KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, "Kadın Filmleri Festivali"nin açılış töreninde, "Bu ülkedeki insanlar ne kadar akılsız olmalı ki, başkaları darbeci generale katil muamelesi yaparken, biz ressam-sanatçı muamelesi yaptık" demiş. Bir gazete de açıklamayı "Sert bir 12 Eylül eleştirisi" diye haber yapmış.
Bence pek sert sayılmaz. Dahası "çok tipik bir yaklaşım" demek isterim. Herkesin malumudur; bu ülkede hemen herkes, hemen her aksilik karşısında, "Dünyanın hiçbir yerinde böyle şey olmaz" türünden küresel bir genelleme yapar.
AYNI ŞİKAYET
Konunun öyle darbe falan olması da gerekmez. Trafik sıkışır, ya şoför ya taksi müşterisi ya da ikisi birden, "Dünyanın hiçbir yerinde böyle şey yok" diye veryansın eder. Su kesilir, aynı şey. Kar yağar, arabalar yolda kalır, yine aynı şikayet. Milletimizin çoğunluğu sanki ömürlerini düne kadar İsviçre veya "Acaba bu yıl tatile nereye gitsek?" dışında sorunu olmayan müreffeh bir ülkede geçirmiş de bu ülkeye dün göç etmiş gibi, etraflarındaki her şeyi yadırgar, isyan eder.
Diyeceksiniz ki, "Fena mı? Her şeyi olduğu gibi kabul eden bir toplum değiliz, eleştirel milletiz vesselam. Üstelik var olanı kanıksarsak daha iyisine ulaşamayız." Orası öyle de eleştirel olmak başka, sürekli söylenmek, şikayet etmek başka. Bizimki daha çok bir uçtan diğerine savrulmak... Bir gün "Bir Türk dünyaya bedeldir" havasına giren adam, ertesi gün en ufak bir sıra kavgasında Aziz Nesin’i rahmetle anar. "Rahmetli, Türklerin yüzde altmışı aptal demişti, eksik söylemiş, yüzde doksanı aptal" lafını hiç duymadıysam onlarca kere duymuşumdur.
Yani ortası yok... Belli ki "yeryüzünün belli bir yerini kaplayan insan topluluklarından biri" olduğumuz ve diğer birçok ülkede yaşananlara benzer sorunlarımız olduğu gerçeğini kabul etmekte zorlanıyoruz. Ya medeniyet kurucusu fatihlerin torunlarıyız, ya da bir aptallar sürüsüyüz, hiç kimsenin yapmadığı hataları yapıp, hiç kimsenin çekmediği sıkıntıları çekiyoruz. Hissiyatımız bu.
Günay da "Kültür Bakanı" olması hasebiyle, bu kültürel özelliğimizi sergilemiş. Umarım kimse adamcağızı, "Vay, sen milletimize akılsız mı diyorsun?" diye sıkıştırmaz. Malum bir diğer özelliğimiz de aşırı alınganlık! Ne de olsa, tellaklar hakkında şaka yapıldığında, "hamamcı dernekleri"nin ayaklandığı bir ülkede yaşıyoruz.
SIRADAN KUSURLAR
Diğer taraftan bu türden bir "saptamaya", darbelere karşı "sert eleştiri" muamelesi de yapmayalım lütfen. Malum zamanında, kimse akılsız olduğu için darbecilere ressam muamelesi falan yapmadı. Tıpkı şimdi herkesin demokrat kesilmesi gibi, iktidarda kim ve ne varsa, zamanında ona güzelleme yapıldı. 12 Eylül’e "liberal darbe" diye kılıf bulan bile çıktı. Mesele akılsızlık değil, fazla akıllı geçinmek, hüsnü tabirle "pragmatizm" adı verilen kurnazlık, dümen kırmak gibi sıradan insani kusurlar. Ne zaman bu sıradan kusurların, siyasal-toplumsal maliyetini kavrar, ona göre tutum almaya başlarız, ancak o zaman bu ülkede darbeciliğin de, mutlak iktidarcılığın da kökü kurur.