‘Yararsız doğrular’‘yararlı yanlışlar’

BİR kısım demokrat aydınlar iktidarın anayasa değişikliği paketini demokratikleşme süreci açısından, son kertede olumlu bir aşama olarak değerlendiriyor. Olabilir.

Haberin Devamı

Benim de aralarında bulunduğum başkaları bu görüşte değil. Bu grup, kuşkusuz her konuda anlaşan türdeş bir çevre değil. Ancak, bu yönde hazırlanan bildiriye imza verenlerden dört kişi, hangi konuların sorun olarak görüldüğü konusunda Milliyet gazetesine bir röportaj verdiler (29-30 Mart).

MUTABAKAT!

Sonuçta, ileri sürülen sorunlar konusunda çok ilginç bir “mutabakat”ın olduğu ortaya çıktı. Meğer değişim paketine destek verenlerin birçoğu da benzer görüşteymiş! Anlaşamadığımız konu, söylenenlerin “yararsız doğrular” olduğu imiş. Yani “doğru” ama, “karşılığı yok, derde derman değil, zamanı değil, şartlar uygun değil, öncelikleri iyi tanımlamak lazım, mükemmel iyiyi kovar, vs.” imiş. Bu tabiri icat eden, solcu demokrat bir hukukçu, Mithat Sancar. Sancar’ın bu veciz ifadesi, sarılacak ip arayan birçoklarınca hızla benimsenip, anayasa paketi konusundaki tavırlarının formülü oldu. Nereden baksanız çok acıklı bir tablo. Dediğim gibi, bazı demokrat aydınların değişiklik paketini olumlu bulup desteklemeleri değil, bunu izah ettikleri çerçeve, Sancar’ın tabiri dolayısıyla, çok tatsız bir yere vardı, acıklı olan o.

Haberin Devamı

İZAHI ZOR

Hiç düşünmüyorlar ki, siyasal alanda, insanlığın daha adil ve özgür geleceği adına yola çıkan tüm görüşler, hayatın gerçeklerine uymamakla, hayalcilikle, naiflikle mahkum edilip dudak bükülmüştür. Sağ muhafazakârlığın, solcu, devrimci söylemlere karşı en güçlü tezi, gerçeklik hatırlatması zeminine dayanır.

Muhafazakârlığın ötesinde, tüm otoriter söylemler, tarihsel zorunluluk ve gerçekçilik tezlerine sarılır. Sol siyaset söyleminin siyasetin güncel koşullarını değerlendirmek adına, “öncelikler”, “temel çelişkiler”, “taktik/stratejik sıralama” tartışmalarının, ciddi bir birikim ve çeşitlilik sergilediğini gayet iyi biliyorum. Ancak bu arkadaşlar, istedikleri kadar, solcu gençlik günlerinin Lenin’li tartışmalarına utangaç/nostaljik gönderme yapsınlar, sol siyaseti kendi durdukları yerde tanımlamakta ısrar etsinler, geldikleri noktayı “sol” veya “demokratlık” ile izah etmek giderek zorlaşıyor.

Haberin Devamı


En kötüsü, pusulasını şaşırmış ne kadar eski solcu varsa sol siyasetin, ısrar edilmeye değer yönlerinden hızla uzaklaşma, buna karşın hastalıklarında ısrar etmek gibi amansız bir yola girmiş görünüyorlar.


Tam da bu nedenle, sol siyaset söylemlerinin “tarihin zorunlu akışı”, “toplumun temel çelişkisi”, “siyasetin öncelikli meselesi” gibi ne kadar dogmatik yanı varsa, değişik çerçevelerde aynen karşımıza çıkıyor. Buna karşın solun eşitlikçi, naif, insanlığın geleceğine dair hayallerinde ısrardan eser yok.

1 NİSAN MI!


Hepsi sanki kırk yıllık reel politika esnafı. İşgalle demokrasiyi savunanların bizleri Alis Harikalar Diyarında gezmekle suçlamasına bir şey demeye gerek yok.

Ama Mithat Sancar gibi aklı başında bir adam bile “saf bilimsel doğrular ve bundan kaynaklanan steril tutumlar” gibi son derece tuhaf suçlamalardan bahsedebiliyor. Taraf’taki “1 Nisan yazısı”nı şaka olsun diye yazmadıysa, söyledikleri, değil peşinden gidilecek, çok tartışılacak şeyler. En kötüsü, “yararsız doğrular” lafı, “yararlı yanlışlar” tartışmasını açar, onun gideceği yer de emin olun çok tatsız olur. 

Yazarın Tüm Yazıları