Sonucu fark etmez seçim

SİZ bu yazıyı okurken seçim sonuçları belli olmuş olacak, ama ben sonuçları göremeden yazmak durumundaydım.

Aslında bir tür genel seçim olan yerel seçimleri pek yakından izlediğimi söyleyemem. Bir ay öncesinden siyasi tablonun fazla değişmeyeceğini tahmin etmek dışında, seçim konusunda tahminleri iyi olan biri de değilim.

Seçim tahmini yapmak konusunda iddialı değilim, ama hiç olmazsa muhalefetin beklentisinin aksine, ekonomik kriz gibi bir konunun Türkiye’de seçmen davranışını fazla etkilemeyeceğini tahmin etmenin çok zor olmadığını düşünüyorum.

İDEOLOJİK TERCİH

Zira Türkiye’de siyasi hatlar ekonomi politikaları veya ekonomik tabloya göre belirlenmiyor, giderek daha fazla ’ideolojik’ tercihler diyebileceğimiz mevcut kanaatler, eksenler üzerinden belirleniyor.

Bu açıdan baktığımızda da, karşılaşacağımız oranlar ne olursa olsun, Türkiye’de, "Cumhuriyet geleneğini" temsil edenler ile "tepki cephesi" arasındaki çizginin kolay esneyebilecek bir çizgi olmadığını göreceğiz. İçinde bulunduğumuz siyasi kriz açısından da önemli olan bu.

"Ne demek Cumhuriyet geleneğini temsil edenler ve buna karşı tepki cephesi, hepimiz Cumhuriyetçiyiz" falan diye bilmezden gelmenin álemi yok.

Bu ülkede, dolaylı olarak "demokrasi" tartışması etrafında beliren büyük bir gerilim hattı var. Bu hattın bir tarafında, masum bir şekilde laikliği ve ulus devleti önceleyen sıradan vatandaştan, bu uğurda demokrasinin askıya alınmasını mazur gören anlayışı benimseyenlere kadar uzanan bir yelpaze var.

Diğer tarafta ise cumhuriyet döneminin başından beri biriken, başta muhafazakar öfke olmak üzere her türden tepkiyi demokrasi diline tercüme etmeye çalışanlar ve aslında Cumhuriyet’in miadını doldurduğunu düşünenler var.

İki taraf arasında ipin gerilmemesi, her iki cepheden makul ortalamanın, yani laikliği ve ulus devleti masum kaygılar çerçevesinde öne çıkaranlar ile tepkilerini Cumhuriyet’in katı çerçevesini demokrasi ile aşmaktan öteye taşımaya niyeti olmayanların öne çıkmasına bağlı idi. Şu ana kadar bu gerçekleşmedi.

Sonuçta, en masum laiklerin veya sıradan CHP seçmeninin bile Ergenekoncu, darbeci ithamı tehdidi ile karşılaşabileceği bir psikolojik ortam oluştu. Diğer taraftan Cumhuriyetçi gelenek, muhafazakárlar arasında kendisine karşı bunca öfke biriktiren dayatmaların başında gelen başörtüsü yasağı konusunda bile demokratik bir esneme gösteremedi. Bu arada, Kürt meselesi üzerine gerilen ipin esneme kabiliyetinin olup olmadığı da henüz hiç belli değil.

SİYASİ KRİZ DÖNEMİ

Seçim sonuçlarının son sözü söylemekten aciz kaldığı bir siyasi kriz dönemi yaşıyoruz. Bunun en iyi örneği DTP değil mi? Türkiye değil, bölge partisi, genel oy oranı barajın altında ama DTP’nin oyun dışı bırakıldığı bir Kürt siyaseti söz konusu olamıyor değil mi?

O nedenle ister istemez seçim değerlendirmesi yapacağız, ama oy saymayı bir yana bırakalım, sonuç ne olursa olsun, geleceğimizi belirleyecek olan, ufukta gerilen iplere dair umut verici bir gelişme olup olamayacağı.
Yazarın Tüm Yazıları