Paylaş
Normal değiliz, yaptıklarımızla gülünç hallere düşüyoruz. Deliyiz galiba biraz da, dalga konusu oluyoruz.
Bir işadamı, 16 yıl birlikte yaşadığı (bakın beslediği demiyorum, çünkü bence o beslemek değil, birlikte bir hayat paylaşmak) kedisi ölünce, mezar yaptırıyor.
Esra Hanım dalga geçmek için bunu programına haber yapıyor, anons ederken de kahkahalarına hakim olamıyor. E tabii, ona göre adamın ölen kedisini çöpe atması gerek!
Ya ben? “Çarkıfelek”e katılıyorum, hediyeleri sokak hayvanları için alacağımı söylüyorum. (Bu arada bir şikayet; bir yılı geçti Çarkıfelek’ten kazandıklarım hâlâ teslim edilmedi, sadece ben değil kimse de alamamış duyduğuma göre.)
HAÇİKO (Hayvanları Çaresizlik ve İlgisizlikten Koruma Derneği) diye bir dernek kuruyorum, konserler, etkinlikler yapıyoruz, tüm gelirler derneğe gidiyor.
En son orman ve barınaklara ilaç ve mama götürmek için iki araba aldık.
Ne gereği varsa! (Bu, Esra Ceyhan’ın iç sesi.)
Evde çoğu sokaktan ve sakat altı hayvanla birlikte yaşıyorum. Arada konuşuyorum tabii onlarla, dinliyorlar, anlıyorlar da.
Esra Ceyhan’ın programındaki adama göre bu da bir kıyamet alameti!
Dahası da var.
Cumartesi doğum günümdü, babam “Kızım, bir şey alırız beğenmezsin, ne yapalım senin için?” diye sordu.
“N’olur bir şey almayın, o parayla birkaç hayvan tedavi ettirelim” dedim.
Annem ve babam, bir arabanın çarpıp durmaya tenezzül bile etmediği bir köpeğin tedavisini üstlendi.
Şimdi niyetim onlara bir yavru kedi sahiplendirmek. Dışarıda yaşayamayacak sakat bir yavru...
Doğum günümde arkadaşlarım “Gece ne yapmak istersin?” diye sordu.
“Nerede eğlensek? Yoksa bir mekan mı kapatsak?”
“Ormana gidelim” dedim, “köpekleri beslemeye”.
Biraz değil, bayağı bir şaşırdılar tabii.
Ama doğum günü çocuğunu kıracak halleri yok.
O gece mama, ekmek, ev yemeği ne varsa attık arabalara, Twitter’dan yazışıp orada tanıştığımız yeni dostlarımız da eklendi bize, hep birlikte ormana gittik.
Zifiri karanlıkta arabaların ışıklarıyla aydınlattığımız karla kaplı boş arazilerde köpekleri besledik.
Ekmekleri alıp iştahla yemelerini, ikinciyi almaya gelip onu da saklamak için kaçırmalarını görmeniz lazımdı.
Ve nasıl sevgiye muhtaç olduklarını, ne güzel baktıklarını, bize ne numaralar yaptıklarını...
Esra Ceyhan tüm bunları duysa gülmekten altına kaçırır herhalde.
Duysun o zaman!
Kısa kısa...
- 14 Şubat’ta vizyona girecek olan “Romantik Komedi 2”nin fragmanını izledim. Yönetmen değişmiş ama oyuncular geçen zaman içinde birbirlerine daha da alışmış ve rahatlamışlar sanki. Bu arada pazar akşamı verdiği konserde Kanyon’u hıncahınç dolduran Ajda Pekkan’ın bu film için hazırladığı sürpriz “Yakar Geçerim”le sınırlı kalmayacaktır herhalde. Bekleyip, göreceğiz.
- Zübeyr Şaşmaz yönetimindeki “Açlığa Doymak” filminde oyuncuların zayıf ve şişman hallerini gördük. Bu değişimler İngiltere’den gelen bir plastik makyöz ekibi tarafından gerçekleştirildi.
Didem Balçın’ın şişmanlatılmak üzere yüz ve vücudunun kalıbı alınırken baygınlık geçirdiğini öğrendim. 3 saat tahtalar ve kalıp arasında kıpırdamadan durması gerekmiş. Yaşarken tabuta girmekten beter olsa gerek!
Vücut kalıbı alınan herkes işlem sırasında fenalık geçiriyormuş. Oyunculuğun bir de bilinmeyen, perde arkasında kalan bu zorlukları var tabii. Geçmiş olsun diyorum.
Otopark parası ödemeyin
Atilla Dorsay sadece bir üstat değil, aynı zamanda bir yaşam koçu. 10 yılı aşkın süredir filmlerin basın gösterimlerindeki sohbetlerimizde ağzından çıkan her kelimeye dikkat kesilmem bundandır.
Bir süredir basın gösterimleri Kanyon’daki Cinemaximum sinemalarında yapılıyor. Ve ben her sabah Atilla Dorsay’ı D&R’dan aldığı bir CD ya da kitapla görüyorum.
Artık dayanamadım, sordum nedenini. “Otopark parası ödeyeceğime kendime, arkadaşlarıma bir hediye alıyorum” dedi, “Aşağı yukarı aynı parayı ödüyorum ama otoparka değil, kitap ya da CD’ye”.
Bildiğiniz gibi Kanyon ve daha pek çok alışveriş merkezinde alışveriş yapanlara otopark bir süreliğine ücretsiz. Otoparka para vermek yerine bunu kitap ya da CD ile değerlendirmek ise çok akıllıca.
Atilla Bey’den tüyoyu kaptım, herkese tavsiye ediyorum.
Paylaş