BU gazeteler insanı, durduk yerde feminist yapar. Bunu ben söylüyorsam artık gerisini siz düşünün. Feminizmin hemen hiçbir türüne yakınlık duymadığım, ikna edici bulmadığım için adı "kadın düşmanı"na çıkmış biriyim. Ama bu kadarı fazla!
Memleket meseleleri iyice ruhumu kararttığı için, bu pazar günü bari magazin haberleri okuyayım dedim, daha fazla ruhum karardı. Bizim gazetenin ekinin iki büyük sayfası, bir sahne/sinema sanatçısının eski kocası ve onun yeni eşinin evlenme "başarısı"nın öyküsüne ayrılmıştı.
GEYŞA EDEBİYATI
Anlatılan, aslında, bir adamı evliliğe ikna eden kadının "başarı" öyküsüydü! Yani röportajın dili bu yönde gelişmişti. Baktım, olay böyle seyrettiği için adam da iyice havaya girmiş, "Beni hak etti!" şeklinde bir narsisizm olayına girmiş. Sadece o değil, herhalde, ergenlik krizinden kurtulamayan, aynı akıldaki birçok erkek de bu veya buna benzer şeyleri okuduğunda aynı havaya girmiştir.
Başka bir gazetede, bir şarkıcı kadının beşinci kez evlenmesi haberi, yine bir kadının bunca adamı nasıl evlenmeye ikna ettiği öyküsü şeklinde verilmiş. İkincisi, birincisi kadar patolojik değil ama her öyküde "başarı" reçetesinin vazgeçilmez parçası, evinin kedisi, mutfağın kraliçesi olmak gibi şeyler.
Ne oluyoruz?
Nedir bu geyşa edebiyatı? Kimsenin zevkine karışamayız, ama "geyşalık" olsa olsa cinsel fantezi olarak anlaşılabilir bir tercih. Bir erkeğe kendini önemli hissettirmek son derece eğlenceli bir şey, ama bir ömür bununla geçer mi?
Kim özel hayatını nasıl tanzim ederse etsin de, bu saçmalıkları bunca popüler etmek, bu zihniyeti hakim kılmak açısından son derece tehlikeli değil mi? Bu zihniyetle yetişen genç kızlardan kaç kendine saygısı olan kadın çıkabilir?
Feminizmin altmışlı yıllardan itibaren yükselişine kadar hiç olmazsa, Greta Garbo gibi karizmatik kadın idoller, "femme fatale"lik gibi kadın iktidarı fikrini kışkırtan bir tahayyül vardı. Sonra, feminizm furyası hiç olmazsa erkek merkezli bir dil kullanmayı utanılacak bir şey haline getirmişti. Şimdilerde, sadece bizde değil, tüm dünyada muazzam bir geri dönüş yaşanıyor.
Cinsel devrim, doğal seyri içinde erkekleri yeniden "bulunmaz Hint kumaşı" haline getirdi. Eşitlik, özgürlük lafta kaldı, mevcut zor rekabet şartları nedeniyle yürekleri "Acaba erkeksiz mi kalırız?" korkusu sardı. Artık saçını süpürge etmek yetmiyor, süpürge edilmiş saçlara fön çektirilip, bir de her zaman güzel görünmek gerekiyor.
ARKADAŞLAR DİRENİN
Sevgili genç kızlar, sevgili genç kadın arkadaşlar, ne yapın yapın, bu felaket senaryosuna direnin. Hayatınızda erkeklerin önemli olması son derece anlaşılır bir şey ama inanın kendinize saygınızı korumak kadar önemlisi yok.
Hem erkeklere de kötülük etmenin alemi yok.
Annelerinin başladığı yerden alıp, adamların ergenlik krizlerini aşmalarını engellemeyin, sonra hiç büyüyemeyen çocuklar olarak onlar da sakil bir hayat sürmek durumunda kalıyorlar.