TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan’ın açıkladığına göre, "Türkiye’de, Ermeni soykırımı vardır, diyene 3 yıl hapis cezası verilmesini" öngören yasa önerisi ile "Fransa’nın Cezayir’de soykırım yapmadığını" iddia edenlerin hapisle cezalandırılmasını isteyen öneri komisyonda görüşülecekmiş.
Uluslararası ilişkilerde kullanılan en etkili silah, bildiğiniz gibi "karşılıklılık" ilkesine dayanır. Fransız Milli Meclisi’nin bu ayın 12’sinde, "Ermeni soykırımı yoktur" diyenlerin hapisle cezalandırılmasını isteyen yasa önerisini görüşeceğini dikkate alırsanız, Köksal Toptan’ın açıklaması makul ve zamanında görünür.
Kaldı ki Sayın Toptan, söz konusu önerileri hükümetin onayıyla gündeme aldıklarını söylüyor.
Tüm bunlara bakınca "Tebrikler!" dememizi bekliyorsanız, aldanıyorsunuz.
Tamam... Fransa’nın yaptığı ne "düşünceleri ifade özgürlüğü" ile bağdaşır, ne "demokrasi", ne de "hukuk devleti" ilkesiyle...
Şimdi bizim parlamentomuz da yukarıda özetini verdiğimiz üç yasa önerisini kabul edip yasalaştırırsa yaptığımız "hukuka uygun" mu olacak?
Biz de düşüncesini özgürce ifade etmek isteyenin, örneğin "Cezayir’de Fransızların yaptığına soykırım denemez" diyenin, yahut "Türkler Ermenilere karşı soykırım uygulamıştır" görüşünü savunan insanın ağzını tıkamış, onu kendisini ifade etme hakkından mahrum bırakmış olmayacak mıyız?
O takdirde bizim yaptığımızın, Fransızların "yanlış" hatta "faşizan" olduğunu söylediğimiz eyleminden ne farkı olur?
Tamam "uluslararası ilişkilerde karşılıklılık ilkesi önemli ve etkili"dir. Ama "karşılıklılık" adına alıp uyguladığınız önlemin hukuka aykırı olmaması öncelikli koşuldur.
Gerçi uluslararası ilişkilerde "hukuk"tan çok "kuvvet"in sözü geçer. Nitekim bunun sayısız örneğini her gün görmekteyiz.
Ama hepimize, özellikle TBMM’ye düşen, Türkiye’nin saygınlığını tartıştıracak bir karar almak değil, yükseltecek karar almaktır.
Peki "Onlar yapacak biz de elimiz kolumuz bağlı bekleyecek miyiz?"
Hayır... Sonunda bizi zararlı çıkartmayacak "ambargo"lar, "boykot"lar uygulayacağız. Uzun vadeli ve bol bütçeli (Türkiye’nin bu konuya ayıracağı her yıl 100 milyon doları yok mu?) bir tanıtım kampanyasıyla tezimizi anlatacağız. Resmi ağızların "Elimizden gelen her türlü tedbiri alıyoruz" cümleleriyle bir yere ulaşamayacağımızı bileceğiz. Kesintisiz, sistemli, seviyeli ve etkili kampanyalar yapacağız.
Yetmedi... Sayın Şükrü Elekdağ’ın yıllar önce ortaya attığı projeyi gerçekleştireceğiz... Nasıl Ermeniler kendi aralarında para toplayıp Washington D.C.’de Türkleri hedef alan bir müze kurdularsa biz de aynı şekilde hareket edip orada bir "Anadolu Medeniyetleri Müzesi" kuracağız. Bunu mümkün olan her ülkede örneğin Almanya, Fransa ve İngiltere’de de yapacağız.
Kısaca, artık savunma taktiğini terk edip saldırıya geçeceğiz.