BİZİMLE ne kadar yakın ilişki içinde olursa olsun, eski yıllarda hiçbir ülkenin yeni hükümeti bizim kamuoyunu ilgilendirmezdi.
Oysa Federal Almanya seçimlerini nerdeyse Türkiye’de cereyan ediyormuş gibi yakın ve sıcak bir ilgiyle izledik.
O yetmedi... Hükümeti Sosyal Demokratlar mı yoksa Hıristiyan Demokratlar mı kuracak sorusu zihinlerimizi işgal etti.
Hatta ‘Hangi parti ötekiyle koalisyon hükümeti kurarsa bizim için daha iyi olur?’a kadar vardırdık tartışmaları.
Ve nihayet önceki gün hükümeti Hıristiyan Demokratlar’ın kuracağı, Sosyal Demokratlar’ın koalisyon ortaklığını kabul ettikleri ve Şansölyeliğe (Başbakanlığa) Hıristiyan Demokrat Bayan Angela Merkel’in geleceği anlaşıldı.
Merkel’in bilindiği gibi 614 sandalyeli Meclis’te 226 milletvekili var. Sosyal Demokratlar ise 4 eksikle yani 222 sandalye ile Meclis’te temsil ediliyorlar.
Zaten iki tarafın gücü birbirine çok yakın olduğu için Sosyal Demokratlar’ın lideri Gerhard Schröder seçimlerin hemen ardından ‘Kabineyi ben kuracağım’ diye iddialı konuşmuştu ama 2 Ekim’de yapılan Dresden seçimindeki 2 sandalyeyi de Merkel’in takımı kazanınca Schröder treni kaçırdı.
Şimdi 14 sandalyeli kabinede Bayan Merkel’in partisi sadece 6 sandalyeye sahip. Kalan 8 Bakanlığı Sosyal Demokratlar alıyorlar.
Bizi bu tablonun en çok Dışişleri Bakanlığı’nın kime gideceği ilgilendiriyordu. Çünkü bilindiği gibi Angela Merkel aynen sekiz yıl öncesine kadar Şansölye olan Hıristiyan Demokrat Helmut Kohl gibi ‘Türkiye karşıtı’ bir siyasetçi... Eğer Dış Politikayı kendi partisinden birine -örneğin en az kendisi kadar Türkiye karşıtı olarak bilinen Edmund Stoiber’e- emanet etseydi, işimiz zordu.İyi anımsarız bir tarihte Norbert Blum adında bir Çalışma Bakanı vardı. Ağzını her açışta ‘Türkler kötüdür’ anlamında bir laf etmeden duramazdı. Stoiber de aynen onun gibi yapar ve başta Avrupa Birliği olmak üzere her yerde karşımıza çıkardı.
Yeri gelmişken Türkiye’nin AB yolculuğunda bize çok yardımcı olan son Şansölye Gerhard Schröder’e ve onun Dışişleri Bakanı Josckha Fischer’e ‘onları unutmayacağımızı’ söylemekten zevk duyuyoruz.
Federal Almanya kurallarına göre yeni kabinenin kurulmasının kasım ayını bulması bekleniyor. O nedenle hangi bakanlığı kimin dolduracağı henüz belli değil. Artık Schröder’i de, Fischer’i de göremeyeceğimizi biliyoruz. Ama Dışişleri Bakanlığı’na Türkiye’yi iyi tanıyan -zaman zaman tepemizi attırsa da özünde Türkiye hakkında olumsuz olmadığını bildiğimiz- Gunter Verhaugen gelirse şaşmayalım.
Yeni hükümetin bizi ilgilendiren bir diğer yönü Almanya’daki işsizlik gerçeği... Bilindiği gibi Almanya’da işsizlik oranı genelde yüzde 11.5’i buluyor. Bu oradaki standartlara göre çok yüksek bir oran. Ama daha kötüsü orada yaşayan Türklerin durumu. Çünkü Türkler arasında işsizlik oranı yüzde 31 olarak biliniyor. Bu da artık sosyal güvenlik sistemlerinin yükünü çekmekte zorlanan Federal Almanya için çözümü zor bir sorun oluşturuyor. Gerçi Çalışma Bakanlığı da Sosyal Demokratlara veriliyor ama, bizimkiler için orada fazla bir ışık görünmüyor.