ERDOĞAN ve AKP’nin siyasi yolculuğunun, kararlılık ibaresi olarak çok tutan sloganı "Bu şarkı burada bitmez!", artık iyiden iyiye "Bu kavga burada bitmez!"e dönmüş vaziyette.
Aslında, mesele sadece AKP’nin mevcut üslubu ve siyaseti de değil. Seksen beş yılın tüm kavgalarının kesiştiği bu noktaya nerelerden gelindiği, bu tabloda, kime ne kadar sorumluluk payı biçilebileceği, ayrıca ve uzun uzun tartışılabilir.
Ancak, sonuç bu.
YÖNETİLEBİLİRLİK KRİZİ YAŞANIYOR
Geldiğimiz noktada, artık bir "yönetilebilirlik krizi" yaşandığını teslim etmek gerekiyor. Herkesin aynı kafada olduğu, daha doğrusu aynı kafada olması beklenen, buna zorlanan, "azami birlik-beraberlik" sağlanan, daha doğrusu sağlanmaya zorlanan sistemler otoriter, dayatmacı rejimlerdir.
Azami birliğin bedeli, asgari özgürlüktür.
Demokraside ısrar edeceksek (ki etmeliyiz), farklı görüşlere, taleplere, seslere tahammül edeceğimiz, bunu tercih edilir bir dinamik olarak gördüğümüz bir toplumu yönetmekten, böyle bir ortamda yaşamaktan bahsediyoruz demektir.
Ancak azami birlik-beraberlik ne kadar otoriter rejim işaretiyse, asgari mutabakat da o kadar demokrasi şartıdır.
1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanını, "Artık hürriyet geldi, her isteyen istediğini yapar" diye anlamış, ortaya çıkan kargaşa ortamından önce zabıta tedbirleriyle kurtulmuş, sonra hızla İttihat ve Terakki otoriterliğine savrulmuş bir toplumuz, gerisi de malum.
Sonra, çok partili hayata geçiş döneminde "demokrasi"yi benzer bir şekilde anlayıp, önce Demokrat Parti sultası, sonra askeri darbeyle karşılaşmış bir toplumuz.
Mutlaka olduğumuz yerde saymıyoruz, ama ne yazık ki benzer eşiklere dayandığımızda, benzer savruluşlar yaşıyoruz.
Toplumsal uzlaşıdan bunca uzaklaşılan, kavgaların temel kurumlara bulaştığı, ortalığın toz dumandan görülmediği bir ülkede, ufukta gözüken tek şey daha da kaygı duyulacak gelişmelerdir.
Bazıları demokrasiyi "darbesizlik özlemi"ne indirgemiş vaziyette.
Bir ülkede olabilecek yegáne ve tek kötü şey askeri darbe değildir, aynı şekilde "darbesizlik hali" tek başına demokrasi demek değildir.
O nedenle darbe ihtimalinin veya ortamının olmamasına çok güvenmeyelim. Durumu biraz ciddiye alalım.
VAZGEÇİLMESİ GEREKEN
Şu anda, o kadar çok kavga birbirinin içine girmiş vaziyette ki, yeniden nereden başlanır bilemiyorum.
Ancak, her şeyden önce, AKP iktidarının, káh durumu hafife almak, káh "Bu kavga burada bitmez" üslubu arasında gidip gelen tavrından vazgeçmesi gerekiyor.
Diğer taraftan, bir büyük uzlaşmayla, bir büyük yarılmanın merkezinde olan, başörtüsü yasağı utancının son bulması gerekiyor diye düşünüyorum.
Düşünüyorum düşünmesine de, ufukta böyle bir işaret de görmüyorum.