Paylaş
KDK, neden böyle bir karar verdi? 2022’nin kasım ayında DASK’ın verdiği teminat artırılarak, inşaat birim metrekare maliyet tutarı bin 508 liradan 3 bin 16 liraya, bir konut için 320 bin lira olan en yüksek teminat tutarı da 640 bin liraya çıkarıldı ve bu artış Resmi Gazete’de yayımlandı. Nasıl ki, vergiden emekli maaşındaki artışa kadar alınan kararlar Resmi Gazete’de yayımlanarak, duyuruluyorsa; DASK, teminat artışı da kamuoyuna öyle duyuruldu.
Duyuru sonrasında da zorunlu deprem sigortası olanların yeni teminatlardan yararlanması için ek prim ödeyerek, poliçesini değiştirmesi, bir başka ifade ile zeyilname yaptırması gerekiyordu. Kimileri bu değişikliği yaptı, kimileri yapmadı. Kahramanmaraş depreminde zeyilname yaptıranların hasarları, zorunlu deprem sigorta poliçesi üzerinde yazan yeni teminatlar üzerinden; yaptırmayanların ise poliçede yazan eski teminatlar üzerinden ödendi.
KDK’NIN DASK KARARI
Depremde konutu hasar görenler, sigorta tazminatının 2022 fiyatı olan bin 508 lira üzerinden hesaplandığını, tazminatın 2023 yılı birim fiyatı olan 3 bin 16 lira üzerinden hesaplanarak ödenmesi için KDK’ya başvurdu. KDK da 2022 yılı tarifesine göre ödenen sigorta tazminatının, 2023 yılı tarifesine göre ödenmesi yönünde tavsiye kararı verdi.
Şimdi burada biraz duralım. Bu tavsiye kararı sonrası aklıma şöyle bir soru geliyor. Mesela, geçen yılın sonunda teminatlarını artıran ve depremde konutu hasar görüp de yeni teminat üzerinden DASK’tan hasarını alanların durumu ne olacak? Öyle değil mi; ek prim ödeyerek, zeyilname yapmış, poliçelerini değiştirmiş, teminatlarını artırmışlar. Bunu yapan on binlerce sigortalı var, belki daha da fazla. Şimdi, bu kişiler de, KDK’ya; ‘zeyilname yaptırmayanların tazminatlarının yeni tarife üzerinden ödenmesi yönünde karar vermişsiniz, ek prim ödeyip, teminatını artıranlar için de ödenen o primlerin iadesi yönünde karar verin’ diye şikayette bulunmazlar mı? Bence bulunurlar; haklarıdır da. Onların suçu ne?
BU İŞ SİGORTACILIKTAN ÇIKIYOR
Bu durumda KDK, ‘siz de haklısınız’ deyip, primlerin iadesi yönünde bir tavsiye kararı daha yayınlar mı? Yayınlayabilir. Açıkça söyleyeyim, bu iş artık sigortacılıktan çıkıyor. Prim almadan tazminat öde, tazminat ödediğinin primini iade et dedin mi; bunun artık sigortacılıkla falan bir alakası kalmıyor, devlet yardımı haline geliyor.
Peki, DASK, zeyilname yaptırmayanların tazminatlarını yeni tarifeden ödeyemez mi? Öyle ya, koskoca kurum, vatandaşa fazladan ödeme yapsa ne olacak? Elbette öder ama sonra ne olur; işte orasını anlatayım. DASK, Kahramanmaraş depreminde zarar gören 500 bin konut için 35 milyar TL hasar ödedi. Bunu da kendi kasasından ya da sigortalılardan topladığı primlerden ödemedi, ödeyemez de. Ne yapıyor? Her sene sigortalanan konuta, o konutlara verdiği toplam teminata göre DASK da kendini yurtdışına sigortalatıyor. Buna da sigortacılıkta reasürans deniyor. Depremde hasar olduğunda da yurtdışındaki reasürans şirketleri bu hasarın tamamına yakınını ödüyor. Sigorta sistemi böyle işliyor; hesap kitap işi yani. Reasürans olmazsa DASK ne sigorta yapabilir ne de hasar ödeyebilir. Buraya kadar sistemi nasıl işlediğini anlatabildim sanırım.
NE SİGORTA KALIR NE DE ŞİRKET
DASK, depremde 35 milyar lira hasar ödedi ya; eğer tavsiye kararına uyar ya da yargıda süren davaların sonucu bu yönde olursa; çok kaba bir hesap yaptım DASK, 35 milyar liranın üzerine 20-25 milyar lira daha ödemek durumunda kalır. Bunu nereden ödeyecek? Kendini sigortalattırdığı reasürans şirketlerinden isteyecek. Onlar de doğal olarak, DASK’a, ‘poliçelerde yazan teminatlar belli, aldığın prim belli, anlaşmalarımız belli, bunun sigorta ile alakası yok, ben niye bunu ödüyorum?’ diyecek ve ödemeyecek. İş yargıya taşınacak.
Eğer ki, yargı, reasürans şirketini haksız bulup, ‘ödeyeceksin’ kararı verirse; sonrası vahim. Böyle bir karar sonrası dünyanın hiçbir reasürans şirketi Türkiye’ye reasürans teminatı vermez. O zaman ne mi olur? Bırakın zorunlu deprem sigortasını, DASK’ı falan; bu ülkede hiçbir konut, hiçbir işyeri, hiçbir sanayi tesisi sigortalanamaz. Daha açık bir ifade ile ülkede sigorta sistemi durur. Şu tarafı da var; devreye devlet girer, ‘alınan karların uygulanmasının sigorta sisteminde karşılığı yok, aradaki farkı ben bütçeden öderim’ derse hiç sorun yok.
Diyeceğim o ki, ister DASK özelinde, ister diğer tüm sigortalarda; sigortacılık tekniğine göre düzenlenmiş poliçede yazan teminatın dışında bir tutarı talep etme yolu açılır, bu da kabul görürse; bu ülkede ne sigorta sistemi ne de sigorta şirketi kalır. Bu durumda bırakın yabancı sermaye gelmesini mevcut olan bile kaçar. Bence bu konuya Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın el atması gerekir.
Paylaş