Paylaş
Osmanlı’dan bugüne tarihimizi yaşayanların anıları, notları bu alandaki çalışmaların önemli belgeleridir.
İşte tanıtacağım kitap bu özellikleri taşıyor:
Adı size zaten yeterince bilgi verecektir.
Ertuğrul Osman
Şehzade’nin Yüzyılı
Sultan II. Abdülhamid’in Torunu Ertuğrul Osman Efendi’nin Hatıraları.
Kitabın tanıtımı için Yapı Kredi Yayınları salonunda yapılan tanıtım toplantısına eşi Zeynep Tarzi de katılmıştı. Yakın tarihimizin tanıkları Osmanlı’dan Cumhuriyet’e bir değişimin önemli aşamalarını bize aktarıyor.
Kitabın başındaki Ömer M.Koç’un Takdim’inden bazı satırları okuyun: “Merhûm Efendi Hazretleri ile 1988 senesinin sonbaharında, daha sonra refîkası olan kadîm âile dostumuz Zeynep Tarzi’nin evinde tanıştım. Bir kokteyl sırasındaki ayaküstü sohbet ile başlayan dostluğumuz, kendisinin 2009 senesindeki vefâtına kadar artan bir samîmiyet ve harâret ile devam etti. Kâmil insan tâbiri bence Osman Efendi’yi pek güzel târif ediyor. Hoş sohbet ve nüktedân olan Efendi Hazretleri eskilerin deyimi ile tam meclis-ârâ idi. İştirâk ettiği her meclise, her toplantıya bir şey katar, her türlü ve her yaştan insan ile rahatlıkla, önyargısız bir şekilde diyalog kurardı. İnce ve zarîf bir espri anlayışı vardı. Pek çok güzel selâmlık fıkrası bilir ve bunları da gâyet hoş bir sûrette naklederdi. Anlattığı anekdotların ve fıkraların o sırada konuşulan konu ile ilgili olması da ayrı bir hoşluk katardı bu fıkralara! İngilizce ve Fransızcaya fevkalâde hâkim idi. Müşterek dostumuz Ali Tayar’ın ifâdesine göre Almancası da mükemmeldi. Eski tâbir ve kelimeler ile müzeyyen, hafiften saray lehçesine çalan Türkçesi kulağıma pek hoş gelirdi. Umûmî malûmâtı gâyet genişti. Yenilikleri, aktüaliteyi hep tâkip eder, her telden çalardı. Ve birçok konuda gâyet isâbetli tespit ve teşhisleri vardı.
Frenklerin deyimi ile “la simplicité de la grandeur”, yâni hakîki ihtişâm ve azametin getirdiği samîmî mahviyet ve tevâzu mefhûmunun yaşayan timsâli idi. Almış olduğu ve hiçbir zaman terk etmediği o samîmî, fıtrî terbiyesi beni her zaman derinden etkilemiştir.
Hanedânın erkek üyelerine 1974 senesinde memlekete dönme hakkı verilmiş olmasına rağmen Türkiye’ye ilk defa 72 sene sonra zevcesi Zeynep Tarzi’nin teşvîk ve telkîni ile 1992 senesinde gelen Ertuğrul Osman Efendi gerçek bir vatanseverdi. Hiçbir devletin tâbiyetine girmemiş, adına düzenlenen şahsî seyâhat evrâkı ile seyahat etmiştir.
Cumhuriyet’in kazanım ve devrimlerini her zaman gerçekçi bir yaklaşım ile değerlendirmiş ve “Cumhuriyet belki âilemiz için kötü ama memleket için çok iyi oldu” diyebilme erdem ve olgunluğunu göstermiştir.
On sekiz sene evli kaldığı Prenses Zeynep ile birlikte fevkalâde âhenkli bir çift teşkil etmişlerdi. Kocasına o kadar büyük şefkat, îtinâ ve muhabbet ile baktı ki, zevcesi sâyesinde Efendi Hazretleri’nin hayâtı en azından on sene daha uzadı diyebilirim.
Ertuğrul Osman Efendi’nin inişli çıkışlı hayâtını kendi ağzından okumak umarım okurların da ilgisini çeker. Kubbede çok hoş bir sadâ bırakan, bir nevi “Mohikanların sonuncusu” olan bu müstesnâ insanı özlem ve muhabbet ile yâd ediyorum.”
Başlarken bölümü hatıratın yazımına dair bilgiler veriyor.
Hatırat’tan bir bölüm:
“Hafızamda yer eden bir başka hadise de o sıralar Beylerbeyi Sarayı’na kapatılmış olan büyükbabamı iki defa ziyaret edişimizdir. Yalıdan ayrılmadan önce evin kadınlarının çoğu ve evin erkeklerinden bazıları etrafımıza toplandılar; yanaklarından akan yaşlarla bizleri kucakladılar. Sanki öpücüklerini Boğaz’ın karşısına taşıyıp hizmetinde oldukları sevgili efendilerine teslim etmemizi diliyorlardı. Hayatlarının büyük bir bölümünü Abdülhamid’in sarayında geçirmişlerdi; bize nasıl davranacağımızı, nerede oturacağımızı, ne söyleyeceğimizi, ne zaman söyleyeceğimizi öğretmeye çalışıyorlardı. Bizimle birlikte gelebilmek için canlarını verirlerdi, Abdülhamid onlar için hem başlangıç hem de sondu.”
Özet tantım: “Şehzadenin Yüzyılı Ertuğrul Osman Efendi’nin büyükbabası II. Abdülhamid’in son dönemi ve 1924’te hanedan mensuplarının Türkiye’den ayrılmalarıyla başlıyor. Ertuğrul Osman Efendi’nin Viyana, Paris ve New York’ta geçen yaşamı ve son yıllarında Türkiye’ye dönüşü anlatılıyor. Ertuğrul Osman Efendi, 20. yüzyılı kapsayan hatıralarında soylu sınıfın modern zamanlardaki hayat tarzını; dünyanın birbirinden şöhretli iş, sanat, spor, siyaset ve kültür simalarını esprili bir dille aktarıyor. Kitabın bazı bölümlerinde Cumhuriyet, devrimler ve özellikle Türkiye’nin temel meselelerini ele alıyor. Eşi Zeynep Tarzi Osman ise sonsöz sayfalarında hem mensubu olduğu Afganistan kraliyet ailesini hem Ertuğrul Osman ile ilişkilerini anlatıyor.
Şehzadenin Yüzyılı, Cumhuriyet’in ilk yüzyılı geçerken Osmanlı hanedanının serencamını gözler önüne seren kıymetli bir hâtırat.
(Yapı Kredi Yayınları)
Paylaş