Yıllarca ağzımdaki lokmayı çıkarmaya çalışan cimri kızımın kafasına bir şey düştü ve birden bonkörleşti.
Biz onun cimriliğine o kadar alışmıştık ki, şimdi söyledikleri ve yaptıklarıyla ağzımız bir karış açık kalıyor.
Elindeki paketten aldığım cipsi ağzıma atmamla çığlığı koparması bir oldu. Ne olduğunu ben de anlamadım. Etrafıma şöyle bir göz attığımda, farklı olan tek şey benim ağzımdaki cipsi mideme göndermek için öğütme eylemimdi. Küçük, dolma parmaklarını bana doğru uzatıp ağzımı açmamı isteyerek "Çıkar" dedi.
Önce güldüm, "Saçmalama Nehir" dedim. Ama kızım saçmalamadığını, yarısı mideme gitmiş olan cipsin ağzımda kalanını alacağını söyledi. Önümde iki seçenek vardı, ya çıkaracaktım ya da yutacaktım. Çıkarmak iğrenç geldiği için yuttum. Cipsin boğazımdan mideme gittiğini bir röntgen cihazı gibi gören Nehir ağlamaya başladı. Anladım ki, benim her şeyimi dibine kadar paylaştığım kızım, bir cipsi bana layık görmemişti. Bu kız kime çekti? Bu sorunun yanıtını bilmiyorum ama Nehir’in bu özelliğini olduğu gibi kabullenme kararı aldım.
Ancak yakın akrabalarım için aynı şey geçerli değildi. Onlar Nehir’in cimriliği karşısında zaman zaman dillerini tutamaz "Annenin eli bu kadar açıkken, sen nerden çıktın" derlerdi. Kaş göz işaretiyle devamını getirmesinler diye kırk takla atardım. Sonunda bugünlere geldik.
Yılbaşı nedeniyle Nehir, okula süs götüreceğini söyledi. Evde, kullanmadığımız bir iki parça süsü torbaya koydum. Nehir’in "Daha fazla, daha fazla, bir torba dolusu yılbaşı süsü" gazına gelerek akşam akşam alışverişe gittim. Birkaç kutu süs, Nehir’i susturdu.
Ertesi gün, akşam yemeğinde sınıflarının bir duvarını götürdükleri süslerle süslediklerini anlattı. Sonra da "Anne, Melis bugün çok üzgündü. Neden üzgün olduğunu sordum. Meğer yılbaşı süsü getirmeyi unutmuş. Arkadaşımın üzülmesini istemediğim için torbamı açıp, bir paket süsü ona verdim" dedi.
ANNEANNESİNİ DE DÜŞÜNÜRMÜŞ
Nehir’i, bu güzel davranışından ötürü kutladım "Seninle gurur duyuyorum bebeğim" dedim. Nehir gururla yemeğini bitirdi. Sonradan Melis’in annesinden öğrendim. Melis, Nehir’in verdiği süsleri vermeye kıyamamış, eve götürmüş. Bizim süsler, yılbaşında Melisler’in çam ağacını süslemiş.
Nehir’le mutat okul dönüşü telefon görüşmemizi yaparken hep aynı klasik soruyu yanıtlamak durumunda kalırım; "Anne bu akşam ne getireceksin?"
Bu kez yanıtım hazırdı. "Nehirciğim bir lego, bir de çikolata var" dedim. "Peki anneanneme bir şey yok mu" diye sordu. "Ne yazık ki ona bir şey yok bebeğim" deyince, Nehir gözlerimi yaşartan cümleyi kurdu; "Sen çikolatayı anneanneme getirdiğini söyle. Sonra üzülür, ben nasıl olsa ondan alır yerim."
Nehir’deki büyük değişim ve gelişim karşısında hayretler içindeyim. Körle yatan şaşı kalkar misali... Nehir’in cimrilikten bonkörlüğe geçişi yedi yılımızı aldı.
Şimdi yavaş yavaş parayla tanışma zamanı geldi. Kızım parasını çok dikkatli kullanıyor. Çevremdeki çoğu anne ve baba, çocuğuna ne zaman cep harçlığı vermesi gerektiği konusunda tereddüt içinde. Çocuklar iki-üç yaşlarında biraz bozuk paraya sahip olmaktan mutluluk duyarlar. Yedi yaşına doğru çocuk sayı saymayı öğrenir. Uzmanlar, haftada bir cep harçlığı verilmesini öneriyorlar.
İlk baştaki tavırları nedeniyle onu cimri ya da müsrif olarak damgalamayın. Çocuğunuz cimrilerin en beterine ya da müsriflerin en dramatik olanına dönüşmeyecektir. Aklınızda soru işareti varsa Nehir’in yedi yılda geldiği noktayı hatırlayın, gözünüz yaşarsın.
Sakınılması gereken tuzaklar
- Çocuğunuz ıvır zıvır şeyler almak istediği zaman ona "hayır" diyemediğinizde başınızdan savmak için cep harçlığını kullanmayın.
- Cep harçlığını, okuldaki başarıları ya da evdeki yardımları ile hiçbir zaman bağdaştırmayın. Çocuğunuzun evin genel temizlik işlerine katkıda bulunması normaldir.
- Cep harçlığını bir ceza olarak kesinlikle kesmeyin. Cezanın amacı çocuğu büyümekten tiksindirmek değildir.
- Bütün çocuklarınıza aynı miktarda harçlık vermeyin. Yaşa göre bir artışa itaat edin.
- Dedeler ve büyükannelere bu tuzaklar hakkında brifing verin.
Hasta çocuklara özel sergi
Hastanede tedavi gören lösemi hastası çocukların morallerini düzeltmek için çalışan ’Palyaço doktorlardan’ Yasemin Osman’ın resim sergisi 17 Şubat’a kadar Mövenpick Otel’de.