Paylaş
Hani Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “kazan-kazan” (win-win) formülü vardı ya... Bu sanki kaybet-kaybet formülüymüş gibi.
Baştan söyleyelim:
İnşallah biz yanılırız ve sadece Türkiye değil Ermenistan ve Azerbaycan da kazanır.
Onu bekleyip göreceğiz.
Ama beklemeden görebildiklerimizi birlikte gözden geçirelim:
Dün açıklanan metinlere göre Türkiye ile Ermenistan karşılıklı olarak mevcut sınırları tanıyacakmış.
Ermenistan kendi imzalarını taşıyan anlaşmayı tanımasa sanki bir önemi varmış gibi...
İkincisi, Ermenilerin “var” dediği, bizim de “yok” diye ısrar ettiğimiz “soykırım” konusu, iki ülke tarihçilerinin gerekirse yabancıları da aralarına alarak çalışacakları bir komisyonda ele alınacakmış.
Yani Ermenistan daha önce görüşme yapmaya bile razı olmadığı “soykırım”ın, “tartışılabilir” bir konu olduğunu kabul etmiş oluyormuş.
Bu komisyon kurulur, konu üzerinde belki üç belki beş sene çalışır. Sonra da sayalım ki bir yere varır. Biz de birkaç sene bu soykırım iftirasını duymayız.
Ama o arada Türkiye-Ermenistan sınırı açılmış, yani Ermenistan üzerinde Türkiye’nin kullanabileceği en büyük koz elden çıkmış olur.
Sadece soykırım konusunda değil, bu koz aslında Ermenistan işgal altındaki Yukarı Karabağ bölgesinin tekrar Azerbaycan’a dönmesi için de hayati önem taşıyordu.
Demek ki bu protokolle örneğin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın son mayıs ayında Bakü’ye giderek Azerbaycan Parlamentosu’nda verdiği:
“Türkiye-Ermenistan kapısı ne zaman kapanmıştır? Ne zaman ki Yukarı Karabağ tamamıyla Ermenistan’ın işgali altına girmiştir, ondan sonra kapılar kapanmıştır. Dolayısıyla bu ortadan kalktığında o zaman kapılar açılır veyahut biz Azeri kardeşlerimizle bu noktada mutabık kalmadığımız sürece bir adım atamayız. Bunlar birbirleriyle bağlantılıdır, ayrı ayrı düşünülemez” şeklindeki sözün de üzerine bir çarpı işareti konmuş oluyor.
Tabii, Azerbaycan’la bilmediğimiz bir mutabakat sağlanmışsa, ona bir şey diyemeyiz. Hatta hükümeti tebrik bile ederiz.
Onu da çok beklemeden anlarız. Çünkü Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tepkisini saklamayan biri.
Ama görünen o ki, bu protokol Batılı dostlarımızın (!) Türkiye’ye yaptığı baskılar sonucu imzalanmıştır. Üstelik Türkiye, Ermenistan’la ilişkileri konusunda “Karabağ sorununun çözümünü” önşart olarak görmekten vazgeçtiğini bu protokolle ilan etmiştir.
Demek ki meşhur kırmızı çizgilerden biri daha çöpe gitti.
Paylaş