Paylaş
Çok değil... Beş-altı yıl öncesine kadar bu ülkede sigortanın caiz olup olmadığı tartışılıyordu. Hayat sigortacılığına, bir kesim, ‘Allah’ın işine ne karışıyorsunuz’ diye tepki gösteriyordu. Hal böyle olunca da sigortacılar, bu kesimin yanına bile yaklaşamıyordu.
Sigortanın her çeşidi, belirli bir kesim için günahtı. Neden? Çünkü, işin içinde faiz var da ondan. Daha üç-beş ay öncesinde, özel emekliliğin dine uygun olup, olmadığı bile soruluyordu. Bazı kurumlardan da bu sorular karşısında aynen şöyle bir fetva çıkıyordu: Bireysel emeklilik, tamamen faiz olarak karşımıza çıktığından, özel emeklilik şirketlerinden uzak durulmalı.
Sanmayın ki, bu fetvalar bu kadarla sınırlı. İslami ölçülere uygun sigorta nizamı kurmanın mümkün olduğundan tutun da... Dindarların biraraya gelerek fon meydana getirmeleri bile söyleniyor. Şaka yapmıyorum. Bir araştırma yapın; bakalım, karşınıza bu konuda neler çıkıyor.
Ne ilginçtir ki, bugün ise emeklilik şirketleri, faize duyarlı kesimi, bireysel emeklilik sistemine çekebilmek için uğraşıyor. Kimileri, katılım bankaları ile işbirliğine giriyor. Kimileri de faizsiz kesime yönelik fonlar çıkartıyor.
İşin aslını isterseniz, bireysel emeklilik ilk başladığında, bu sistemin faizsiz kesim için çok uygun bir yatırım enstrümanı olacağını düşünmüştüm. Katılım bankalarının da, neden bu alana yatırım yapmadıklarını merak etmiştim. Gerekli enstrümanlarla içini doldurduğunuzda, gerçekten de bireysel emeklilik, faize duyarlı kesim için tam da ideal bir yatırım alanı. Çünkü, vefat riski içermediğinden sigorta değil. İkincisi de; 15-20 yıllık, uzun vadeli yatırım yapılmasına imkan sağlıyor.
KATILIM BANKALARI
Buradaki kritik nokta ise, faize duyarlı kesimin sisteme katılması için kurulacak fonların içeriği. Daha açık anlatımla; Bunlar öyle fonlar olmalı ki, içinde faizden eser olmamalı.
Neyse ki, son dönemde gelire endeksli senetler ihraç edildi de emeklilik şirketleri bu senetlerden oluşan fonları kurabildiler.
Peki yeterli mi? Elbette değil. Eğer ki faize hassas kesimin bireysel emeklilik sistemine katılması bekleniyorsa ki, gördüğüm kadarıyla gerek Hazine, gerek SPK, gerekse de emeklilik şirketleri bunu istiyor... O zaman mutlaka altın ve kıymetli madenlere, gelire endeksli senetlere, gayrimenkul gelirlerine dayalı varlıklara yatırım yapan fonlar kurulmalı. Ayrıca, katılım bankaları nezdinde kar payı katılım hesapları açılabilmeli. Bunun için de gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı.
Öte yandan, unutulmamalı ki, faizsiz gelir sağlayacak emeklilik fonlarının içine konacak kıymet çeşitliliğinin azlığı kadar, bunların ikinci el piyasasının olmaması da bir başka sorun.
Kanımca katılım bankalarının emeklilik sistemine yapacakları yatırımlar, bu yöndeki düzenlemeleri hızlandıracağı gibi, bu tür kıymetlerin ikinci el piyasasına da derinlik kazandıracaktır.
BİREYSEL EMEKLİLİK
Ancak... İstediğiniz kadar düzenleme yapıp, yatırım enstrümanı oluşturun... İstediğiniz kadar da fon çeşitliliğini artırın... Kafa yapısı ve bakış açısını değiştiremediğiniz müddetçe hepsi boş.
Halen, bireysel emekliliğin caiz olup, olmadığı sorgulanıyor. İslami ölçülere uygun sigorta nizamı kurmaktan ve dindarların biraraya gelip fon oluşturmasından bahsediliyorsa... Altına ve kıymetli madenlere yönelik yatırıma imkan da tanınsa, çeşit çeşit fonlar çıkarılıp, planlar da oluşturulsa hiçbir işe yaramaz. Hal böyle olunca da faize duyarlı kesimi bireysel emeklilik sistemine çekmek koca bir hayalden öteye geçemez.
O nedenle de önce, bakış açısının değişmesi, değiştirilmesi gerekir.
Daha doğrusu, bağnaz yaklaşımın olduğu yerde bireysel emeklilikten, fon yönetiminden, yatırım enstrümanından bahsedemezsiniz.
Paylaş