Atatürk filmleri üzerine

Geçen gece CNN Türk’teki beşN birK’da Cüneyt Özdemir’le pıtrak gibi çoğalan Atatürk filmlerini konuştuk.

Haberin Devamı

Cüneyt, “çekilen Atatürk filmlerini beğendin mi?” diye sorunca dayanamadım, “Bundan sonra Atatürk filmi çekeceklere, Clint Eastwood’un Nelson Mandela’yı ustalıkla perdeye taşıyan Invictus filmini izlemelerini tavsiye ediyorum” deyiverdim.
Invictus’u izleyince tarihi bir kahraman nasıl perdeye aktarılır görürler, çekilen Atatürk filmlerinin neden çuvalladığını anlarlardı.
Bir kahramanın doğumundan ölümüne tek bir filme sığdırılabildiği dünyanın neresinde görülmüş de bizde olacak.
ımkansızı kim başarabilmiş ki bugüne kadar.
ıyi niyetli çabaların eleştirilmesinin merkezinde yatan işte bu tüm hayatı perdeye aktarma isteğiydi bence.
Atatürk filmleri arasında Dersimiz: Atatürk’ü dışarıda tutuyorum aslında. Çünkü bu filmin, Atatürk’ün hayatını çocuk ve gençlere özetlemeyi amaçladığı ve ders niteliği taşıdığı en baştan söylendi bizlere.
Bilerek gittik; bir sinema filmi tadı almaktan çok Atatürk ve Kurtuluş Savaşı’yla ilgili hafızalarımızı tazelemekti amacımız...
Ve bence film amacına gayet uygundu.
Dersimiz: Atatürk, hedef kitle olarak zaten öğrencileri gösteriyor.
Tarih kitaplarından sıkılan, görsele ihtiyaç duyanlara hitap ediyor.
Arşiv görüntülerinden bolca yararlanılan filmin en büyük sorunu ise canlandırma Atatürk.
Perdede plastik bir karakter var. Takma bir burunla karşımızda duruyor. Atatürk’ü canlandıran oyuncunun Halit Ergenç olduğu bir tek gözlerinden anlaşılıyor.
Filmi izlerken bu kötü makyaj ürünü Atatürk’e bakamadığım, gözümü kaçırdığım anlar çok oldu.
Bu Atatürk’ü gören çocuklar Ata’mızdan soğumazsa iyidir.
Peki ya Dersimiz: Atatürk’e gidecek yetişkinler?
Film Atatürk’e methiyeler düzüyor ve benim bu noktada Birol Güven ile Hamdi Alkan’ı alınlarından öpesim geliyor.
Dahası film, sadece hafıza tazelemekle kalmıyor, yeni şeyler de öğretiyor.
Ben Atatürk’ün doğaya ve çevreye olan düşkünlüğünü ilk kez bu kadar net bir örnekle gördüm.
Bir sahnede Atatürk, eve yaslanan çınar ağacını kesmek isteyenleri engelleyip, özel bir ray sistemiyle evin 4 metre öteye taşınmasını sağlıyor.
Bundan yıllar önce bugünleri görmüş dediğimiz büyük deha, bugünlerde yeni yeni anlamaya başladığımız doğaya saygı kavramına da daha o zamanlar sahipmiş.
Öğrenciler, Dersimiz: Atatürk’ü görmeli... Yetişkinler ise sinema tadı alamasalar da Atatürk’ün çevre bilinci gibi es geçilen özelliklerini görmekten keyif alacaklardır.

Haberin Devamı

Hayvan hakları, diziler, filmler...

Haberin Devamı

Bu gece verilecek olan Yeşilçam ödülleri için Türkiye’nin Oscar’ı deniyor.
En kötülere verilen Altın Ahududu (Razzie’s) ödüllerinin bizdeki karşılığı Altın Kestane oldu. E hadi o zaman bir de Los Angeles’ta verilen Genesis ödüllerini örnek alıp bir benzerini düzenleyelim.
24 yıldır verilen Genesis ödülleri, hayvan haklarına dikkat çeken çalışmaların ve kişilerin taçlandırıldığı bir organizasyon.
Bu yılın Genesis ödülü sahibi filmleri, yunus katliamına dikkat çekme amaçlı belgesel The Cove ve çocuklarla köpekler arasındaki özel bağı kuvvetlendirmeyi amaçlayan Hotels for Dogs.
Hayvan dostu olarak bilinen Ellen DeGeneres’in televizyon şovu Yılın Talk Show’u ödülünü aldı.
Family Guy ve Bones adlı televizyon dizileri hayvan haklarıyla ilgili hassasiyetleri için ödüle layık görüldüler.
Genesis ödül törenlerine Pierce Brosnan’dan Peter Gabriel’e, Paul McCartney’den Daryl Hannah’a kadar pek çok sanatçı ve oyuncunun yanı sıra hayvan haklarına dikkat çeken köşe yazarları, edebiyatçılar ve yapımcılar da katılıyor.
Genesis benzeri bir ödül töreni bizde olsa kim ödül alır diye bir düşündüm.
Her film çekiminde hayvan haklarına aşırı hassasiyet gösteren Çağan Irmak, PETA için soyunan Tarkan birer ödülü hak ederler.
Cem Yılmaz’ın Türk insanının hayvanlara olan tuhaf yakınlığına şakayla karışık dokunduran stand up şovları ve AROG’una da (bkz. Arif’in maymun tacizi) bir ödül gider herhalde (teşekkürler Gülistan Tartar).
Aklıma gelen örnekler ne yazık ki bu kadar az.
Umarım önümüzdeki yıllarda Türkiye’de Genesis benzeri bir ödül sistemi olur da dizilerimiz, filmlerimiz, sanatçılarımız hayvan haklarına dikkat çeken daha fazla eser üretir.

Haberin Devamı

41 baharatlı mesir macunu

Manisa Mesir Macunu Festivali’ne gidip, hayatımda ilk kez yediğim mesir macununu twitter’a yazma gafletinde bulununca ciddi dalga konusu oldum.
“Gece gece mesir macunu haa...” ile başlayan cümlelerle yüzümün kızarması bir yana macunu bitiremedim de üstelik. Dişime yapışıp kaldı.
Efsaneye göre dişi yerinden bile sökebilen bu şifalı macunu ağızda yavaşça eriterek bitirmek gerekiyormuş.
41 çeşit baharattan oluşan mesir macunu beni pek sarmadı aslında, tatlımsı, ekşimsi, acımsı, bol baharatlı tuhaf bir şey. O çocukluğu-
muzda evin önünde satılan macunlara hiç benzemiyor.
Maharetleri çok olsa da bitirmek zor bu macunu.
Manisa Mesir Macunu Festivali hayli köklü, size de bana olduğu gibi şaka gelecek ama bu yıl resmen 470’incisi yapılıyor. Bu hafta içinde halka tam 3 ton mesir macunu dağıtılacağını öğrendim.
Tüm Manisa halkı festival boyunca konserlerle, etkinliklerle hem eğleniyor hem de 470 yıllık geleneği devam ettiriyor.
Pazar gecesi yapılan açılış gecesindeki konserde mart soğuğuna rağmen alanda yaklaşık 100 bin Manisalı vardı. O gece valinin de doğum günüymüş üstelik. Hep birlikte kutlandı.
şanslı vali diye Manisa Valisi Celalettin Güvenç’e denir herhalde.

Yazarın Tüm Yazıları