Hangi adreste bulunuyorsunuz?

TÜM içtenliğimizle baştan ifade edelim ki, Yargıtay Birinci Başkanı Sayın Osman Arslan’la işimiz hayli zor görünüyor. Çünkü dün bu sütunda yayınlanan "cevap" nitelikli açıklamasında bir yandan;

"Diyanet İşleri Başkanlığı, ülkemize özgü bir kurumdur. Anayasamızda ve yasalarımızdaki yerini korumalıdır.

Bu teşkilatın kaldırılması ile ilgili görüşlere katılmadığımızı belirtmek isteriz" diyen, öte yandan da Adli Yıl açılış töreninde;

"Laiklik dinin devlet işlerine, devletin ise din işlerine karışmaması, her ikisinin birbirinden ayrılması anlamına gelir. (...) Laik devlet, bütün dinlere ve mezheplere aynı uzaklıktadır" diyen bir Yargıtay Birinci Başkanımız var.

Sayın Başkan açık çelişki dolu bu iki görüşü kendi şahsı adına ifade etmiş olsa, "İnşallah bir gün bu iki ifadenin birbiriyle bağdaşmadığını görür, ya birincisini ya ikincisini benimser" der geçersiniz.

Oysa Yargıtay Birinci Başkanı Osman Arslan, bu -birbiriyle bağdaşmaz- görüşleri Başkanlar Kurulu adına da dile getirdiğini söylüyor. O zaman da "Biz Yargıtay olarak henüz hangi görüşü benimseyeceğimize karar veremedik" der gibi oluyor.

Peki bu görüşler neden bağdaşmaz?

Sayın Arslan "Laik devlet, bütün dinlere ve mezheplere aynı uzaklıktadır" dediği anda, "Diyanet İşleri Başkanlığı’nın devlet bünyesi içinde yeri yoktur" tezini savunanların yanında yer almaktadır.

Tamam... Diyanet İşleri Başkanlığı gerçekten ülkemize özgü bir kurumdur. Anayasamızda ve yasalarımızdaki yerini korumalıdır, ama "Türkiye’ye özgü" bu durumu olağan sayan ve savunan bir kimse, "laik devlet"in bu ülkedeki "din"lerle ilişkisine değindiği zaman artık, "Laik devlet, bütün dinlere ve mezheplere aynı uzaklıktadır" dememesi gerekir.

Veya "Laik devletin, teorik olarak bütün dinlere ve mezheplere aynı uzaklıkta olması gerekir ama Müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede onu uygulayabilmek için önce, İslamiyet’in devleti yönetme iddiasından vazgeçmiş olması gerekir" demesi zorunlu olur.

Hem içine düştüğü bu çelişki, hem de "Anayasa’da laikliğin açık tanımı yapılmadığına" ilişkin sözleri Sayın Başkanı -ve maalesef Yargıtay’ı da- şimdiye kadar bulundukları yerden alıp, 23 Nisan 2006 tarihinde "Laiklik yeniden tanımlanmalıdır" diyen TBMM Başkanı Sayın Bülent Arınç ile 9 Haziran 2005 tarihinde yayınlanan bir söyleşisinde "Ben insan olarak laik değilim; devlet laiktir. Buna mukabil laik düzeni korumakla yükümlüyüm" diyen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bulunduğu adrese taşımaktadır.

Tuhaftır... Sayın Erdoğan’ın "Laik düzeni korumakla yükümlüyüm" cümlesinin benzerini de Sayın Arslan, "Laikliğin koruyucusu yargıdır, Yargıtay’dır" cümlesiyle ifade ediyor.

Sayın Başkan’ın "Laiklik ilkesinin milli birlik ve beraberliğin, uzlaşı ve toplumsal barışın temel unsuru olduğu bilinmelidir" diyerek yaptığı vurgu elbet doğrudur, yerindedir. Ama, bilmek yetmez. Onu sağlayacak görüşleri üretmek ve o görüşleri yaşama geçirmek de gerekir.
Yazarın Tüm Yazıları