Korkunun ecele faydası yok

BU sütunda galiba daha önce de sözünü ettik:

İran'ın Şahlık dönemi gazetecilerinden Amir Tahiri (Amer Taheri) dostumuz 1980'li yılların başlarında bir gün konuşurken:

‘‘Mısır, Türkiye (Osmanlı) ve İran, 1800'lü yılların başlarında medeniyet treninin kaçmakta olduğunu aşağı yukarı aynı tarihlerde fark ettiler.

Bu üç ülke uzun süre Batı uygarlığı ile bütünleşmeye çalıştı. Ama yarışı siz kazandınız'' demişti.

Dün İran'dan gelen haberler Amir Tahiri'nin ne kadar haklı olduğunu bir kere daha gösteriyor:

İran'ın Hamedan kentinde bir mahkeme, şimdiki İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi'nin de yakın arkadaşı olduğu bildirilen yazar, Profesör Haşim Agacari'yi ‘‘İslam Peygamberi'ne hakaret ettiği’’ iddiasıyla 74 kere kırbaçlanma, 10 yıl süreyle öğretim üyeliğinden yasaklanma, 8 yıl süreyle çeşitli İran şehirlerine sürgün edilme ve idam''la cezalandırmış. İran'daki uygulamaya göre idam cezası başka cezalarla birlikte verildiği zaman öncelikle idam cezası yerine getirilirmiş.

Peki Agacari ne demiş de bu kadar ağır cezaya mahkûm olmuş?

Ajansların bildirdiğine göre suçu, son haziran ayında Hamedan'da yaptığı bir konuşmada (Hazret-i Muhammed'den söz etmeksizin) İran'ı yöneten Ayetullah takımının İslam dinini çok katı bir şekilde yorumladıklarını söylemiş. ‘‘İslamiyet'i yorumlama hakkı neden sadece Ayetullahların yetkisinde olsun? Her kuşak körü körüne imamları (Ayetullahları) izleme yerine kendi inancını yorumlama hakkına sahip olmalı. İnsanlar maymun gibi niçin onları taklit etsin? Oysa imamlara göre İslami eğitim alıp da daha sonra kendilerine gelip akıl sormayanlar cürüm işliyorlar’’ demiş ve bunun doğru olmadığını ileri sürmüştü.

İran'da yaşanan ve böyle ifade özgürlüğüne taban tabana zıt olan öteki olayları saymakta yarar var mı, bilemiyoruz. Örneğin iki yıl önce gazeteci İmadeddin Bagi, Neşat isimli gazetede ‘‘şeriatın bazı ilkelerini sorguladığı’’ için 5.5 yıl hapse mahkûm edildi. Basına bir parça nefes alma olanağı veren bir yasa tasarısı İran Parlamentosu'na sunulunca, dini lider Ayetullah Ali Hamaney, meclise gönderdiği bir mektupta;

‘‘Düşmanın ülkeye sızmasının en kolay yolu basındır. Yürürlükteki yasa bunu bir ölçüde önlemektedir. O nedenle yürürlükteki yasayı değiştirmek ne düzenin çıkarlarına ne de şeriata uygundur’’ diyerek bu konuyu gündemden çıkarttırmıştı.

O sırada İran'da 20'yi aşkın gazete kapatılmıştı. Onlara yenileri eklendi. Reformlardan yana iki gazeteci, Seyid Nebevi ile Muhammed Guçani hemen tutuklandı. Durum o hale geldi ki İran'dan Türkiye'ye kaçan gazeteci Davud Gasabamiri İran'a iade edilmemek için yalvarmadık yer bırakmadı.

Şimdi anlaşılıyor Ayetullah Humeyni neden Atatürk'e her fırsatta hakaret ediyordu. Belli ki İran'daki insanlar bir gün laik Türkiye'ye özenirse diye korkuyormuş. Ama istemese de korktuğu İran'ın başına bir gün gelecek.
Yazarın Tüm Yazıları