Paylaş
Ben bu haberi görmemiştim, Yeni Şafak’ta Ayşe Böhürler yazdı. Tam bu sırada, benim gözüme, benzer başka bir haber takılmıştı; Dünya Ekonomik Forumu’nun 134 ülkede yaptığı “kadın-erkek eşitliği araştırmasında” Türkiye 129. olmuş. Habertürk Gazetesi de, bu haberi “İran’da bile erkeklerle kadınlar daha eşit!” (29 Ekim) başlığı ile vermiş.
DUVARLARIN ARKASINDA
Ülkemizde kadın-erkek eşitliği konusundaki mevcut tabloyu yetersiz bulmak, daha fazlasını talep etmek başka şey, bu talebi temellendirmek üzere bu endeksleri hiç sorgulamadan dolaşıma sokmak başka şey.
Ayşe Böhürler, bu tür endeksleri sorgulayan bir not yazmış. 13 Müslüman ülkede kadının durumunu irdelediği, “Duvarların Arkasında” belgeseli ve kitabı, bu konuda yapılmış en geniş çaplı çalışmalardan biri. Dolayısıyla, bu konuda söz söylemeye en yetkin isimlerden biri o.
Ama yıllardır yazıyorum, Türkiye’nin, kadın-erkek eşitliği konusunda Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Pakistan gibi ülkelerin gerisinde olduğunu gösteren endeksleri sorgulamak için, gözü kara bir ülke savunucusu veya konunun uzmanı olmaya gerek yok. Dünya hakkında ortalama bir bilgi ve kadın-erkek eşitliği konusunun sadece rakam ve istatistiklere dayalı sayısal bir mesele olmadığını kavramış olmak yeterli.
İran, malum, en başından, kadın-erkek eşitliği varsayımını reddeden bir hukuk sistemine sahip bir ülke. Ekonomik ve siyasal hayata katılan kadın sayısı ne olursa olsun, kadının sokağa ne kılıkta çıkacağını kanunla tespit edip uygulayan bir sistem. Böyle bir ülkeyi veya daha kötüsü demokratik hakların esamisi olmayan Körfez ülkelerini, kadın-erkek eşitliği konusunda Türkiye’nin önünde görmek nasıl bir mantıktır anlamak zor.
İşin daha tuhafı, Türkiye’de, bu tür endeksleri sorgulamadan kabul edenler, bunlara dayanarak, Türkiye’yi bu konuda İran’ın gerisinde görenler daha ziyade “laik-Cumhuriyetçi” çevrelerin mensupları.
Bu tür haberlerde, Türkiye’nin geçen yıllara göre, sıralamada bir iki basamak gerilemesini muhafazakâr hükümetin icraatını sorgulamak ve bir muhalefet konusu olarak görüyor olabilirler.
MUHALEFET YAPMA ADINA
Sadece bu türden bir muhalefet yapmak adına, akla, mantığa bu kadar karşı sıralamalara itibar etmek bir sorun, kadın-erkek eşitliği savunuculuğu yapacağım derken, eşitlik konusunu bir “mahiyet” sorunu olmaktan çıkarıp, bir “sayısal” değer olarak meşrulaştırmak başka bir sorun.
Türkiye’nin, kadın-erkek eşitliği konusunda İran’ın gerisinde olduğunu söylemek için, bu konudaki Cumhuriyet kazanımlarını hiçe saymak gerekiyor. Ama bu tuhaf ülkede, bunu yapanlar laik Cumhuriyet’in savunucuları, sorgulayanlar muhafazakârlar olabiliyor.
Paylaş