Aile içi şiddetin bu kadar yaygın olduğu bir ortamda bu şiddetten çocukların muaf tutulduğunu düşünmek iyi niyetten öteye gitmez.
Ne yazık ki, çocuklar, anne babaları dışında öğretmenleri, bakıcıları, arkadaşları tarafından da şiddete maruz kalıyor.
Türkiye, son iki haftadır aile içi şiddetin ne yaygın olduğunu, bunun kültür, eğitim, gelir seviyesi dinlemeden her kesimde var olduğunu öğrenmiş bulunuyor.
Kadınların çoğu bu şiddeti saklamak yerine, şiddeti uygulayanlarla yargı yoluyla hesaplaşmayı tercih ediyor. Ne yazık ki çocuklar, anneleri gibi hak arayamıyor. Çoğunluk, sadece ebeveyninden değil, bakıcısından, öğretmeninden, arkadaşından de şiddet görüyor.
Bu hafta Türkiye’nin en ünlü kaynanası Semra Hanım’ın yazdığı, benim de editörlüğünü yaptığım ‘Ben Semra’ piyasaya çıkıyor. Semra Hanım, evliliğinin ilk gününden itibaren kocasından dayak yemiş.
Bir gün 40 derece ateşle yatan Seçil, babası odaya girdiğinde ayağa kalkamamış. Babası, kızının saygısızlığını kemerle döverek cezalandırmış. Ata ise, üniversiteye gitmek istediği için babası tarafından merdivenlerden itilerek, bayılana kadar dövülmüş.
KARA PEDAGOJİ
Yeni nesil anne babaları, çocuklarına vurma düşüncesi bile rahatsız ediyor. Rahatsız olmayan da çoğunlukta. Bazı ebeveynler ise kendilerini çocuğunun efendisi gibi görebiliyor. Psikanalist Alice Miller, ‘kara pedagoji’ olarak adlandırdığı bu eğitimi benimseyen ailelerin, çocuklarını saygıyı hak etmeyen, yapması gereken ödevleri zamanında yapması gereken, eğitilmesi gereken köpek yavruları gibi gördüğünü söylüyor.
Anne ve babasından bu tip bir eğitim alan, bu şekilde şiddet gören çocuklar, ebeveyn olduklarında bu tip davranmaktan utanç duyup, kesinlikle çocuklarına el kaldırmıyor. Çocuklar sınırı aştığında da akıllarından dayak atma fikrini hızla uzaklaştırıyorlar.
Bazı anne babalar ise aşırı hoşgörünün çocuğun yaratıcılığını artırdığına inanıyor. Engelleme, ele yada popoya vurulan bir tokadın çocuğun yaratıcılığını engellediğini düşünenler de var.
Tokadın, anne-baba ile çocuk arasındaki ilişkide mağlubiyet işareti olduğu bir gerçek. Aslında tokat, anne babanın çocuğuna sınırları ve yasakları yeteri kadar açıklamamasının bir sonucu sayılabilir.
Günümüzde çocuklar ya nerede durmalara gerektiğini gerçekten bilmiyorlar ya da sınırları zorlamak onların çok hoşuna gidiyor. Ama uzmanlara göre, şiddetli olmayan, kalçaya vurulacak bir tokat, sinirlendiren ve çekilmez söze ya da eyleme ‘dur’ der. Bunu da 5-6 yaş altındaki çocuklara yapmak lazım. 5-6 yaş üzerindeki çocuklara vurmak yerine ceza vermek daha doğru.
Bazı anne babalar bu sınırı tutturamıyor. Oysa yüze vurulan bir tokat, kalçaya atılan bir tekme çocuğu küçük düşürdüğü gibi çok derin izler bırakır. Kemerle dövülen bir çocuğun ne kadar aşağılandığını söylemeye gerek var mı?
Mesela akşam işten dönen bir ebeveynin, çocuğunun bakıcısına tükürdüğünü öğrendiğinde vurmasının bir anlamı yok. Böyle bir durumda cezalandırmak ya da bakıcısından özür dilemesini sağlamak daha mantıklı bir yol.
BAKICI ŞİDDETİ
Bazı anne babalar da kızdıkları zaman ‘Eve dönelim, o zaman yiyeceksin tokadı’ diye çocuklarını tehdit ediyor. Olay soğuduktan sonra vurulan gecikmiş bir tokat, sadist duygular taşır.
Bir de bebeklere bakıcıların uyguladığı şiddet var. Geçen hafta bir okurum, 22 aylık oğluna bir yıldır bakan bakıcısından ilk zamanlar memnun olduğunu söylüyor. Çalışan bir okurum ‘Her şeyin yolunda olduğunu zannediyordum, ta ki dün akşama kadar. Dün akşam oğlumu almaya gittiğimde, ‘çocuktan al haberi derler’ sözüne uygun bir durum yaşadım. 8 yaşındaki torunu ‘Teyze bugün Ozan uyumak istemedi. Anneannem de omuzlarından tutup yastığa attı. Ozan hemen uyudu’ dedi. Beynimden vurulmuşa döndüm.
Bakıcı, oğlumun o gün huysuz olduğunu, çok ağladığını, inatçılık yaptığını’ anlattı. Sabaha kadar uyumadım. Vicdan azabım da cabası. Çocuğumun her suratına baktığım ağladım. Kim bilir o evde neler oluyor?’ diyor.
22 aylık bir bebeğin bunu sözel olarak ifade etmesi çok zor. Ama beslenmesindeki değişiklikler, uykusunda sıçramaları, şiddet uygulayan kişiyi gördüğünde korkması gibi tepkilerle sinyal verebilir.
Hayat çok zor, siz evde herhangi bir şiddet uygulamasanız bile okula gidiyorsa öğretmeni tarafından dövülebilir. Öğretmeninden dayak yemiyorsa, bu kez arkadaşlarından şiddet görebilir.
Bir keresinde Nehir’e tepkimi göstermek için parmak uçlarımda omuzlara dokunup, şöyle bir ittirivermiştim. Ağlaması bir tarafa, ne hainliğim, ne dayakçılığım ne de onu döverek cezalandırmam kaldı. O günden sonra tartıştığım anlarda yarım metreden daha yaklaşmadım. Allah Nehir’in iftirasından korusun, bu çocuk insanı ipe götürür.
Vurulabilir durumlar var mı
n Uzmanlar, çocuğun kalçasına ya da ellerine bazı durumlarda vurulabilineceğini söylüyorlar.
n Mesela, size küfretti ve küstahça davrandı. Ya da kurallara bırakın itaat etmeyi kulak bile asmadı, sınırı çoktan aştı.
n Sizi düş kırıklığına uğrattı. Birazdan alçaltıcı sözler söyleyeceksiniz. Bütün bunları giderecek bir hareket sizi ve onun daha fazla öfkelenmesinin önüne gelebilir.
n Çok tehlikeli bir şey yaptı. Uyarınıza rağmen kırmızı ışıkta geçti, kardeşini yaralardı. Çok korktunuz ve kendinizi kaybettiniz. Kalçasına vurulacak bir tokat onu önce şaşırtacak sonra kendine getirecektir.
n Eğer ona vururken size el kaldırdığında şiddeti arttırmayın. Elini sıkıca tutun. Çocuğunuzun kendi onurunu kurtarmak için başvurduğu hınca izin vermek önemlidir.
Şiddete hayır!
Çocuklara şiddet uygulamak kabul edilemez bir davranış şeklidir. Hele çocuk kendi anne ve babasından şiddet görüyorsa, bu daha yıkıcı ve aşağılayıcıdır, çocukta derin izler bırakır.