BAŞLADIĞI cümle bitmeden, tek ayağı üstünde 40 kere dönebilen birinin hangi konuşmasına güvenebilir, hangi sözünü ciddiye alabilirsiniz?
Geçen yılın mart ayından beri Irak Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Celal Talabani yukarıdaki sözleri bize söyleten kişidir.
Talabani’nin iki gün önce Time dergisine, "PKK’yı çatışmaları durdurması yönünde ikna ettik. PKK birkaç gün içinde resmi ateşkes ilan edecek" dediği, dünkü gazetelerde bildirilmekteydi.
Daha o sözlerinin mürekkebi kurumadan, "Türkiye dahil komşu ülkeler bizim içişimize karışırsa, biz de Türkiye’nin içişlerine karışır muhalif güçlere destek veririz" dediği de dün haber ajansları tarafından bildirildi.
Bu zata haddini bildirmek için ne yapmak gerektiğine ayrı bir yazıda değiniriz. Ama ondan önce, "ateşkese ikna ettik" sözünün altında yatan, PKK ile dostluk ilişkisini görmemek mümkün mü?
Oysa aynı Talabani, Irak Cumhurbaşkanlığına seçilmesinden kısa bir süre önce kendisiyle görüşen Büyükelçi Osman Korutürk başkanlığındaki heyete, "Şiilerin İran’ı varsa bizim de Türkiyemiz var" (26 Şubat 2005 Milliyet) diyor, "Yeni dönemde de en büyük güvencemiz Türkiye’dir" diye ilave ediyordu.
Görüşmede elbet "PKK" konusu da geçmişti. Talabani o konuda, "Bu bölgeden size tehdit oluşmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Irak’ın, komşularını tehdit eden unsurlardan temizlenmesine önem vereceğiz" güvencesini vermişti.
Aynı Talabani, Irak Cumhurbaşkanı sıfatıyla Rusya’ya yaptığı ziyaret sırasında gazetecilere "ABD askerleri yarın Irak’tan çıkarsa, Türkiye’nin Türkmenleri savunma iddiasıyla Irak’ın kuzeyine girmesini kim engelleyecek?" diyor (13 Eylül 2005 Hürriyet) ama Türkmenlerin savunulması zorunluluğu doğurmayacak eşitlikçi, adil bir politika izlemeye yanaşmıyordu.
Bundan üç gün sonra Başbakan Tayyip Erdoğan’la New York’taki Birleşmiş Milletler binasında yaptığı görüşmede ise ağzından yine bal damlıyor, "PKK terör örgütünün Türkiye’ye karşı bütün saldırılarını kınadığını" söylüyor hatta daha da ileri giderek "PKK’nın Türkiye’den önce Kürt halkının ulusal çıkarını tehdit ettiğini" vurguluyordu. (16 Eylül 2005 Milliyet)
Talabani, "PKK’ya karşı somut eylem yapacak mısınız?" diye soran gazeteciye de, "Elimizden gelen her şeyi yapacağız" yanıtını veriyordu.
Aynı toplantıda Rusya’daki sözleri anımsatılınca "Ben Türkiye’yi değil başkalarını kastettim" diyecek kadar pişkinlik sergiliyordu.
Talabani’nin nedense elinden hiçbir şey gelmedi. O nedenle PKK’ya karşı hiçbir şey yapmadı. Taa ki Türkiye, sabrının bittiği mesajını bir kere daha verip ABD’yi bir nebze kımıldatıncaya kadar... O tarihten beri de aylar geçti. Ama Talabani ve Irak hükümeti üç beş PKK bürosunun kapısına "kapalı" tabelası asmak dışında hiçbir şey yapmadı.
Gördüğünüz gibi, ABD’nin Türkiye’yi oyalama sürecine Irak da katıldı. Bizimle -daha önce de yazdığımız gibi- dalga geçmeye devam ediyorlar.
İsterseniz biraz da Celal Talabani’ye bel bağlayın...