Parklar niçin bu kadar bakımsız ve pis, cam kırıkları dolaşıyor ortalarda
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Taşındıktan sonra Sinan’la yaşadığımız en büyük değişiklik okula yürüyerek gidip gelmek oldu. Daha önce sepetle indiriyordum bildiğiniz gibi!!! (Yani neredeyse)
Oğlum da sanırım benim gibi: Taşıt sevmiyor. Yağmurda bile yürümek istiyor, onu zar zor taksiye bindiriyorum. Nitekim okul seçiminde de bunun benim için çok önemli olduğunu geçenlerde yazmıştım.
Neyse, okula her sabah tın tın gidiyoruz ama şimdi de her dönüşte parka gitme zorunluluğumuz çıktı.
Evet, bebekliğindeki gibi her gün parka gitmeye başladık Sinan’la.
Bebekken fazla takılmıyordum park bahçe durumuna. Ne de olsa pusetin içindeydi, temiz hava alıyor, döşeğinde oynuyordu. Ama büyümesiyle birlikte parkların durumu dikkatimi daha da çekmeye, içimi daha da sıkmaya başladı.
Geçen sabah konuştuğum bir ikiz annesi de park sorununu anlatmaya başlayınca fazla ‘rafine’ takılmadığımı anladım.
Yakın civarımda oyun alanı da olan 2-3 park var. Mıstık Parkı, Maçka Parkı, Demokrasi Parkı... İsimsiz ya da isimlerini benim bilmediğim birkaç tane daha...
Ya bu parklar niye bu kadar bakımsız ve pis?
Görünebilir çöplerin sayısı o kadar yüksek ki, insan görünmeyenleri düşünmek bile istemiyor.
Kağıt gibi artıkları geçtim, arkadaşım koca cam parçalarının ortalıkta dolandığını anlatıyordu o sabah. Ve parkın içinde araba dolaştığını...
Bu kirliliği çocukların mı, yoksa büyüklerin mi yarattığını da düşünmeden edemiyorum inanın ki...
PİSLİK BİR YANDAN KÖPEKLER BİR YANDAN
Bir şey içmek isterse bardak temiz mi, yemek isterse ne durumda? İnanın ben çok titiz biri değilim. Sokakta her zaman pek çok şey yemişimdir. Çatalını, bardağını peçeteyle temizleyen biri olmadım ama çocukların çok çabuk ve fazla hasta olduğunu bilmek yiyecek konusunda titizlendiriyor insanı.
Hadi oralarda yeme içme, ama oyunsuz olmuyor. Kumların içinden neler neler çıkıyor...
Birden köpekler koşturmaya başlıyor. Yahu oyun alanının olduğu yerde köpeklerin bağı çözülür mü? Zaten o köpek sahiplerinin çoğuna da kılım! Özellikle dışkıları toplamayanlara... (Sadece onlara!!!)
Aslına bakarsanız çocuğu parka getirmenin bile bir usulü var. Minicik bebekleri kayamayacakları kaydıraklara koyup, daha büyük çocukların enerji harcamalarını da engelleyen çok anne var. Yahu zamanı gelince kayacak. Senin onu tutup kaydıraktan kaydırmanın çocuk için ne anlamı olabilir ki!!! Büyük çocukların hızı kesiliyor o zaman. Oynadıklarından anlamıyorlar.
Ya bu park beni çok eğlendiriyor aslında. Bazı anneler de ‘Oğlum oraya çıkma, kızım oradan geçme’ diye ya peşlerinde koşturuyor ya da oturdukları banklardan bağırıp çağırma halinde. Eğer beceremeyecek kadar küçükse, oraya salma çocuğunu. Büyümüşse de biraz bırak denesin kendi kendine.
Bir de tabii neredeyse ergenliğe dayanmış çocuklar var ki onlar kaydırakların üzerinden kaymak yerine atlayarak, salıncakları tutan demirlerin üzerinde yürüyerek olaya bambaşka bir vizyon katıyorlar. Haklılar aslında. Neredeyse bacak boyları kadar olan kaydıraktan kayacak halleri kalmamış ki...
Ama onlardan biraz daha fazla tırsıyorum. Çünkü onların yaptığını görüp taklit etmek isteyen küçükler için sonuç biraz ağrılı olabilir. Sanırım 15 yaş çocuklar için başka türlü oyun alanları yapmak gerekiyor. Daha fazla akrobasi içeren türden...
Bu yazıyı yazdığım saatlerde yağmur yağıyor ve yaşasın!!! Bugün parka gidemeyeceğiz!!!
Bebeğiniz 4 aylık
Minik bebeğiniz bu ay da sizi şaşırtmaya ve hızla gelişim göstermeye devam edecek. Artık sizi ya da tanıdığı yüzleri gördüğünde sevinç gösterileri yapar. Yaptığı yeni numarayı onaylamanız da çok hoşuna gider. Çevresindekilerle ilişki kurmak için ses çıkartırlar ve gıdıklandıklarında gülerler. Bebekler bu ayda her türlü uyarıya açık olduğundan çevresini ne kadar zenginleştirirseniz o kadar iyi olur. Ayrıca kokuya da duyarlı olduğundan farklı şeyleri koklatarak oyunlar oynayabilirsiniz. Bu ay müzik bebeğinizin hayatından önemli bir role sahip: Müzikle hem meşgul olur, hem de sakinleşirler.
SAÇLARI ÇIKIYOR, GÖZ RENGİ DEĞİŞİYOR
Kafasının arkasındaki yumuşak nokta kaybolmuştur. Doğumda bulunan saçları dökülmeye ve yerine yeni, kalıcı saçları çıkmaya başlamıştır. Birkaç ay daha da saçlar çıkmaya devam edecektir. Ayrıca göz rengi de değişmeye başlar. Fiziksel yeteneklerinde ciddi farklılıklar gözlemleyeceksiniz.
OTURMA DENEMELERİ YAPAR
Artık sırtüstü yatarken parmağınızı tuttuğunda kafasını ve bacaklarını kaldırıp oturmaya çalışır. Yardımla da oturmayı becerebilir ve çok hoşuna gider. Yine de hevesli ya da hazır görünmeyen çocuğu bir adım olarak oturtmaya çalışmayın, hazır olunca bunu size ifade edecektir.
TEKMELERİNDEN SAKININ
Bu aylarda bebekler tekme atmaktan çok hoşlanır, tekmelerine vereceğiniz tepkilere ise daha da bayılırlar. Onlarla altını değiştirir ya da giydirirken bu süreci oyun gibi yapmanız daha iyi olur.
VÜCUDUNU KONTROL EDEBİLİR
Bacaklarını elleri ile ayaklarına ya da dizlerine dokunacak kadar havaya da kaldırabilir. Bebeğiniz giderek daha istemli hareket etmeye başlar. Yorgun zamanları hariç hareketleri daha akıcı ve kontrollüdür. Yüzme hareketi de yapabilir. Bu ay sonuna doğru kafasını tamamen dik tutabilir. Karnının üstünde yatarken 90 derecelik açıyla kafasını yerden kaldırabilir ve başını her yöne çevirebilir. Çenesini omzuna dayayıp ayaklarına bakar. Tam olarak ters dönemese de, bir yana doğru dönebilecektir. Bu yüzden düşme tehlikesi olan yerlerde onu yalnız bırakmayın.
UYKUDAN ÖNCE SÜT
Bu ay içinde doktorunuz katı gıdalara geçmenizi önerebilir. Bir öğünde sadece bir yeni gıda vermeniz doğru olur. Böylece hem bebeğinize yeni tatlara alışması için zaman tanımış olursunuz hem de bir besine karşı alerjisi olup olmadığını fark edebilirsiniz. Bazı bebekler yeni tatlara hevessiz görünebilir, endişelenmeyin ve onu zorlamayın. Az miktarlarla denemeye başlayın ve bu miktarları sütten önce, karnı açken verin. Çünkü süt ve sıvı mamalar çok doyurucu olduğundan karnı tok bebek, katı yemeği reddedebilir. Zaman içinde öğün sayısı dörde inecektir. Ayrıca yatmadan süt içmek de isteyebilir.
SALYA, DİŞ ÇIKARIYOR DEMEK DEĞİLDİR
Bu ay bebeğin tükürükleri akmaya başlar. Cildinde buna bağlı kızarıklıklar olması normal ama fazlalaşırsa doktoru aramanızı öneririz. Tükürük akması diş çıkarmayla bağdaştırılsa da bu her zaman dişe bağlanamayabilir çünkü bu aylarda başlayan tükürük akmasına rağmen dişler 6., 7. aylarda çıkabilir.
UYKUSU DÜZENE GİRİYOR
Bu ay sizi memnun edecek başka bir gelişme de uykuların ciddi şekilde düzene girmesi olacaktır. Geceleri 10 saat kesintisiz uyuyabilir. Gün içinde de 2 saatlik düzenli uykular uyuyacaktır. Her ne kadar bebekten bebeğe fark olsa da bariz bir değişim görülür. Bebeğinizin uykusu geldiğinde onu yatağa yatırabilirsiniz. Bunu da size şöyle ifade edecektir: Gözlerini ovuşturur, oyuna karşı halsiz ve isteksiz davranır, parmak emer ve sinirli davranışlar gösterir. Bazı bebekler de yorgunluktan dolayı daha canlı ve hareketli olabilirler.
5 DUYUSU GELİŞİYOR
Bebeğiniz dördüncü ayın sonunda her şeyi renkli görmeye başlar, Bakışlarını kolayca odaklayabilir ve üç metrelik görüş alanı içinde her şeyi görür. Yine de 50 santim önüne bakmayı tercih eder. Bir nesnenin düştüğü yere bakar, banyoda el ve ayaklarını çırpar. El-göz koordinasyonu da gelişmektedir. Tutma isteği son derece güçlüdür. Güzelce de tutar. Kulağı neredeyse bir yetişkin kadar net duyar. Müzik sesine cevap verir. Ses çıkarmaya da çok heveslidir. Bazı sesleri sürekli tekrar eder. Bunların çoğu tek sesli hecelerdir.
Sağlıklı oyun için temiz oyuncaklar
Yaz aylarının gelmesi ile birlikte çocuklarımızın oyun dünyalarında da değişiklikler, çeşitlenmeler oluyor. Oyuncakların çocuklarımızın gelişmesinde katkısı gerçekten büyük. Hele ki artık farklı amaçları olan, değişik amaçlar taşıyan pek çok oyuncak var. Ancak bütün gün açıkta kalan oyuncaklar tozlanıyor, yerlerde sürüne sürüne her türlü kiri üzerinde barındırabiliyor. Oyuncakları almak kadar onları temiz tutmak da gerekli. Çok fazla titizlenmeye gerek olmamakla beraber, çocuk oyuncağı deyince bazı temizlik kurallarını da unutmamakta fayda var. İşte size birkaç öneri.
MAKİNEDE YIKAYIN
Çocukların pek sevdiği peluş ve bez oyuncakları belli sıklıklarda makineye atıp yıkamak gerekir. Daha sonra kurutma bölümünde de kurutabilirsiniz. Bebek bezi kullanan çocukların sadece yıkanabilir oyuncaklarla oynamaları daha doğru olur.
SABUNLU SUDA BEKLETİN
Oyuncakların sık sık tozunu almak yetmeyebilir, özellikle kıvrımı, girintisi bol oyuncakları temizlemek için bir süre sabunlu suda bırakıp sonra iyice durulamak gerekebilir. Pilli oyuncakları yıkamak mümkün olmadığı için ıslak bezle iyice silmek doğru. Sert plastik oyuncakların temizliği için başka bir yol da sıcak sabunlu su ile iyice ovalayarak yıkamak.
HAFTADA BİR YIKAYIN
Oyuncakların üzerindeki girintilere ulaşabilmek için bir fırça kullanın. Daha sonra temiz su ile durulayın. 10-20 dakika çamaşır suyu katarak hazırlayacağınız karışımda bekletin. Oyuncakların haftada bir sabunlu su ile yıkanması, bol su ile durulanması ve açık havada kurutulması yeterli olacaktır.
OYUNCAK HAVUZU DEZENFEKTE EDİN
Havaların ısınması ile çocuklarımıza sulu ortamlar da hazırlayacağız elbette ki. Çocuğunuzun içine girip oynadığı su dolu oyuncak havuzlar, leğenler veya küvetler mikropların barınması için ideal ortamlardır. Çocuğunuz bu tip su dolu havuzlara girmeden önce havuzu mutlaka klorlu bir çamaşır suyu veya bu tür bir ürünle dezenfekte etmekte fayda vardır. Suyu ondan sonra koyun. Bu havuzlarda kullanılan oyuncakları da bu tip ürünlerle dezenfekte edin.
SÜNGERDEN YAPILMIŞ OYUNCAKLARA HAYIR
Bu havuzlarda oynadıktan sonra mutlaka çocuğunuzu yıkayın. Teni oynadığı su ile kalmasın. Oyun bittikten hemen sonra havuzu boşaltın. Suyun kalması hem mikrop üremesini artırır hem de zeminin kayganlaşmasına ve çocuğunuzun kayıp düşmesine sebep olur. Çocuğunuzun vücudunda açık yara varsa bu tür havuzlarda oynamasına izin vermeyin. Aynı oyuncak havuza birden fazla çocuğun girmesine izin vermeyin ve çocuğunuzun bu havuzlarda su yutmamasına dikkat edin. Su dolu havuzlarda çocuğunuzun süngerden yapılmış oyuncaklarla oynamasına izin vermeyin. Süngerin temizlenmesi zordur ve mikropların barınması için uygun bir ortamdır.
ANNEMİN KÖŞESİ
Anneme açık mektup
Yaza yaza yaz geldi, bahçemize kiraz geldi. Ne var ki yaz da gelemedi, bahçemde kiraz ağacı da yok. Kiraz dedim de, eskiden beni Polonezköy’e falan götürürdünüz babamla. Artık onu da yapmıyorsunuz. Hasbelkader çıktığım canlı yayınlarda yaptığım müthiş konuşmalar sonrasında beni arayıp, ‘Güzel görünüyordun, cildin de parıl parıldı, ne var ki sana hep söylerim, şu kaşlarını çatma diye, bak iğne zamanın gelmiş’ diyorsun sadece.
Ne yani sen beni bir biblo olarak mı görüyorsun? Orada ettiğim lafların hiç mi önemi yok senin için...
Neyse, seninle fazla dalaşmayacağım bu aralar. Hazır yaz da geliyor. Benim canım akşamüstü kaçamakları ister. Dolayısıyla da işim sana düşer.