Evet güneşi gördüm

Mahsun Kırmızgül’ün "Güneşi Gördüm" filminin fragmanını sinemada izledim.

O nasıl görüntüler, nasıl kurgu, nasıl bir tempo öyle.

Tek bir boş sahne, cümle ya da geçiş yok.

Altan Erkekli’nin canlandırdığı acılı baba "Yaşadığımız yer dünyanın en güzel yeriydi, cehenneme çevirdiler" diyerek mülteci olarak Norveç’e gidiyor.

Mültecilik sorunu bu yılki Sinema Tarih Buluşması’nın da ana teması zaten.

Aklın yolu bir.

Dünyadaki mülteci sayısı 10 milyonu aşmışken bu konuyu ana tema da yaparsınız, film konusu da.

Üstelik böyle konuları ele alan filmler festivallerden büyük ilgi görür.

"Güneşi Gördüm"e yurtdışı yolu görünebilir, şimdiden söylemiş olayım.

BİRİ TERÖRİST DİĞERİ ASKER

"Güneşi Gördüm"ün fragmanının bir sahnesinde iki kardeş bir çatışmada karşı karşıya geldiklerinde ne olacağını konuşuyorlar.

İkisi de aynı anne babadan.

İkisi de dağlarda geziyor.

Ama biri terörist, diğeri ise asker olarak!

Ve Mahsun ikinci filminde doğusunda barışın bir türlü sağlanamadığı ülkemizde yine önemli bir konuyu, kanayan bir yarayı gözler önüne sermiş oluyor.

Eğer "Güneşi Gördüm"ün kendisi de fragmanı gibiyse, bizleri gerçekten de ’etkili ve ses getirecek’ bir film bekliyor diyebilirim.

Mahsun’un erkek çocuk merakı!

"Güneşi Gördüm"ün fragmanını izlerken aklıma takıldı.

Çoğu ailenin takıntısı olan ’erkek çocuk’ meselesi, en azından fragmanından anladığım kadarıyla, filmin temalarından biri olmuş gibi.

Mahsun geleneği perdeye taşıyarak, doğacak çocuğu erkek olsun diye saçlarını sağa taramış, ellerini havaya kaldırıp "Yarabbi bana bir erkek çocuk ver" diye yalvarıyor.

Bunu izler izlemez soluğu Mahsun’un yanında aldım ve ona "Nasıl yaparsın? Erkek evladı nasıl olur da kızlardan daha değerliymiş gibi gösterirsin?" diye söylenmeye başladım.

"Hiç öyle şey olur mu!" dedi.

Filmi izleyince canlandırdığı Ramo karakterinin kızlarına nasıl değer verdiğini ve bağrına bastığını görecekmişiz.

Mahsun, söylediğine göre "Güneşi Gördüm"de takdir edilecek, mükemmel bir baba olmuş.

Eğer öyleyse Ramo’nun bizdeki yeri başka olacak tabii.

KIZ ELE GİDER ERKEK ELDE KALIR

Zaten, "sağlıklı olsun yeter" demek varken "ille de erkek olsun" diyen zihniyeti anlamak mümkün değil.

Kadını aşağılayan, ikinci plana iten bu ilkel yaklaşımı benimseyenler "erkek de erkek" diye tutturmadan önce bir düşünmeliler.

Ufak bir ikna turu gerekirse onu da yapalım hemen.

Bir kere erkek çocuk çok daha masraflı.

Geçenlerde İngiltere’de bir araştırma yapmışlar ve erkek çocuk yetiştirmenin ailelere daha pahalıya mal olduğu ortaya çıkmış.


Erkek çocukların teknolojik oyuncaklara olan merakı aileleri bir hayli zorluyormuş.

"Kız ele gider, erkek elde kalır" mantığı ise tamamen uydurma, hatta yanlış.

Gerçek şu ki bu devirde erkek ele gidiyor, kızlar ailelerinin yanında kalıyorlar.

Bir bakın çevrenize.

Haksızsam "haksızsın" deyin.

Akbank desteğini sürdürüyor

Akbank, pek çok sanat etkinliğine ve programa sponsor olmayı sürdürmesi bir yana, uzun soluklu ve istikrarlı festivallerle de sanat dünyasındaki yerini sağlamlaştırıyor.

Akbank Kısa Film Festivali, bu yıl 5. kez düzenleniyor.

Dün başlayan festivalin bu yılki teması "Kısalar Göz Önünde".

Bu yıl programda dünya festivallerinde görülen önemli filmlerin yanı sıra, Reha Erdem’in sinema serüveni ve sürrealizm-sinema ilişkisi çerçevesinde Dali ele alınıyor.

Akbank Sanat’ta gerçekleşecek gösterimler ücretsiz.
Yazarın Tüm Yazıları