DÜN beklenmedik bir şey oldu... Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Ahmet Türk bir basın toplantısı düzenleyerek;
"Son dönemlerde yaratılmaya çalışılan Kürt-Türk çatışması ile milliyetçi ve şoven güçlerin provokasyonlarının boşa çıkartılması için,
Ekonomik ve sosyal kalkınma için,
Kürt sorununun barışçıl demokratik ve diyaloğa dayalı çözümüne zemin hazırlamak için,
Özetle bu ülkede herkesin kendi diliyle, kimliğiyle rengiyle onurlu yaşayabilmesi; gelecek kuşaklara acı ve gözyaşı değil, barış, sevgi, hoşgörü ve mutluluk yaşatılması için,
Ateşkes çağrısında bulunuyoruz!
PKK-Kongra-Gel’in bu çağrımızı yanıtsız bırakmayacağını umuyor, olumlu karşılık vereceğine inanıyoruz" dedi.
Çağrı ilk bakışta da görüleceği gibi, daha öncekilerden önemli bir farklılık içeriyor.
Ahmet Türk, "Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya karşı sürdürdüğü operasyonları durdurması" gibi bir koşulu veya sözü ağzına almıyor. Sebebini soran gazetecilere, "Yeni bir ortam için yeni bir şans verilmesini istediklerini, çağrıyı bu sebeple yaptıklarını" söylediği bildiriliyor.
Ahmet Türk’ün yaptığı ateşkes çağrısını "hukuk" zemininde değerlendirmeye kalkarsanız, konuşulana "ateşkes" diyemezsiniz. Çünkü buna "ateşkes" demek için devlete karşı silah çekmiş kişileri -veya örgütü- meşru muhatap saymanız gerekir. Oysa ortadakilerden biri "meşru" gücün sahibi devlet, öteki meşruiyeti söz konusu bile olmayan bir terör örgütüdür.
Ama meseleyi hukuk zemininde değil de siyaset düzeyinde ele alırsanız, yapılan bu çağrının hem gerisinde yatan nedenleri hem de ulaşılmak istenen amacı bulmanız gerekir.
Amaç için bir şey söylemek erken olur.
Sebep yönünden bakınca, yanılmıyorsak PKK bir yandan halk içindeki tabanını genişletme, öte yandan silahlı güç olarak tıkanma ve tükenme sürecindedir.
Birincisi "bölücü"lerin sayısını artırırken -şehit cenazelerinin de etkisiyle- halk içinde ciddi bir etnik ayrışma ve gerilim süreci başlatmış bulunmaktadır. Bu, önümüzdeki tehlikelerin bizce en büyüğüdür. O nedenle Ahmet Türk’ün çağrısının zamanı yerindedir. Çünkü tansiyonu indirmek gerekir.
Öte yandan PKK’nın silahlı güç olarak önü karanlıktır. Kuzey Irak’taki kıskaç bundan böyle her gün biraz daha daralacaktır. Sadece Türkiye,İran ve ABD değil bugün ses çıkarmayan Mesut Barzani/Celal Talabani ikilisi de zamanı gelince PKK’yı Kuzey Irak’tan kovacak veya dağıtacaktır.
Ancak Ahmet Türk’ün istediği huzurlu Türkiye’ye ulaşabilmemiz için sadece PKK’nın ateşkes ilan etmesi yetmez:
Ortada PKK tarafından birliğine, bütünlüğüne silah çekilmiş bir Türkiye Devleti var. Önce o devleti benimsersiniz, sonra da neyinden şikáyet ediyorsanız, onun değişmesi için meşru yoldan ayrılmadan mücadele edersiniz. O mücadeleyi haklı bulursak biz de destekleriz.