Paylaş
Bir kere artık farklı kesimlerin birbirinin ekranına çıkma oranı düştü, herkes biraz kendi evine çekildi. İkincisi, ülkenin gerilimi o kadar yükseldi ki, artık çoğumuzun bu yüksek doza tahammülü kalmadı.
Üçüncüsü, artık tartışmadan ziyade neredeyse herkes kendi söylemine kapanmış durumda.
BİLGİ YETMEYİNCE ERGENEKON DA ERGENEKON
Özellikle iktidar yanlısı gazeteci ve aydınlar, konu ne olursa olsun Ergenekon, darbe diyorlar başka bir şey demiyor.
Cevap yetiştiremeyince, Ergenekon, bilgi yetmeyince Ergenekon!
Hele karşınızdakinin bir nedenle şahsi hedefi olmuş biri iseniz, “Hava güzel” deseniz, “Darbeye uygun ortam mı demek istiyorsun?” demeye hazır vaziyetteler.
Onu dahi yapamayan, karşınızda cevap yetiştirmekten aciz kalınca, karşınızda tutunamamanın acısını köşesinde, o da yoksa, internet sitesinde çıkarmaya çalışıyor.
Nereden baksanız acıklı bir tablo!
Böyle bir ortamda, bir tartışma programında, CHP’nin şu aralar ismi parlayan polemikçi bir milletvekilinin karşısında, iktidar partisinden bir milletvekili, büyük bir sükunetle her sorulana son derece serinkanlı cevaplar veriyor.
CHP’yi “tek parti rejiminin ustası” olmakla suçlamak bir yana, bu konu açıldığında, birçok CHP’liden daha anlaşılır, daha ikna edici bir değerlendirme yapıyor. “1950’ye kadar olan CHP ile, 60 sonrasını aynı kefeye koymak haksızlık olur” diyor.
Dahası, belli ki adı hiçbir şaibeye karışmamış biri, CHP’li milletvekili bile sonunda, “Karşıma sizin çıkmanız benim alanımı daralttı” demek zorunda kalıyor. Avni Doğan, Maraş milletvekili imiş.
Ben kendisini tanımıyordum, sordum soruşturdum, partide de saygı duyulan bir isimmiş, kendi isteği ile geri planda duruyormuş.
Saldırgan üslubu, ucuz polemikçiliği marifet sayan, öne çıkmak için bu yollara başvuran münazara çocuğu siyasetçi tipinden, onun ötesinde, önceliği siyasetçiden bile çok iktidarı kollama gayreti olan gazetecilerden sonra Avni Doğan gibi birini dinlemek bana ilaç gibi geldi.
Daha önemlisi, önemli bir gerçeğin altı çizilmiş oldu. Demek ki muhalefetle böyle başa çıkmak pekâlâ mümkünmüş! Hatta, muhalefeti susturmak, sindirmek gayretinden daha tesirli olabiliyormuş! Tabii yeterli bilgiye, görgüye ve iyi niyete sahipseniz.
DAHA UZLAŞMACI DAHA SERİNKANLI
Ben siyasetin hep uyuşuk bir uzlaşma zemininde yürümesinden yana değilim. Aslında iktidar ve muhalefetin hep ve çok anlaşması da sorundur. Demokrasilerde birinin söylemediğini söyleyecek birileri hep olmalıdır.
Ama Türkiye’nin mevcut tablosu bu sağlıklı iktidar-muhalefet zemininden fazlasıyla uzaklaştı.
Demokratik siyaset zeminini yakalamak adına bu şartlarda daha uzlaşmacı, daha serinkanlı bir tabloya ihtiyacımız var. Umarım, Başbakan da bunu fark ettiği için birilerine “Bize gaz vermeyin” demek ihtiyacı hissetmiştir.
Paylaş