‘Her zaman konsensüsle olmuyor’

HEMEN söyleyeyim, ben bu “konsensüs” lafını hiç sevmiyorum.

Haberin Devamı

Sadece ona değil, genelde İngilizceden tercüme lafların olur olmaz Türkçe içine çekilmesine karşıyım. “Konsensüs” kelimesinin Türkçe karşılığı var; yerine göre, uzlaşma veya oydaşma.

Diğer taraftan, ben eski tabirleri daha çok sevdiğim için “mutabakat” kelimesini kullanmayı tercih ediyorum, isteyen onu da kullanabilir. Hal böyleyken, “konsensüs” lafı neden ortalığı kaplamıştır, anlamıyorum. Bu yazıda, Sayın Cumhurbaşkanı’nın Anayasa tartışmaları konusundaki tavrını tartışmak istediğim için, onun ifadesini kullanmak istedim, onun için başlıkta bu kelime geçiyor.

ÜMİDİM KALMADI

Sayın Cumhurbaşkanı, CHP’nin uzlaşma teklifi sonrası görüş açıklarken,“Çoğulcu demokrasilerde Anayasa değişiklikleri ve kanunların çıkışı her zaman büyük konsensüsle olmuyor... Ümit ederim ki, daha çok işbirliği, daha çok istişare ve neticede fikirlerin daha çok birleştiği bir süreç gerçekleşir” demiş.

Haberin Devamı


Doğrusu benim bu konuda fazla ümidim kalmadı.


İktidar partisi, CHP’nin hiç de yabana atılmayacak tekliflerini, elinin tersiyle reddetti.


Hatta “sulandırma” diye yaftaladı.


Oysa ben ortada sulandırma diye nitelenebilecek bir şey görmüyorum. “Namaza niyeti olmayanın kulağı ezanda olmazmış”, iktidar partisinin durumu belli ki bu.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın tavrına gelince, daha baştan, “Her şey konsensüsle olmuyor” diye cümleye başladıktan sonra, “Ümit ederim, daha fazla işbirliği, istişare olur” diye devam etmesinin anlamı açık. Cumhurbaşkanlığı makamı, biz vatandaşlar gibi ümit etme makamı değil. Bu yönde etkin olabilecek makamdaki birinin, işe çoğulcu demokrasilerde uzlaşmanın her zaman mümkün olamadığı vurgusu ile başlaması, görüşünün iktidar ile çok da farklı olmadığını yeterince açık bir şekilde gösteriyor.


Dahası, Sayın Gül’ün bu tavrı bana hiç de şaşırtıcı gelmiyor. Zira zaten demokrasilerde uzlaşmaya, istişareye önem veren biri olmuş olsaydı, her şeyden önce kendi Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda bu kadar ısrarcı olmazdı. Ben başından beri, iktidarın, Cumhurbaşkanlığı konusunda uzlaşmacı bir tavır sergilemesi ve “hakemlik” rolü daha geniş kabul gören birinin seçilmesi durumunda, başta Kürt meselesi olmak üzere demokratikleşme süreci açısından çok daha elverişli bir zeminin yakalanabileceğini düşünenlerdendim. Halen bu görüşteyim. Bu kanaatimin, Sayın Gül’ün kişiliği ile değil, siyasi kimliği ile ilgili olduğunu defalarca yazdım. Buna karşın, ben bile, Gül’ün, Cumhurbaşkanı olarak daha mesafeli bir tutum takınacağını ummuştum. Bu umudum, zaman içinde, özellikle rektör seçimlerinde tuzla buz oldu.

Haberin Devamı

ÜZÜCÜ DURUM

Görüldüğü gibi, “hakemlik rolü”, “tüm siyasi partilere eşit mesafe” gibi nitelikler, bir insanın cumhurbaşkanı seçilmesi ile kendiliğinden olacak şeyler değil. Sürekli gülümseyen bir ifade takınmakla veya her konuda geçiştirici ifadelerin ardına sığınarak olacak şeyler de değil. Ne yazık ki, Anayasa değişikliği tartışmaları çerçevesinde bu gerçek bir kez daha apaçık ortaya çıktı. Bu ülkede yaşayan hepimiz adına çok üzücü bir durum!


NOT: 
Güneri Civaoğlu, pazar günkü yazısında (Milliyet), benim ismimi Nuray Sert şeklinde yazmış. Şaka olsun diye yaptıysa, bu tür lise şakalarından vazgeçmesini, karşılaştığı insanların isimlerini aklında tutamadığı için yanlışlıkla yaptıysa da, birçok yaşıtı gibi emekliye ayrılıp evinde oturmasını tavsiye ederim.

Yazarın Tüm Yazıları