Paylaş
“Bu da ne demek?” diyeceksiniz. Şu demek; birileri “Dış politikada İsrail yandaşlığı ipoteği, antisemitizm bahanesi üzerinden, yeni Ortadoğu politikasını yıpratmaya çalışıyor” diyor, diyecek. Haklılar. Diğerleri, “İsrail’e meydan okumak popülist bir iç ve dış politika malzemesi olarak kullanılıyor” diyor, diyecek. Haklılar.
Öncelikle, bir konuya açıklık getirelim; gerek Suriye açılımı, gerekse İsrail’e baskı siyaseti, mevcut uluslararası düzeni birinci derecede rahatsız eden gelişmeler değil. Asıl sorun yaratan veya yaratacak olan, Türkiye’nin İran konusunda gösterdiği/göstereceği tavır.
TABLO VAHİM
Türkiye halihazırda, İran’a uygulanan ağır baskı siyasetine katılma konusunda gönülsüz. Türkiye’nin bu konuda, görece bağımsız bir tavır göstermesi veya göstermeye çalışması giderek daha çok “sorun” olacak. Dış politikada “İsrail ipoteği” bu noktada karşımıza çıkabilir.
Diğer taftan, uluslararası siyasetin bir büyük krizinin göbeğinde, Türkiye’nin hareket esnekliği ve daha fazla inisiyatif arayışında olan yeni dış politika çizgisinin, “Midnight Express” kıvamında diziler, ucu nereye varacağı düşünülmeden edilmiş savruk beyan ve tavırlara kurban edilmemesi gerekirdi.
Oysa, halihazırdaki tablo bu değil.
Mevcut tablo, bir özensizliğin sonucu ise durum vahim, yok iç ve dış siyasette popülist bir çizgi tercihi söz konusu ise bu daha da vahim.
Son olarak, “antisemitizm” kuşkusunun da, bu gürültü patırtı arasında geçiştirilecek yanı yok. Sadece Müslüman ülkelerde değil, tüm dünyada yükselme eğilimi gösteren antisemitizmin en önemli kışkırtıcılarından biri İsrail’in Filistin politikalarıdır.
Dahası, İsrail’e yöneltilen her eleştirinin “antisemitizm” diye yaftalanması, tersinden antisemitizmi daha da besledi. Bu da doğrudur. Ancak, İsrail eleştirilerinin bir noktadan sonra antisemitizme vardığı da doğrudur.
“Müslüman toplumlarda antisemitizm olmaz” iddiası, “Bize AIDS bulaşmaz” lafından farklı değil.
Müslüman dünyada, İsrail’in kuruluşuna tepki, zaman içinde, “antisemitizm” veya daha doğrusu “anti-Yahudiliğe” evrilmiştir. Bunu inkâr etmenin âlemi yok. Bu inkâr, antisemitizm kadar endişe verici bir tutumdur.
‘YAHUDİ’LEŞTİRMEK
O nedenle, ne Filistin meselesinde İsrail’e baskı uygulama, ne de dış politikada İsrail ipoteğine direnme adına, popülist bir yere savrulmamak gerekirdi. Bu istikamette bir popülizm, Müslüman bir ülkede hızla antisemitizmi körükleme sonucunu verir.
En kötüsü ve en önemlisi, “antisemitizm”, sadece Yahudi düşmanlığı değildir, düşman olarak görülen her şeyin, herkesin “Yahudi”leştirilmesi, yani yaftalanması, dışlanması ve baskılanmasıdır. İşin burasını fazlasıyla ciddiye almak durumundayız, o nedenle kim ne derse desin, bu konuyu tekrar tekrar ve daha etraflıca yazacağım.
Paylaş