Paylaş
Konuyu açayım. Çünkü bu sorun sadece deprem bölgesine yönelik değil tüm DASK poliçeleri için geçerli. Açıkça söylemek gerekirse bu büyüklükte bir deprem olmasaydı bu sorun da ortaya çıkmayacaktı. Önce bir iki hususu hatırlatayım. Malum, DASK poliçesi olmadan elektrik ve su abonelik işlemleri yapılamıyor. Önce zorunlu deprem sigortasını yaptırıp, ibraz edeceksiniz; sonra elektrik ve suyunuzu bağlatacaksınız.
OLANLARA DASK BİLE ŞAŞIRDI
Yine malum, DASK poliçesi, tapu belgesi istenmeden, beyana tabi yapılıyor. Yani, vatandaş, nereden sigorta yaptıracaksa; oraya, konutunun kaç metrekare olduğunu beyan ediyor. Bu beyana göre de DASK’ın verdiği teminat tutarı, bunun karşılığında ödenecek prim tutarı otomatik belirleniyor. Örneğin, vatandaş, konutunu 100 metrekare olarak beyan ediyor, bunun karşılığında 301 bin TL teminat alıyor, 456 lira da prim ödüyor. Niye, beyana tabi? Sigortanın yapıldığı acentede ya da banka şubesinde vatandaşın tapu bilgisini kontrol edecek bir sistem yok da ondan. Kaldı ki, DASK sistemi kurgulanırken, kimsenin aklına, ‘ya vatandaş evinin metrekaresini düşük gösterirse’ diye bir düşünce de gelmemiş.
Ama zaman içinde alınan kararla, zorunlu deprem sigortasına ödenecek en düşük prim miktarı belirlenmiş. Bu rakam da 90 lira. Zorunlu deprem sigortasına ödenecek prim tutarı 90 liradan az olamıyor. Bu karar da daha çok, 1+1 konutlar veya bina içindeki küçük ofisler için alınmış. 90 liralık prim de 39 metrekare konutun sigorta bedeline denk geliyor. Örneğin, 40 metrekare bir konutunuza DASK yaptırdığınızda, deprem bölgesine göre değişmekle birlikte 117 bin lira sigorta teminatı alıyorsunuz, karşılığında da 90 lira prim ödüyorsunuz. Buraya kadar sorun yok, ancak deprem sonrasında yaşananlara DASK bile şaşırdı.
EVİN ÜÇTE BİRİ SİGORTALI
Depremde ortaya çıktı ki, bölgedeki zorunlu deprem sigortalı konutların neredeyse üçte biri, elektrik ve su abonelik işlemleri için düşük metrekare gösterilmiş. Yine ortaya çıktı ki, en düşük prim olan 90 lira ödemek için konutların üçte biri 39 metrekare olarak gösterilmiş. Özetle, şöyle olmuş. Vatandaş, elektrik idaresine gitmiş, bakmış ki DASK olmadan işlemini yapamıyor, en yakındaki sigorta yapan kimse ona müracaat edip, ‘bana ucuzundan DASK yap’ demiş, 90 lira ödemiş, 39 metrekarelik poliçesini almış, elektrik işini halletmiş. Ama bu arada da evinin üçte biri sigortalatmış.
İşte, şimdi o konutlar yıkıldı ve DASK, 39 metrekare üzerinden hasar ödemek durumunda kaldı. DASK’tan detayları öğrendim. Deprem bölgesindeki 120 metrekarelik konut, doğru beyan edilseydi; DASK, 362 bin lira teminat verecek ve karşılığında 285 lira prim alacaktı. Ancak elektrik, su aboneliği için konut 39 metrekare gösterildiğinden, DASK’a 90 lira ödenip, karşılığında da 117 bin lira teminat alınmış. Eğer depremzede gerçek beyanda bulunsaydı yıkılan konutu için DASK’dan 362 bin lira alacaktı, şimdi ise 117 bin lira aldı. İşte fark burada. Maalesef vatandaş, DASK’a 195 lira fazla prim ödememek için 245 bin lira teminattan oldu.
AZ HASARDA SORUN BÜYÜDÜ
Daha bitmedi. Malum, deprem bölgesinde tüm konutlar yıkılmadı. Az hasarlı konutlar var ve sayıları da ciddi boyutta. DASK, deprem bölgesindeki az hasarlı konutlar için uygulama başlattı ve incelemeye, araştırmaya gerek olmadan sigorta bedelinin yüzde 15’ini ödüyor. Düşük metrekare gösterilmesi burada da büyük sorun oldu. 39 metrekare gösterilip, 117 bin lira sigorta teminatı alınan konut, depremde az hasarlanınca; DASK, yüzde 15 üzerinden, depremzedeye 17 bin 500 lira hasar ödemek durumunda kaldı. Hal böyle olunca da şikayetler daha da arttı. Depremzedeler daha da mağdur olmasın diye DASK jest niteliğinden bir karar aldı ve 39 metrekare gösterilen tüm konutların ödemelerini 100 metrekare üzerinden yapmaya başladı. Şimdilerde evini düşük metrekare gösteren depremzedeler DASK’tan 17 bin 500 değil artık 45 bin lira alıyor.
İşin daha ilgincini de söyleyeyim. DASK kendi sisteminde bir sorgulama yapıyor ve deprem bölgesinde hasar almayan konutlarda halen 39 metrekare gösterilmiş binlerce konut tespit ediyor. Depremden sonra tüm bu yaşananlara rağmen halen konut sahipleri, ‘ben yanlış beyan verdim, gidip şunu düzelteyim’ bile demiyor.
Paylaş