perdeye geçmiyor.
Klişe ve altı boş bırakılan karakterler bu yan hikâyeyi sallıyor.
Kıral, keşke bu siyasi hikâyeyi çok boyutlu hale getirebilseymiş ya da çoklu hikâye yerine sadece işin pavyon kısmına odaklansaymış.
EN İYİ ŞEYİ OYUNCULUKLARI
Gece’nin en iyi şeyleri oyunculuklar ve müzikler.
Mert Fırat bıçkın, arızalı bar fedaisi rolünde karakterinin iniş, çıkış ve çaresizliklerini hissettiriyor.
Nurgül Yeşilçay ve Vildan Atasever, ikisi de çok sevdiğim ve boşu olmayan oyuncular, bu filmde de karakterlerinin hakkını vermişler.
Ayça Damgacı’nın oyunculuğu, doğallığı her zamanki gibi perdeye yakışıyor.
İlyas Salman’ı sinemada izlemek büyük keyif.
Teoman Kumbaracıbaşı senaryoda sığ kalmış, gelişmemiş bir karakterin kurbanı oluyor.
Hakan Yufkacıgil ölüm orucuyla fiziksel değişim gerektiren bir role soyunmuş ve hikâyesi yetersiz olsa da fiziksel anlamda rolün altından kalkmış.
Ama ne yazık ki onun bu çabası altı boş motivasyonunu açıklamaya ve kötü çekilen hapishane sahnelerini kurtarmaya yetmiyor.
Paylaş