Yaz ayları kısa olmasına rağmen anneler için dokuz aylık kıştan daha yoğun ve sorunlu bir dönem olarak yaşanıyor. Düzenlerin ve mekanların değişmesi sorunlara yol açıyor. Size kolaylık olsun diye bir özetleme yaptım: Hangi yaştaki çocukla yaz tatili nasıl geçer, çocuk ne ister...
1 yaş altındaki bebekler: Bu dönem çok zor değil. Bebeğiniz daha yürümediği için bıraktığınız yerde duracağından sıcakta peşinden koşma derdiniz olmuyor. Hatta onunla siestaya yatabileceğinizden, sizin için de dinlendirici denebilir. Balkona ya da bahçeye kuracağınız küçük şişme plastik havuz onun serinlemesine, sizin de yanında oturarak sakin zaman geçirmenize yarıyor. Bu dönem iyi, bence bol bol tadını çıkartın.
2 yaş: İşler zorlaşmaya başlıyor. Çocuğunuz koşturmaya başladığından, ilk yaza nazaran ikinci yaz daha ağır. Her gördüğünün peşine takılma, tehlikelerin farkına varamama ve azgınlık sonucunda bir an gözünüzü ayırdığınız çocuğunuz, iskeleye fırlayabilir ya da havuza düşebilir. Yerinde durmadığı ve yüzme bilmediği için her şeyi sizinle yapmak ister. Dolayısıyla oldukça ağır bir yaz. Onların istekleri doğrultusunda koştur babam koştur geçirirsiniz günlerinizi. Onlar isterse suya girer, sıkılana kadar kucağınızda ya da simitle onlarla durmak zorunda kalırsınız. Neyse ki gece erken yatıyorlar!!!
Üç yaş: Daha kolay bir yaz... Tuvalet işini halletmemişseniz halledebileceğiniz de bir dönem. Bilinçlendikleri için ve ufak ufak bisiklet, scooter gibi taşıtlar da devreye girdiğinden biraz rahatlama söz konusu. Deniz kenarında siz olmadan kendi kendine kova kürekle oynamaya, başka çocuklarla iletişim halinde olup, günübirlik arkadaşlıklar kurmaya, beraber oynamaya başlıyorlar. Siz de iki satır kitap okuyabiliyorsunuz deniz kenarında. Ayrıca sıcak saatlerde televizyona takılarak evde dinlenebiliyorsunuz da onlarla beraber. O uyumasa bile, ekran karşısında kestirmeniz mümkün.
Dört yaş: İşte bu biraz zor bir dönem. Nedense abuk şeylere takıyorlar kafalarını ve sizin de kendilerinin de keyif alabilecekleri şeyleri sıkıntı haline getiriyorlar. Kum çok sıcak, denizde yosun var, havada bulut var diyerek her şeye bir bahane bulup, pek çok şeyi yapmaktan vazgeçiyorlar. Uykuları da azaldığı için gün içinde uyusalar bile bu sefer gece geç yatıyorlar. Hatta siz gözünüzden uyku akarak, ‘Hadi artık yatalım, ben dayanamıyorum’ diye yalvarabiliyorsunuz.
Beş yaş: Beyefendi ve hanımefendiler sıkılmaya başlıyor. Günlerini doldurmak zorlaşıyor. Deniz bayıyor, bisiklet kesmiyor. Daha diledikleri gibi gezme yaşına da gelmediler ama öyle olduklarını iddia ediyorlar. Alıp başlarını oraya buraya gitmek istiyorlar. Bak seeeennnn!!! Onları oyalayacak şeyler bulmak zorlaşıyor.
YAZI KİM EN İYİ YAŞAR?
Özetle yaz ayları bir şekilde zor geçiyor. Tabii ki sıcağın da bunda etkisi büyük. Normalde kreşe giden ve gün içinde işi bilen biri tarafından oyalanan çocuğun, tatil günlerinde sizinle olması onu kesmiyor. Her ne kadar faaliyet olaylarına girmeye çabalasanız da, sizin sabrınız onların tarzına yetmiyor.
Anlayacağınız yaz ortasında başlıyorsunuz kışı aramaya...
Zaten bence yaz, sadece su kenarında iseniz bir şeye benziyor. Yoksa büyüklere de küçüklere de zor. Aradakilere daha iyi herhalde: Şöyle 10-15 yaş arasındakilere yani. Bir onlar bu ayların tadını çıkarmasını biliyorlar.
Bir de bize anlatsalar!!!
Başka kim çekmeceyi merdiven yapar ki!
İki yaşına gelen bebeğinize artık çocuk diyebilirsiniz. Bu yaşlarda hızla büyümeye başlar ve karakteri iyice belirginleşir. Bu yüzden de zor bir dönem yaşanır, hatta 2 yaş sendromu olarak da bilinir. Ama bu zor olduğu kadar keyif de alacağınız bir dönem. Ufak ufak konuşmaya başlar, söylediğiniz her şeyi anlarlar. Devamlı zıplayan ve bir yerlerden kayan çocuğunuzdaki sonsuz enerjiyi herhalde en iyi bu dönemde göreceksiniz.
KONUŞMASA DA ANLAR: Konuşmaya tek tük kelimelerle başlamış olabilir. Bir kısım bebek de henüz dinleme ve inceleme halindedir. İster konuşsun, ister konuşmasın sizi çok iyi anladığından emin olabilirsiniz.
DENGESİ İÇİN YARDIMCI OLUN: Fiziksel olarak da hareketlerinde rahatlama olacaktır. Bir sandalye ya da koltuğa tırmanabilir, koşabilir, tutunarak ya da sizin yardımınızla merdiven çıkabilir. İniş hálá biraz zor. Denge duygusu güçlenmeye başlar, o yüzden koşarken daha az düşer. Dengesini ayarlamada yardımcı olmak için ona iterek ya da çekerek oynayacakları oyuncaklar verebilirsiniz.
EVDEKİ TEHLİKELERİ AZALTIN: Çocuğunuzun merakının artmaya başlayacağı bu dönemde evin güvenliğini yeniden ve iyice gözden geçirmelisiniz. Oda oda tehlikeleri yok etmelisiniz. Kimyasal içerikli malzemeleri, temizlik ürünlerini, ilaçları ve kesici aletleri ulaşamayacağı yerlerde tutarak başlayabilirsiniz işe. Evi boşaltmak yerine onu eşyalara alıştırmanız, dokunmaya çalıştığı zaman uyarmanız daha doğru. Masanın üstündeki biblonun onun oyuncağı olmadığını öğrenerek büyürse başka evlere ziyarete gittiğinizde daha rahat edersiniz.
YARATICI YARAMAZLAR: Tırmanmalar başladığından kütüphane gibi büyük ve ağır eşyaları duvara sabitlemenizde fayda var. Çekmeceleri merdiven olarak kullanma gibi parlak fikirlerle karşınıza çıkacağından evinizi kendi gözünüzle değil, onun gözünden devamlı kontrol halinde tutmanız gerek.
OYUNLARDA DİKKAT: İki yaşındaki çocuğunuz taklitten ve çevresindekilerle aynı şeyi yapmaktan çok zevk alır. Diğer çocuklarla da oynamaya başlayabilir ama oyuncakları birbirlerinin ellerinden alır, ya da birbirlerine vurabilir, itebilirler.
YANINIZDA OLMASINA İZİN VERİN: İki yaşında bir çocuk inceler, araştırır ve seyreder. Karşılaştırmalar yapmaya ve kuralları anlamaya başlar. Bol bol konuşmanız; nedenleri, niçinleri anlatmanız çok önemli. Bir işle uğraşırken yanınızda olmasına ve kendi kendine oyun oynamasına izin verin. Arada sizi dinlemek için kafasını kaldırıp sonra tekrar oyununa döneceğini göreceksiniz.
SORU-CEVAP OYNAYIN: Ona sorular sorun ve onunkileri mutlaka yanıtlayın. Onu anladığınızı hissettirin. Bunun için, onun söylediklerini biraz daha genişleterek tekrar edebilirsiniz.
HANGİ OYUNCAKLARI TERCİH ETMELİSİNİZ
l Arabalar, kamyonlar ve bebekler bu dönemde oynayabileceği oyuncaklardan. Top, inşa kuleleri, tahta bloklar ve az da olsa yapbozlar ilgisini çeker. Tüneller ya da karton ev yapıp onun içinde zaman geçirebilirsiniz.
l Hamurlarla oynayabilir, boyama ve resim yapmaya ilgi duyabilir. Resimleri karalama şeklindedir ama renkleri öğretebilirsiniz. Tek rengi seçerse şaşırmayın ve rahatsız olmayın.
l İtmeli ve çekmeli oyuncaklar, üç tekerlekli bisiklet, su ve havuz oyuncakları da çok ilgisini çeker.
l Müzik aletlerinin oyuncaklarını alarak onu müzikle tanıştırabilirsiniz.
İKİ YAŞ SENDROMU NEDİR
Bu dönem çocuğun kendi karakterini ispat etmeye çalıştığı, çoğu şeye ters gidebildiği ve kriz nöbetlerine girdiği bir dönem. Kimi çocuk 1,5 kimisi de 2,5 yaşında bu krizlere başlar ve kısa da sürse mutlaka yaşanır. Kendini ifade etmekte zorlanması, ‘Ben de varım’ mesajını göndermek, kendi hayatları üzerinde kontrollerinin olduğunu ispatlamak, duygularını kontrol edememek bu krizlerin temel sebeplerinden. Bu dönemde ‘hayır’larınız çok önemli. Başta hayır deyip sonra pes ederseniz kaybedersiniz. Bu kelimeyi mümkün olduğunca az kullanmalı, kullandığınızda da onun bütün inadına rağmen sonuna kadar dayanmalı, asla pes etmemelisiniz.
Bazı çocukların dikkatini başka konulara çekip krizi atlatmak çok kolayken bazılarında mümkün olmaz. İyi bir gözlemci olursanız, özel ilgi duyduğu şeyleri keşfeder ve bu gibi durumlarında devreye sokabilirsiniz. Anneler bazen ‘Acaba çocuğumda bir gariplik mi var’ diye endişe bile duyabilirler. Genelde bir sorun yoktur ama çok zorlanıyorsanız bir pedagogdan fikir alabilirsiniz.
ANNEMİN KÖŞESİ
Anneme layık isimler
Annemi uzun süre görmeyip özlediğim zamanlarda içim onun için bir şeyler yapma arzusu ile dolar. Geçen sabah da kalktım ve düşünmeye başladım. Bu hayatta annem için bir şeyler yapsam ne isim verirdim diye...
r Eğer bir film yapsaydım, bir annenin de deli dolu, hayat dolu olabileceğini anlatan bir film olurdu: Analar da uçar!
r Bir şarkı olsaydı, onun romantik ve hassas tarafını öne çıkartmak isterdim: Mummyblanca.
r Bir kitap yazsaydım onun için adını ‘Lady Li Şifresi’ koyardım. Güzellik ve hayata mutlu bakabilmenin sırlarını açıklayan...
r Bir tatlı yaratsaydım adı ‘Her annenin rüyası’ olurdu, ki bunun bizim gençliğimizdeki genç kız rüyası ile asla bir alakası olmazdı. Çikolata ağırlıklı bir tatlı olurdu. Her ne hikmetse, asla kalori yazmayan bir tatlı tabii!
r Bir salata olsaydı (ki kendisi pek sever), Diva salatası yapardım.
r Ve bir otel tasarlasaydım, her odasını ünlü birinin yatak odasının eşi ya da meşhur filmlerin meşhur yatak odalarından oluştururdum. Bu otelin adının bir önemi yok tabii. Odalar yeter!!!