Anneler Günü, hediye alıp verme gününe dönüşünce, biz de ailece durumu biraz abarttık.
Ben anneme alacağım hediyeyi anneme, kızım da bana alacağı hediyeyi bana seçtirdi. Bu pazar tek sürprizi kardeşim yapacak.
Kardeşimi arayıp, aklında hediye seçeneği olup olmadığını sorduğumda "Senin aklında ne var?" diye soruma soruyla karşılık verdi. Anneler Günü hediye seçiminde yaptığım ayak oyununu anladığı günden beri, hediye önerilerime daha temkinli yaklaşıyor. Tam "Yine tuzağıma düştü" derken, benim sürprizim sürpriz olmaktan çıktı. Kuyumcu kuyumcu dolaşıp annem için küpe seçemeyince, geçen hafta sonu kolundan çekiştirip hediyesini anneme seçtirdim. "Anneme ne alacağım" krizini böyle atlatmış oldum.
Kızım servis arkadaşlarının birinde gül şeklinde kırmızı kadife bir yüzük kutusu görmüş. "Aynı gül kutusundan ve yüzükten alacağım" diye tutturdu. Benim anneme yaptığımın aynısını o bana yaptı. Kolumdan tutup okulundaki kermese götürdü. Gül şeklindeki kırmızı kadife gülleri bulduk ama yüzükleri benim takmam mümkün değildi. Orta şiddette gerginliğin ardından sadece kutuyu satın aldık.
Anneler Günü hediyemi bayram harçlığıyla aldığı için kızıma kıyamadım. Capitol’deki bir bijuteriden bir yüzük bulup kutunun içine koyduk. Hediyesini paketledi, üzerine de el yazısıyla "Hediyedir. Anneciğim, Anneler Günün kutlu olsun" yazdı. Anlayacağınız bizim evde bu pazar günü hediye sürprizi yaşanmayacak.
Ancak, geleneksel hediyeleşme konusunda şikayetim var. Bu özel günlerde benim bütçem derin bir yara alıyor. Öyle sadece anneye alınan hediyeyle geçiştirebilsem tamam, ama bizde anne çok... Öncelikle Nehir’e 3 yıl gözü gibi bakan Canan Abla’yı es geçmem mümkün değil. Hediye konusunda sırası annemden sonra gelir. İki yengem de hediye alınacaklar listesinde yer alıyor. Kardeşimin eşi ve her gün Nehir’in güne güleryüzle başlamasına vesile olan servis hostesimiz de bu listeye dahildir.
Hediyeleşme günü
Liste kabarık olunca hediye seçme işini bir ay önceden başlatıyorum. Son dakikaya bıraktığımda, ne ben, ne de hediye verdiğim kişi memnun kalıyor. Anneler Günü, bizim hediyeleşme günümüz oluyor. Acaba bu özel günün hediyeleşmeye dönüşmesi, günün gerçek anlamını unutmamıza mı neden oluyor? Belki...
Anneler Günü, anneliğimiz konusunda aynaya baktığımız ender günlerden biri.
Anne olanlar iyi bilir. Anne olmak gerçekten mucizevi, büyülü bir durum. Şefkatiniz, anlayışınız değişiyor, sabrınızın limitlerini altüst ediyor. Pamuk gibi oluyorsunuz. Tabi bu pamukluk durumunu yaş ilerledikçe değiştirmek gerekir. İşin sonunda "Talihin elinde oyuncak oldum" şarkısını "Kızımın elinde oyuncak oldum" diye söylemek de var.
Anne olmak, biraz da mutluluğun nerede kovalanacağını bilmek demek. Nehir doğduktan sonra ben mutluluğumu nerede kovalayacağımı öğrendiğimi düşünüyorum. Nedense kızımdan sonra aklım biraz daha özgürleşti. Onun sayesinde özgür, hoşnut, adaletli ve iyi kaldığıma inanıyorum. Her insan hayatı boyunca öğüt veren bir rehbere ihtiyaç duyuyor. Benim rehberim annem, kızımın rehberi şimdilik benim. Bu durum benim Nehir’e yeteceğim güne kadar sürecek.
Ama yetememek, yetişememek korkusu beni yiyip bitiriyor. Her gün aynı stresi yaşıyorum. Bu özel günler bu stresin katlanarak artmasından başka bir işe yaramıyor. Ama o kadar çaresizim ki! Fikir üretirken, haber yazarken zamanınız geniş olmalı, aklınız başka yerde kalmamalı. Sürekli bölünerek yazı yazamazsınız. Evde bekleyen bir çocuk varsa, o zaman parçalanma başlıyor. Dengeyi oturtmak çok zor oluyor.
Bu anlamda ben de çok parçalandığımı hissediyorum. Bir taraftan kızımın yanında daha fazla olmak istiyorum, diğer taraftan yapılacak röportajlar, çözülecek kasetler, tamamlanacak projeler var. Hadi bakalım çıkın işin içinden...
Nehir okula servisle gidip geliyor. Ama yine de okula götürüp, akşam almam konusunda ısrar ediyor. Bazen sabahları bırakma şansım oluyor ama bugüne kadar hiç akşam çıkışında gidemedim. Nehir’in "Lütfen anne bu akşam gel. Hep işim var diyorsun, gelmiyorsun. Arkadaşlarımın annesi geliyor" sözleri beni darmaduman ediyor.
Doğru söylüyor, hep işim oluyor. Güneşli’de çalışıp, saat 15.30’da Anadolu yakasında olmak benim için çok lüks bir durum. Kızım üzülüyor, annem benim için bahaneler buluyor, ben suçluluktan ölüyorum.
Anneliği teraziye koymak mümkün müdür bilmiyorum. Kızımın yüreğime dokunan sözleri beni yüreklendirse de, annelik karnemde kırıklar kimi zaman daha fazla yer kaplıyor. Bu Anneler Günü, terazinin benden yana çıkması için, Cumartesi günü çok çalışmam gerekecek çookkk... Çocuk Üniversitesi
Çocukların merak ettikleri, büyüklerin de yanıtlamakta zorluk çektikleri soruların ele alındığı Çocuk Üniversiteleri, yeni yüzyılda çocukların bilime olan ilgisini arttırmaya yönelik projelerden biri. Optimist Yayınları, 2002 yılında Almanya Tübingen’de gerçekleştirilen Birinci Çocuk Üniversitesi’nin sekiz sorusu ile sekiz profesörün bu sorulara verdikleri yanıtları içeren kitabı Türkçe’ye kazandırdı. Kitapta "Dinozorların soyu neden tükendi, neden zenginler ve fakirler var, insanlar neden ölmek zorundadır, okul neden can sıkıcıdır, neden insan maymun soyundadır" sorularının yanıtları yer alıyor. Kitap 15 dile çevrildi, sadece Almanya’da 120 bin sattı.
Anneler Günü Festivali’ne davetlisiniz
www.bebek.com’un geleneksel Anneler Günü Festivali, Prima’nın ana sponsorluğunda 13 Mayıs Cumartesi günü Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda gerçekleşiyor. Hediyeler, sürprizler, amfi tiyatroda Milupa, Britax Römer, Anadolu Sağlık Merkezi, Braun, Medline, Prima ve Nivea Baby tarafından hazırlanan gün boyu sürecek söyleşiler, bol eğlence, mini armağanlar anneleri ve çocukları bekliyor. Bazı şanslı katılımcılar e-bebek.com’un hediye yağmuruna tutulacak. Bunun için yapmanız gereken bir tek şey var; Festivale katılmak! Üstelik katılım ücretsiz...