Paylaş
Prof. Dr. Özge Hacıfazlıoğlu, Berkeley Üniversitesi (University of California Berkeley) Eğitim Fakültesi’nde kadrolu akademisyen. Yükseköğretim liderliği konusunda uzun yıllara dayanan araştırmaları var. 2021 yılında misafir profesör olarak başladığı Berkeley Üniversitesi’nde şimdi okul yöneticileri, öğretmen ve öğrenciler için önemli çalışmalar yapıyor. “Eğitimcilerin sorunları görev yapılan ülkeye ve bölgeye göre değişiklik gösterse de birçok benzerlikleri var. Bu da bana şaşırtıcı gelmiyor. Hepimizin öncelikli konusu ailelerin ve çocukların yaşamında fark yaratmak” diyen Hacıfazlıoğlu ile Berkeley deneyimlerinin yanı sıra çocukların ve öğretmenlerin geleceğe nasıl hazırlanması gerektiğini konuştuk:
‘BİZ GÜÇLÜYÜZ ATLATIRIZ’ DEMEYİN
“Türkiye’deki eğitimciler olarak yılmazlık becerilerinin geliştirilmesi ve psikolojik sağlamlık konusunda deneyimliyiz. Ancak ‘biz güçlüyüz, bunu da atlatırız’ derken kendini unutan ve iyi olma farkındalığını kaybeden eğitimcilerimizin sayısı da azımsanamayacak kadar fazla. Kaliforniya’da okula başladığında hafta sonu ödev verilmediğini öğrenince ilköğretim öğrencisi oğlumun gözlerindeki mutluluğu görmeliydiniz. Buraya geldikten sonra geçen 1.5 yıllık süreçte ödev baskısı ve telaşı olmadan çocuklarımızın gelişiminin yaşamla iç içe nasıl sağlanabileceğini deneyimleyen eğitimci bir anne olarak ödev konusunu mercek altına almamız gerektiğini düşünüyorum.
ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLARA ÖZEL İLGİ
Kaliforniya’da özel gereksinimli çocuklara geniş bir yelpazede destek sunulmasını çok anlamlı buluyorum. IEP (Individualised Educational Program) özel eğitim gereksinimi olan çocuklar için kurgulanıyor. Bu kapsamda okula verilen eyalet desteği okullardaki işleyişin etkili olmasında rol oynuyor. Farklı ülkelerden gelen çocuklara sunulan dil desteğiyle de benzer şekilde küçük yaşlarda dil edinimini akademik olarak destekleniyor. Okul sonrası sunulan okuma, matematik ve fen koçluğu programlarının ne kadar etkili olduğunu gördüm. Bu programlar, kesinlikle sınava hazırlama amaçlı değil; yaşam becerilerini geliştirmeye yönelik tasarlanmış. Veli temsilcilerimin bölgelerin eğitim komisyonlarında yer alarak çocukların ihtiyaçlarını dile getirmeleri, bölgelere ve okullara ayrılan bütçeler konusunda görüş bildirmeleri, sistem liderliği konusunda ebeveynlerin de aktif rol aldığını gösteriyor.
DİKKAT EKSİKLİĞİNE NASIL YAKLAŞMALI
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) konusunda okullarda gerçekleştirilen uygulamaları çok anlamlı buluyorum. Bu kapsamda olup da destek verilen çocuklar okula daha kolay uyum sağlıyor. Özellikle eyalet sınavlarında bu çocukların bir mentor öğretmen eşliğinde ayrı bir odada sınava alınmaları sınav baskısının en aza indirilmesi açısından önemli. Türkiye’de farklı alanlarda yetenekleri olan pek çok çocuğumuz sınav baskısı nedeniyle kendilerini başarısız ve yetersiz görebiliyor. Ciddi anlamda bunu sorgulamalıyız. Özellikle de aileler çocuklarının potansiyelini keşfetmek yerine bir nevi mahalle baskısı altında onlardan sınava dayalı bir performans beklentisine giriyor ve hatta bunu kendi başarıları olarak görebiliyor.
HAYATIMIZI DENGELEMELİYİZ
- Kendimi “Yükseköğretimde Eylem Araştırmacısı” olarak tanımlamaktan mutluluk duyuyorum. Eğitim yönetimi ve yükseköğretim liderliği alanında 20 yılı aşkın bir süredir okullardaki yöneticilerin yetiştirilmesinde ve desteklenmesinde aktif bir rol oynuyorum. Bu eğitimler, yüksek lisans ve doktora kapsamında olabildiği gibi çeşitli profesyonel gelişim programları şeklinde de olabiliyor. Türkiye’nin her bir köşesine ulaşmış bir akademisyen olarak iletişimde bulunduğum okul yöneticileriyle oluşturduğumuz paylaşım grupları onlar kadar benim gelişimimde de rol oynadı. Şimdi bu deneyimlerimi Kaliforniya Bay Area Bölgesinde okul ve üniversite yöneticileriyle deneyimleme fırsatını elde etme şansım oluyor.
‘İYİ OLMA’ MERKEZLERİ
- Denge konusunda projeler yürüten ve eğitimler veren, bir anne ve akademisyen olarak benim de denge arayışım halen devam ediyor. Yaşamımızdaki her bir değişim, bizim tekrar yeni bir denge arayışı içine sokuyor. Özellikle, COVID sonrası ABD’de bazı eğitim bölgelerinde ve üniversitelerde açılan ‘iyi olma merkezleri’ öğretmenlerin, öğrencilerin ve akademisyenlerin profesyonel olduğu kadar psikolojik olarak da ruhlarını besleyen bir dizi farkındalık etkinliklerinden oluşuyor. Yüzyılın en zorlu travmalarının yaşandığı ülkemizde bu konuda ivedi adımların atılmasına ihtiyaç var. Ruhumuzu besleyen bu destek sistemleri ve ağları, okullarda ve üniversitelerde bizlerden destek bekleyen öğrencilerimize de yansıyacaktır.
AİLELERE ÖNERİLER
1-Çocuğunuzun yeteneklerini ve güçlü olduğu alanları keşfetmesine fırsat tanıyın.
2-Ödev ve proje baskısı altında kaliteli zamanınızdan ve anı yaşamaktan vazgeçmeyin.
3-Çocuğunuzun yaşadığı sorunları takip edin ve ilgili uzmanlardan destek alın.
4-Yaşanılan sorunları ve güçlükleri, okul yönetimi ve öğretmenlerle paylaşın.
5-“İyi Olma Hali” sizin ve ailenizin odağında olsun.
EĞİTİMCİLERE ÖNERİLER
1-Lisansüstü eğitim fırsatlarını öncelikle kendi gelişiminizi sağlayacak şekilde kurgulayın.
2-Yurtiçi ve yurtdışındaki farklı uygulamaları gözlemlemek için fırsatlar yaratın.
3-Yılmazlık becerilerinizi geliştirmek ve iyi olma halinizi desteklemek için eğitimlere ve çalıştaylara katılın.
4-Kendinizi unutmayın ve kendi potansiyelinizi küçümsemeyin.
5-Sınırlarınızı zorlayarak, hayallerinizi gerçekleştirmek için yol haritaları hazırlayın.
Paylaş