Paylaş
Çok kısa zaman önce, Doğan’ın bir TV konuşmasının ne kadar “umut vaat edici” olduğunu yazmıştım. Son açıklamasını yadırgamadığımı söyleyemem ama “Vay, benim mutedil bulduğum adam keskin çıktı” diye şaşırmadım.
İSTİSNA DEĞİL
Ben Doğan’ın ne maksadını aştığını, ne de istisna olduğunu düşünüyorum, sadece boş bulunarak, siyaseten izahı zor bir ifade kullandığını sanıyorum. Onun ötesinde, muhafazakâr çevrenin zihin ve duygu dünyasına tercüman olduğunu düşünüyorum. Şaşırabilirsiniz ama ben bu çevreye bu nedenle yakınlık hissediyordum.
“Fişleme” abartılı bir ifade ama, bu çevre yıllarca kendini dışlanmış, zan altında, hiç olmazsa “tedirgin” hissetti. Bu ortamın nasıl oluştuğu uzun boylu konuşulabilir ama sonuçta algılanan, hissedilen buydu.
Sıradan dindar bir adam, ramazanda oruç tutan bir adam, kafadan ciddiye alınmayacak, “takunyalı” diye yaftalanacak biriydi. Onlara yakınlığım, bu hissin ne kadar derin yaralar açabileceğine şahit olmamı sağladı. Hatta yakınlığımdan dolayı, sınıfsal ayrıcalıklı konumuma rağmen, sıklıkla bana da bulaştı.
Başörtüsünü savunuyorum, muhafazakâr çevrelerden dostlarım var diye, kendi sosyal çevremde mücrim gibi muamele gördüğüm uzun yıllar yaşadım.
Bu hissi, ucundan bucağından da olsa gayet iyi biliyorum. Tam da bu nedenle, kendi çevreme zaman zaman derin öfke duydum. Fazilet Partisi’nin kapatılması üzerine yazdığım “Utanıyorum” yazısı, demokrasi kaygımın çok ötesinde bu isyan ve öfkenin dışavurumuydu.
KORKU DUYUYORUM
Ben bu çevreye, sadece demokrasi kaygımdan dolayı değil, bir hakkaniyetsizliğe karşı isyan ve öfke duygumdan yakın durdum, “bizim kesim”in katı, üst perdeden tutumundan dolayı duyduğum “suçluluk” duygusunu, onların yanında durarak gidermeye çalıştım.
Şimdi tam da bu nedenle, ciddi bir kaygı ve korku duyuyorum.
Geçmişte duyulan isyan ve öfke duyguları hiçbir şekilde aşılamayacak, hep canlı kalacak ve iktidar üzerinden tersine dönecekse, yaşanacak olan, zalim bir intikam süreci olur.
İktidar partisinin zaman zaman bundan uzak durmakla birlikte, özellikle gerilimli dönemlerde, bu duyguya teslim olabildiğini görüyorum. Dahası, bu miras üzerinden rant ve kariyer sağlamaya hevesli insan çok olduğu için bu kaygım daha da artıyor.
UÇURUMUN KIYISI
Daha önce de, “Bu öfkeyi anlıyorum ama öfke ile ülke yönetilmez” diye yazmıştım. Bir kez daha hatırlatmak isterim. Böyle bir gidiş hepimizi bir uçurumun kıyısında tutmaktan başka bir şeye yaramıyor.
Fanatik taraftarların, şahsi ihtirasla karışık maç tezahüratlarına ön verilecek zaman değil. Bu gidiş, iktidar, muhalefet hepsini önüne katıp bir bilinmeze sürükler.
O nedenle, bir kez daha ve bu kez laikler ve muhafazakârlar için söylüyorum, “güç olsun, geç olmasın”, herkes bulunduğu yerden bir kez daha durum değerlendirmesi yapsın istiyorum.
Paylaş