Boğa burcundaki çocuk, sessiz ve sakin olarak kabul edilir. Fazla ağlayıp zırlamaz. Ama ona yapmak istemediği bir şeyi yaptırmaya kalkarsanız inanılmaz bir yaygarayla karşılaşacaksınız.
Ayrıca onunla uğraşırken epeyce kilo kaybedecek, sıkı bir kas yapısına sahip olacaksınız. Düpedüz inatçı olmasının dışında Boğa bebeği yetiştirmek bir zevktir. Zira çok canayakın ve sevecen çocuklardır. Sıkıştırılıp sevilmeye bayılırlar. Boğa kızı babasının minik aşkı; erkekleri de güçlü, sağlıklı ve atletik yapıda olacaklardır. Bazen biraz haşarı, şakacı, dayanıklı ve çevik... Bazı kızların 'erkek Fatma' olmaları haricinde, hemen hepsi tam anlamıyla kız çocuğudurlar. Derli toplu yaşar, evcilik gibi oyunlara bayılırlar.
Boğa çocuğu ruhsal yönden dengelidir. Saldırganlık nöbetlerine ve krizlere diğer çocuklar kadar çok kapılmazlar. Gösteriş hevesleri yoktur. Kolayca kırılıp gücenmezler. Nadir rastlanır türden bir olgunluğa sahiptirler. Bir köşede gayet güzel oynamasını bilirler; bu yüzden onlarla bir yere gitmek daha kolaydır. Ama ona takılıp onu sinirlendirirseniz, sürekli baskı yaparsanız, ya da yapmak istemediği bir şeyi yapması için ısrar ederseniz, kavgacı olur. Bunu önlemenin tek yolu sevginizi fiziksel olarak göstermektir. Ona mantıklı ve kibar konuşun. Onu emirlerinize uymaya zorlamak ilerideki kişiliği için de tehlikelidir.
SESSİZ, SAKİN, İŞTAHLI
Boğalar, yemeğe düşkün olurlar. Renkler ve sesler, onun ilgisini hep çekecektir. Pastel tonlar tercihidir; parlak ve çok canlı tonlar onu rahatsız eder. Müzikle çok yakından ilgili olacaklardır. Sinirlendiği ya da huysuz olduğu zaman müzik ve renkleri kullanarak da onu sakinleştirebilirsiniz.
Kusursuz bir konsantrasyon yetenekleri vardır. Okulda derslerine dikkat eder, iyi çalışırlar. İnatçılıkları bazen sizi zorlasa da genel olarak ılımlı bir aile yaşantınız olacaktır. Eşyalarına önem verirler. Sürekli bir şeyler toplar, saklarlar. Her biri onlar için fazlasıyla kıymetlidir. Her biri biricik malzemelerine zarar verilmesi, küçük Boğa'yı çılgına çevirir.
Onu sıcak bir sevgi ortamı içinde büyütmek gerekir. Kendi háline bırakın. Çevresine güzellikler serpiştirin. Ve bilin ki büyüdüğü zaman daha da iyi biri olacaktır. Doğum günlerinizi unutmayacak, aile büyükleriyle her zaman en yakından ilgilenen kişi olacaktır.
BOĞA BURCU ANNESİ
Annelik ona yakışır; bu meşgále, Boğa'nın kadınsı yapısına harikulade uyar. Genelde çok sakin bir yapıya sahiptir. Bebekleri şefkatle kucağına alır, yeni yürümeye başlayanlara bayılırlar ama çocuklar büyüdükçe sert ve talepkár bir anneye dönüşürler. Şefkatli ve koruyucudurlar. Çocuklarını disiplinle yetiştirmek isterler. İtaatsizliğe, tembelliğe ve düşüncesizliğe dayanamazlar. Çocukların odalarını derli toplu muhafaza etmeleri gerekir; yoksa!..
Çok şükür ki, yıllar onları, aşırı anaç imajlarından kurtarıp çocuklar için iyi bir arkadaş kılacaktır. Ama genellikle çocukların büyüme ve gelişme dönemlerinde aileleri ile olan olağan problemleri nüksetmeye başlayınca, Boğa annenin disiplin yanlısı karar ve tutumları çocukları ile arasında hoş olmayan anılara sebep olabilir. Yine de şakacı ve müşfiktirler, her türlü tehlikeye karşı çocuklarına kalkan olmak isterler. Eğer çocuğu hasta ise, günlerce başında sabahlayabilecek dirayettedirler. Çocuklarına aşırı denebilecek bir hassasiyetle bağlı oldukları için ondan bir an için bile ayrılmak istemezler.
Ona asla söylemeyin: Ne olur bunu yapar mısın?
Ona hep söyleyin: Seni çok seviyorum.
Ona hediye alırken: Her şeyi toplamaya meraklı oldukları için koleksiyonu yapılabilecek bir şey; oğlanlara müzik aleti, resim malzemeleri, traktör, kamyon; kızlaraysa evcilik oyuncakları...
Çocuğum TSE damgalıdır
Geçen haftanın Anneler Günü olması sebebiyle pek çok yayında annelikle ilgili laflarla karşılaştım. Ünlü anneler, sanatçı anneler, isimsiz anneler, çalışan anneler, çalışmak zorunda kalan anneler... Bir anne olarak öğrendiğiniz ya da öğrenmeniz gereken ilk şey, başka anneleri yargılamamanız hatta mümkünse eleştirmemenizdir. Çünkü her insanın doğruları ve bunlara bağlı olarak verdiği kararları kendisine aittir. Fakat bu kez elimde olmadan fazlasıyla takıldığım bir şeyle karşılaştım. O da; 'Çocuğumla kaliteli zaman geçirmeye çalışıyorum,' durumuydu.
Sanırım bu daha çok sıkı çalışan ve ciddi kariyer derdi olan annelerin kurmayı tercih ettikleri bir cümle. Çocukları ile geçirdikleri ve az buldukları zamanın önemini hissetmeleri için kullandıkları bir terim. Çünkü bildiğim kadarıyla bunu kontrol eden bir kalite kontrol uzmanı yok. ISO bilmem kaç belgesi de verilmiyor; 'Evet, çocuğunuzla geçirdiğiniz bu zamanın kalitesi gerçekten belgelenmiştir!' şeklinde...
Doğrusunu söylemek gerekirse ben buna inanmıyorum. Çocukla annenin geçireceği her zamanın, en geniş anlamıyla, çocuğun lehine işleyeceğine inanıyorum. Bütün günü onunla geçirmenin, yapılan şeylerin kalitesiz olmasına sebebiyet vereceğini hiç düşünmüyorum. Ki, paranoyak bir anne olarak, yukarıdaki cümleden bu anlamı çıkartma hakkını da kendimde görüyorum üstelik. Onunla oturup mutfakta yemek yapmanın kalitesiz bir eylem sınıfına gireceğini düşünmüyorum. Kız olsun, erkek olsun; 'Anne su kaynadı, makarnaları atalım,' demesinin, bir çocuk ve bir anne için güzel bir durum olduğunu biliyorum. Salatalıkları soymasının ona zararı olacağını hiç sanmıyorum. Aksine iyi yemek yapmayı bilirse her zaman avantajlı duruma geçecek ve ileride pişireceği özel yemekleriyle karşı cinsi tavlama avantaj katsayısı yükselecektir.
Onunla oyun oynadıktan sonra, karşılıklı oturup, birlikte tembellik yapmanın, yatağa ya da koltuğa uzanıp tavana bakmanın da kalitesiz bir iş olduğuna inanmıyorum.
Merak ettiğim başka bir şey de şu: Zamanı kısıtlı olan sürenin kaliteli olup olmadığı nasıl anlaşılıyor? Yani işten gelip yemeğe kadarki bir saati çocukla birebir oynamaktansa, onun her dediğini yapmak, damağını çikolata ya da şekerle tatlandırmak mı kaliteli yaklaşım oluyor? Veya ona pahalı bir oyuncak almak mı? Benim inancıma göre bunlar büyük anne ve babaların, hadi bilemediniz, babaların yapabileceği şeyler. Baba işten gelip en az yarım-bir saat çocukla oynamalı derim ben. Çok mu bilirim? Hayır, ama biraz biraz hissederim.
Doğruya doğru, bütün günü köfte gibi yan yana geçirmenin de çok faydalı bir yaklaşım olduğuna inanmıyorum. O zaman zaten fazla geliyor biraz insana. Sıkılabiliyor anne de çocuk da...
Ama kaliteli zaman kavramına inanmıyorum.
Bilgisayar başında bütün konsantrasyonumla yazımı yazarken oğlumun yanıma gelmesini ve bilgisayarıma saldırmasını (şu anda olduğu gibi) çok sorun etmemeyi öğrendim. Ona tuşlara basmasını falan öğrettim. Yani geleceği için çok önemli bir adım atmış oldu değil mi! Klavye için küçük, Sinan için büyük bir adım!!!
ANNEMİN KÖŞESİ
Annem için: Canısı!
Bıktım, yıllardır aynı anne türkülerinden sıkıldık artık. Benim annem güzel annem... Ninniler söyle bana... Tıngır mıngır.
Yok, yeni şarkılar lazım anneler için:
Canısı canısı, ömrümün kaynağı
Sensin benim bağrımın yarısı
Yandım yandım ki ne yandım
Bilirim sen de yanarsın çünkü sen de anasın
Nakarat: Derler ki dolduramaz boşluğunu
Ne ana ne gardaş;
Oysa seni anan beni doğurman için doğurdu.
Derler ki dolduramaz boşluğunu
Ne ana ne gardaş;
Oysa seni anan beni doğurman için doğurdu.
(Es)
Beni bu dünyada en çok kim sever?
Sen tabii ki!
Neler oluyor bize?
Neler oluyor anam?
Yıllar geçiyor,
Sen ne dersen de!
Tıp personeline kongre
Sayfamız her ne kadar annelere yönelik olsa da konuyla dolaylı yoldan ilgili haberleri de duyurmanın faydasına inanıyoruz. Bunlardan biri de 4-6 Haziran 2003 tarihleri arasında İstanbul'da, Şişli Grand Cevahir Kongre Merkezi'nde düzenlenecek olan II. Ulusal ACS Kongresi...
Maalesef ki her yıl 2 milyona yakın kadının hamile kaldığı ülkemizde, yılda 1.481.000 umut canlı doğarken, bunlardan 48.000'den fazlası daha bir yaşına bile gelmeden sönüyor. Yine her yıl, bu umudu yeşertmek için didinen 700'den fazla anneyi kaybediyoruz. Neredeyse yarım milyona yakın anne adayı gebelikleri süresince doğum öncesi bakım görmüyor. (1998 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması verileri.) Anne ölüm nedenleri araştırmasında ölümlerin yüzde 53'ünün yöredeki mevcut koşullarda, yüzde 20'sinin gelişmiş hastane koşullarında önlenebilir olduğu saptanmış bir gerçek.
Bu verilerden yola çıkarak, bu defa tıp dünyasından insanları yeni gelişmelerden haberdar etmek, konuyla ilgili pek çok detayı tartışmak ve bilgi alışverişinde bulunmak üzere 2. Ulusal ACS Kongresi düzenleniyor. Kongrede doğum öncesinden 5 yaşa kadarki döneme dair, hem anne hem de çocuk sağlığına ve gelişimine ilişkin en yeni çalışmalar paylaşılacak.
Uzmanlar için düzenlenen kongreye katılımla ilgili detaylı bilgi 'www.anacocuk.org' web sitesinde yer alıyor. Ayrıca (0212) 219 4388 numaralı telefondan da sorularınıza yanıt alabilirsiniz.