YENİ bir adli yıl dün başladı. Mutad üzere, Ankara’da tören yapıldı. Yargıtay Birinci Başkanı ile Türkiye Barolar Birliği Başkanı konuştular. Devletimizin "büyük"leri tören nedeniyle mesajlar yayınladılar.
Barolar illerde törenler yaptılar...
Evvelce okullarda sahneye konan tiyatro oyunlarına müsamere denirdi. Pek bir yeniliği olmazdı. Daha doğrusu biraz yasak savma, biraz gösteriş yapma, pek nadiren de birkaç yeteneğin ortaya çıkmasına fırsat yaratma aracıydı.
Biz de Adli Yıl Müsameresini başarıyla tamamlamış olduk.
Yeri gelmişken, bu müsamere nedeniyle gönderilen mesajlara değinmek istiyoruz:
Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer,"Yüksek Yargıç" sıfatı kazanmış gerçek bir hukuk adamı olduğu için, yıllardır hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı konusunda ne diyorsa, onları bu defa da söyledi. Örneğin;
"Hukuk devletinin en önemli öğelerinden biri, ’yargı bağımsızlığı’dır. Yasama ve yürütme işlemlerinin hukuka uygunluğunu denetleyecek yargı, bu organlar karşısında tam bağımsızlığa sahip değilse, yargı denetiminden beklenen yarar ortadan kalkacaktır" dedi.
Sorun çözülmüş olsaydı, Cumhurbaşkanı dönüp tekrar ona değinir miydi?
Sadece Cumhurbaşkanı veya Yargıtay Birinci Başkanı değil, Barolar Birliği Başkanı da konuşmalarında "yargı bağımsızlığının önemini" vurguladıklarına göre, demek ki ortada görevin ihmali gibi bir durum var.
Görev, son üç yılı aşkın süredir Meclis’inyaklaşık üçte ikisi gibi büyük bir çoğunluğa dayanarak iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)iktidarına ait değil mi?
Daha önce de kaç defa yazdık:
Parti programına aynen, "Yargıç tarafsızlığı ve yargı bağımsızlığı tam olarak sağlanacak, yargıç güvenceleri korunacaktır" yazanbu arkadaşlar dünkü tören dolayısıyla ne demişler, şimdi ona bakalım:
TBMM Başkanı Sayın Bülent Arınç’a göre, "Temel hak ve özgürlüklerin korunması ve hukukun üstünlüğü ilkesinin zedelenmemesi için hepimizin yargı bağımsızlığı konusunda özen göstermesi" gerekiyormuş.
İçinizden sormak geçmez mi, "Beyefendi bir mani mi var?" diye...
Sayın Başbakan da mesajında, "Yargı erki, her türlü etki ve baskıdan uzak olarak adalet hizmetini en etkin biçimde yerine getirebilmelidir. Unutmamalıyız ki, adalet hepimiz için her zaman gereklidir" diyor.
Zaten aksini söyleyen de yok...
O halde söyler misiniz, "yargı erkinin her türlü etki ve baskından uzak olarak adalet hizmeti vermesini hangi gerekçeyle gerçekleştirmiyorsunuz?"
En güzeli de adaletin bağımsızlığını sağlamak yükümlülüğünü (etik olarak da) üstlenen Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in sözleri... Sayın Bakan, "Yargı camiasının hak ettiği konuma ulaşmasını sağlamak amacıyla yürütmekte olduğumuz çalışmalar artarak devam edecektir" diyor.
Demek ki Sayın Çiçek için "yargının bağımsızlığı" diye bir sorun yok.
AKP’nin programına "yargı bağımsızlığı tam olarak sağlanacak" yazısını acaba siz mi yazdınız, yoksa ben mi?