Serkan Bayram, 1974 yılında Erzincan’ın Refahiye ilçesinde doğuyor.
1975 yılında, henüz 1 yaşındayken annesi tarlaya gidiyor ve kendisi çalışırken bebeği gölgede olsun, rahat olsun diye beşiği bir ağacın altına koyuyor.
Bir anda tarla tutuşuyor, beşik tutuşuyor ve bebek Serkan’ı alevler alıyor.
O halde, 25 km uzaktaki ilçeye eşek sırtında gidiyorlar.
40 gün devlet hastanesinde yoğun bakımda kalıyor Serkan.
Öldü ölecek diye beklerken engelli kalıyor ama hayata da tutunuyor.
Gençlik yılları zor geçiyor ama.
Ada, küçük bir kız çocuğu.
En çok istediği şey eve bir kedi almak.
Videolarda kediden korktuğu için eve kedi almayacağını söyleyen annesine resmen yalvarıyor.
“Sivri dişli olmayanını alalım, saldırgan olmayanını alalım, bebek kedi alalım” diye annesini ikna etmeye çalışıyor.
En sonunda da dayanamayıp ayrı eve çıkmayı teklif ediyor.
O kendi evinde kedisi ile, annesi kuş ile kendi evinde, babası ise köpek ile arabada yaşayacakmış.
Ya yerim ben onu gerçekten de, kedi almadıkları için evleri ayırmayı teklif ediyor, ben daha ötesine rastlamadım.
Kavuştu kavuşmasına ama bin pişman.
Pişmanlık nedenine gelmeden önce taşıyıcı anne olayını açalım biraz.
Şöyle bir şey; kadın, hamileliği yaşamak istemediğinde döllenmiş yumurtasını başka bir kadının rahmine yerleştiriyor.
Orayı bir anlamda kiralıyor yani.
Bebek 9 ayını kendi annesinin değil, başka bir kadının karnında geçiriyor.
Çocuklarını bakıcı ellerinde büyüten annelerin bir adım ötesi gibi yani. Bebek ilk 9 ayını bakıcı karnında geçirmiş oluyor. Zengin anne de rahatına bakıyor, vücudu bozulmuyor, işinden gücünden olmuyor falan filan.
Hepsi tamam da işte o iş o kadar da basit değil.
“Karnında tekmesini, aynı bedende kalp atışını hissedemediğin bebekle bağ kuramayabiliyorsun” diyorlar.
“Yönetmenim” diyorum ona ben, çünkü konuk oyuncu olarak kısa bir rolle de olsa “Çakallarla Dans 2: Hastasıyız Dede” filminde oynamışlığım var.
Bizim HAÇİKO kamu spotunun da yönetmenidir kendisi.
Hayvanlar ve çocuklarla çalışmak bir yönetmen için en zorudur, bizim kısa filmde onu da en iyi şekilde yapmıştı Murat.
Neyse, uzun zamandır görüşmemiştik, Fenerbahçe mevzusunu atladım, “Sinema ve izleyici konuşalım” dedim.
Yazın yeni filmine başlıyormuş.
“Yine bomba gibi bir film çekeceğim” deyince ben de pandemiden sonra azalan sinema izleyicisinden dem vurdum.
Murat farklı ve bence şahane bir yerden girdi konuya, “Orta yaş izleyici sinemaya daha az gidiyor belki ama gençler bırakmadı, gençleri yakalamak lazım, biz de onu yapıyoruz” dedi.
Nuri Sesigüzel’in cenazesinde bir kadın, Mahmut Tuncer’e yaklaşıp “Mahmut bey 20 liran var mı?” diye soruyor.
Cenazede olacak iş mi bu! Mahmut Tuncer de kadına “Sende 100 lira var mı?” diye sorduktan sonra kahkahalar atan kadından “Yok valla” cevabını alınca “Yüzsüz müsün?” lafını yapıştırıveriyor.
Çok da iyi yapıyor.
O andaki gülüşmelere mi üzülelim, bir ünlüye gelip alakasız sorular sormaya mı bilemedim.
Resmen ünlü görmeye geliyorlar ünlü cenazelerine ve giderek de daha fazla saçmalıyorlar.
Robot hasta bakıcılar
Down sendromluların, engellilerin ya da felçli bireylerin aileleri, yakınlarına bakabilmek için maddi manevi zorluklarla baş başa kalıyor.
Metro tişörtü nedir diye soracaksınız tabii.
Kamuflaj amaçlı uzun XL beyaz tişörtler bunlar. Amaç şu:
Hava sıcaklıklarının aşırı arttığı New York’ta şort ve mini eteklerin üzerine büstiyeri kombinleyen kadınlar bu kıyafetlerle metroya binip erkeklerin bakışlarını üzerlerinden uzaklaştırmak istiyorlarmış.
Böylece rahatça seyahat ediyor ve gittikleri yerde üzerlerindeki tişörtü çıkararak normallerine dönüyorlar.
New York, Amerika’nın en güvenli büyük şehirlerinden biri olmasına rağmen metro saldırıları, tecavüzler ve cinayetler 2019 yılından bu yana artış göstermiş durumda.
Kadınlar ya metroyu tercih etmiyorlar ya da böyle yöntemlerle kendilerini korumaya alıyorlar.
Böyle kamuflaj toplu taşıma tişörtleri bakalım daha dünyanın hangi ülkelerine yayılacak...
Plastiklerden uzak duracağız
Bilenler vardır, önümüzdeki ay Hollywood Vampires konseri ile Türkiye’ye şarkı söylemeye geliyor.
Johnny Depp, Alice Cooper, Tommy Henriksen ve Joe Perry’den oluşan Hollywood Vampires’ın konseri, 10 Haziran Cumartesi akşamı Life Park İstanbul’da gerçekleşecek.
Şarkıcı Johnny Depp’i de görmüş olacağız yani.
Şimdi size Depp’in bir başka şapkasından söz edeceğim; yönetmenlik.
Kendisi yakın zamanda ikinci kez yönetmen koltuğuna oturacak ve Amedeo Modigliani’nin hayatını beyazperdeye taşıyacak.
Ve bir sürpriz; filmde oynaması için görüştüğü Al Pacino, rolü kabul etti.
Başrolde İtalyan oyuncu Riccardo Scamarcio olacak, ona Fransız Pierre Niney eşlik edecek.
Johnny Depp’in 1997 yılında çektiği “The Brave”den sonra ikinci kez yönetmen koltuğuna oturacağı “
Türkiye ve dünyanın önde gelen turizm destinasyonlarından olan Antalya’da düzenlenen panele sektörün öncüsü olmaya aday Tourism Journal ev sahipliği yaptı.
Turizm yatırımcıları, turizm profesyonelleri, ulusal ve yerel basın temsilcileri, akademisyenlerin katıldığı panelde, “Antalya ve Turizm” oturumunda AKTOB Başkanı Kaan Kavaloğlu, “Türkiye ve Turizm” oturumunda TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, “Havacılık ve Turizm” oturumunda Fraport TAV Genel Müdür Deniz Varol, “Resort Turizmi” oturumunda Sherwood Exclusive YKB Hasan Ali Ceylan, “Sağlık Turizmi” oturumunda ATSO Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜRSAB Sağlık İHT Kom. Bşk. Hatice Öz Ö. Uncalı, Meydan Hastanesi Kurucusu Dr. Cengiz Yılmaz, Sanitas SPA Kurucu ve TÜGİAD Bşk. Yrd. Dr. Şebnem Akman Balta, Mesut Yar’ın sorularını yanıtladı.
Panelde Akdeniz Turistik Otelciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kaşif Kavaloğlu, “3.5 milyon Rus turist Antalya’ya gelirse 15 milyon rakamını yakalarız” derken geçen yıla göre yüzde 45’lik bir artış yakalandığını vurguladı.
Diğer yanda Rusya’nın ilk kez Almanya pazarının altına düştüğü söylendi.
Rusya pazarının eksiğini kapatabilecek bir pazar olmadığının altını çizen Kavaloğlu, “Antalya için artı görünen 1 milyonu geçen İngiltere pazarı var. Bu pazarda 1.5 milyon kişinin gelme durumu var. Almanya ve İngiltere’den dünya turizmine 55-60 milyon paket çıkışı var. Biz İngiltere pazarında çok yol kat etmeliyiz. Antalya ve Türkiye dünya turizmi resort turizmi olamaz. İngiliz turlarının konsantre olduğu bir bölge Antalya” ifadelerini kullandı.
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya ise “Biz kendi vatandaşımızı seyahat ettiremiyorsak, dışarıya yaptığımız hiçbir şeyin sürdürülebilir olması mümkün değil” diyerek konuya yerli turistler üzerinden yaklaştı.