Geçen hafta, önce Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’ndaydım, sonra da kartal yuvasında.
Fenerbahçe-Schalke maçı son zamanlarda izlediğim en heyecanlı maçtı. Nobre ve Volkan’ın hem kendilerine, hem de bizlere saç baş yoldurtan hatalarına rağmen maçın 3-3 bitebilmesini Fenerbahçe’de takım ruhunun yerleşmiş olmasına bağlamak gerek herhalde.Ertesi gün İnönü Stadı’nda Beşiktaş, Bolton’ın güçlü savunmasını ancak bir kez delebildi, kalesinde ise bir gol gördü. Genel anlamda tatsız bir maçtı. Ne yalan söyleyeyim, son zamanlarda Beşiktaş’tan daha çok, taraftarını tutar oldum. Sahadaki durgunluğun aksine, tribünler son derece hareketliydi. Futbolcuların ayaklarını birbirine doladığı için zaman zaman eleştirilen yüksek desibelli ‘kartal gol gol gol’ tezahüratı gerçekten muhteşemdi. Lafı sinemaya nasıl bağlayacak acaba diye düşünenler vardır. Futbol tutkumuzu anlatan birkaç rakam verip, geçiyorum hemen. Fenerbahçe’nin stadının kapasitesi yaklaşık 41 bin kişi, İnönü’nün ise 32 bin. Her iki maçta da statlar tıklım tıklım doluydu. Reytinglere baktım, Star ve Kanal D ekranlarında yayınlanan bu maçlar en çok izlenen programlar olmuş. Önemli maçlarda sokakları bomboş olan bu ülkenin nüfusunun yüzde 80’inin hastalık derecesinde futbol tutkunu olduğu söyleniyor.Hürriyet Spor Servisi’nden aldığım bilgiye göre, Fenerbahçe-Galatasaray derbisi, Arjantin’deki Boca Juniors-River Plate’in ardından en çok ses getiren ikinci derbi konumuna yükselmiş. İtalya’daki Milan-İnter derbisini bile sollamış durumda yani. Uzun lafın kısası futbolla yatıp, futbolla kalkan bir ülkede yaşıyoruz. Ve bu ülkeye, futbolcuların, futbolun hikayesini anlatan Gol gibi bir film geliyor. FIFA destekli, 100 milyon dolar gibi dev bir bütçeye sahip olan futbol üçlemesinin bu ilk filmini Türkiye’de kaç kişi izlemiştir dersiniz? Sadece 25 bin kişi. Geçen hafta Şükrü Saracoğlu ve İnönü statlarını dolduranların yarısı bile değil! Bunu duyunca, her filminin tanıtımını büyük bir titizlikle yaptığını bildiğim UIP’nin basın sorumlusu Hakan Sonok’a, ‘Gol için hiç mi bir şey yapmadınız?’ diye sordum. Tahmin ettiğim gibi, Hakan tabii ki boş durmamış. Gol’ü, 8 Ekim’deki maç öncesinde Milli takımımıza göstermek için Fatih Terim’e teklif götürmüş. UIP’nin özel gösterim teklifini reddeden Terim’in verdiği cevabı aynen yazıyorum: ‘Bu filmi değil, Cinderella Man’i izlemek istiyoruz.’ Sonra hep birlikte, yoksul bir boksörün başarı hikayesini anlatan Cinderella Man’i izlemişler. Futbol dünyasının perde arkasını gözler önüne seren, gece hayatının futbolcuları nasıl olumsuz etkilediğini, işlerini iyi yapan antrenörlerin, menajerlerin futbolcular üzerindeki olumlu etkilerini anlatan, David Beckham, Raul Gonzales, Patrick Kluivert, Alan Shearer ve Zinedine Zidane gibi dünyanın en ünlü futbol yıldızlarını beyazperdede izleme şansı sunan ve yeşil sahalardaki mücadelelerden alınma, gerçek görüntülere yer veren filme; milli takımımızın bile ilgisi olmamış anlayacağınız.Böyle bir filme böyle bir ülkede ilgi neden bu kadar az olur, akıl sır erdirmek güç. Gol, futbolla ilgilenen herkesin zevkle izleyebileceği, bu işi profesyonel olarak yapanların ise mutlaka görmesi gereken bir yapım. Film hálá vizyonda. Milli takım da, siz de, Gol’e gidebilirsiniz. İtalyanlar’dan kural hatasıHep biz yapacak değiliz ya. Yabancı Film Oscar’ı aday adayları konusunda, bu kez de İtalyanlar tongaya bastı. Akademi, İtalya’nın Oscar yarışı için seçtiği Private adlı filmi, İtalyanca olmadığı için reddetti. Geçen yıl Türkiye, süreyi geçirdiği için kabul edilmemişti, İtalya ise Oscar’a İngilizce, Arapça ve İbranice konuşulan bir film göndererek, Akademi’nin koyduğu kurallardan bihaber olduğunu göstermiş oldu.Neymiş? Zamanı geçirmek ve ülkenin ana dilinden farklı dilde film göndermek, olmuyormuş.Yeri gelmişken hatırlatayım; Oscarlar 5 Mart 2006’dasahiplerini bulacak. Şimdi de Bond kızıGeçen hafta yeni James Bond Daniel Craig’i bir hayli çekiştirmiş, solgun sarışının bu role gitmediğini yazmıştım. Gelen mailler kimilerinin benimle aynı fikirde olmadığını gösterdi. Olabilir. Şimdi gündemde son James Bond filmi Casino Royale’dekiBond kızının kim olacağı var. En kuvvetli adaylar Angelina Jolie ve Jessica Alba. Söylenenlere göre çocukluğundan beri 007 hayranı olan Alba, bu filmde rol alabilmek için can atıyormuş. Kelly Brook ve Rachel Stevens da adı geçenler arasında.Hepsi de hoş, ama benim gönlüm, hem güzel, hem de yetenekli bulduğum Angelina Jolie’den yana.Beyaz perdeden inciler...‘Ağzından şimdi çıkacaklara dikkat et. Mezar taşına onlar yazılacak.’ (The Devil’s Rejects-Vahşet Çetesi, Yön: Rob Zombie, 2005)Bunu biliyor muydunuz?Sinema.com’un anketinde, sinema tarihinin en beğenilen üçlemesi Yüzüklerin Efendisi seçildi. Baba ikinci, Geleceğe Dönüş ise üçüncü sırayı aldı. Çok konuşulan Matrix üçlemesi ancak dördüncü olabildi.