WINSTON Churchill’e atfedilen bir laf vardır. İddiaya göre bir mülakat sırasında, "Demokrasilerde halk, tüm yanlışları denedikten sonra doğru olanı bulur" demiş.
Sözün, Winston Churchill’in pek bilinen "yergi" (hicvetme) yeteneğinin ürünü olması da mümkün, söylenmiş olması da... Bunu ilgililere bırakalım.
Bilirsiniz bizim de "Yüce Meclis abesle (yersiz, boş) uğraşmaz" diye bir sözümüz var.
TBMM’nin bugünkü genel kurul çalışmaları sırasında "milletvekili seçilme yaşının 30’dan 25’e indirilmesine" ilişkin öneriyi görüşeceğini bildiren haberler, yukarıdaki sözleri anımsamamıza sebep oldu:
Milletvekili seçilme yaşını 30’dan 25’e indirme önerisi ilk defa bundan 45 yıl önce, o zamanki Kurucu Meclis’te Bülent Ecevit tarafından ortaya atılmış, ikinci konuşmayı da bu satırların yazarı yaparak onu desteklemişti.
Lakin ister "Meclis bu öneriyi o tarihte abes bulduğu için" deyin, ister Churchill’in sözüne sığınıp "Demek ki bizim Parlamento doğru olanı bulmak için 45 yıldır tüm yanlışları deneyip durmuş" hükmüne varın, fark etmez.
"Geç olsun da güç olmasın" dedikleri gibi, geç de olsa memnuniyetle kaydedelim ki TBMM bugün -önerinin gördüğü destekten anlaşıldığına göre- seçilme yaşını 25’e indirecek.
Gerçi "seçimden bir yıl öncesine kadar olan sürede kabul edilen yasalar, onu izleyen ilk seçimde uygulanamayacağı için" şimdi bir teknik tartışmadır sürüp gidiyor. Acaba bu öneri derhal kabul edilse bile, önümüzdeki seçimde uygulanabilir mi, uygulanamaz mı konusu sorgulanıyor.
Biz o noktaya girecek değiliz.
Bu değişikliğin siyasal yaşamımıza genç insanları da davet etmesi nedeniyle çok yerinde olduğunu ve saireyi de tekrar etmeyi düşünmüyoruz. Çünkü bu basit gerçekleri artık görmeyen, bilmeyen kalmadı.
Biz, "seçilme yaşını 25’e indirmek" acaba istediğimiz sonucu verecek mi veya ne ölçüde verecek sorusuna yanıt aramak istiyoruz.
Önce bir gerçeği görelim:
Anayasa’nın 69’uncu maddesindeki "Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur" hükmünün bugün, herhangi bir parti tarafından benimsenip uygulandığını söyleyebilir miyiz?
Biz söyleyemiyoruz. Çünkü hepsinde "Lider Diktası" olduğunu ve seçilme yaşını kaça indirirseniz indirin, yetenekli gençlerin değil liderin gözüne giren veya lider tarafından istenen kişilerin aday gösterileceğini biliyoruz.
O zaman daha genç yaşta lider gözüne girmenin türlü hokkabazlıklarını öğrenmeye zorlayacağınız, böylece kişiliğini bozacağınız genç adamları Meclis’esoksanız neye yarar?
O nedenle önce parti içi demokrasiyi işler hale getirmenin, parti üyeliği kurumunu örgüt sahtekárlarının elinden kurtarmanın, adayları dürüstçe yapılan önseçim yoluyla belirlemenin çaresini bulalım. Gerisi kolay.